Hollanda Maliye Bakanı Jeroen Dijsselbloem, aynı zamanda Euro bölgesinin yeni başkanı. Euro bölgesi ile Kıbrıslı Rumlar arasında yapılan müzakerelerde ön plana çıkan isimlerden biri. Televizyonlarda sık sık onu izliyoruz. Banka mevduatlarına el koyma modelinin zorda olan diğer Euro bölgesi ülkeler için emsal teşkil edebileceğini ima etmesi, onu manşetlere ve ekranlara taşımıştı. Borç batağında olan Euro bölgesi ülkelerini “terbiye etme” çabalarında Almanya’nın en önemli müttefiklerinden biri Hollanda’dır. (Kıbrıslı Rumlara zor koşulları kabul ettirme konusunda Almanya’nın diğer bir önemli müttefiki Finlandiya’ydı.)
Peki, Jeroen Dijsselbloem’un sorumluluğunda olan Hollanda ekonomisi ne durumda? Hollanda, Euro bölgesinin beşinci, dünyanın on altıncı en büyük ekonomisi. Bu ekonominin durumu iç açıcı değil. Alman Der Spiegel dergisi, Hollanda ekonomisinin kötü durumuna dikkat çeken ilginç bir analize yer verdi. Euro bölgesi Başkanı Dijsselbloem acaba bu konuda ne yapacak? Gerekirse kendi ülkesindeki banka mevduatlarına da el koyacak mı?
Der Spiegel’e göre Hollanda ekonomik kriz içinde. Aşırı şişen emlak balonu patlamış durumda. Konut fiyatları tepe taklak aşağıya düşüyor. Hollanda bankaları konut alımı için toplam 650 milyar Euro kredi vermişler. Şimdi bu paraları geri almaları çok zor. Bankaların verdiği tüketici kredisi, ülke gelirinin yüzde 250’si kadar. 2011’de İspanya’da bu oran yüzde 125’ti. Yani Hollanda’nın durumu İspanya’dan da kötü. Bankalar zor bir sınavdan geçecek. Bu yılın Şubat ayında Hollanda’nın dördüncü büyük bankası SNS kötü kredilerin altından kalkamadığı için devletleştirilmişti. 2008’de iki banka daha devletleştirilmişti. Şimdi, diğer bankaların kaderi ne olacak?
Hollanda’da işsizlik hızla artıyor. Şubat 2012’de işsizlik oranı yüzde 5.9’du. Şubat 2013’te bu oran yüzde 7.7’ye ulaştı. (Son verilere göre Euro bölgesinde Şubat ayında ortalama işsizlik oranı yüzde 12’ye ulaştı.) Ekonomide talep giderek daralıyor, tüketim azalıyor.İhracatta düşüş var. Ekonomik büyüme yok. 2011’de Hollanda ekonomisi yüzde 1 oranında büyümüştü. 2012’de ise yüzde 0.9 oranında küçüldü. 2013 için öngörülen rakam yüzde 0.5 oranında küçülme. Ekonomi resesyonda olmaya devam edecek. 2017’ye kadar ciddi ekonomik büyüme beklenmiyor. Resesyon devletin vergi gelirlerini azaltıyor. 2012’de vergi gelirlerinde yüzde 9 oranında düşüş oldu. Bütçe açığının 2013’te yüzde 3’ü aşması bekleniyor. Kriz kısa sürede bitmeyecek gibi. (Euro bölgesinin genelinde resesyon devam ediyor.)
Ulusal borcun GSYİH’ya oranı giderek artıyor. 2008’de ulusal borcun GSYİH’ya oranı yüzde 58’di. 2012’de bu oran yüzde 71’e ulaştı. Bu gelişmeler karşısında Hollanda da kemer sıkmaya başladı. Hükümet 46 milyar Euroluk kemer sıkma paketi açıkladı. Ne var ki, bu paket bile Hollanda’nın AB’nin belirlediği borç sınırları içinde kalmasına yetmiyor.Maliye Bakanı Jeroen Dijsselbloem, ek tedbirler almak zorunda. Kamu hizmetlerinde, sağlıkta kesintiler yapılıyor. İnsanların yaşam düzeyi düşüyor. Bu tablo bize Euro bölgesi üyesi Akdeniz ülkelerindeki durumu hatırlatıyor. Demek ki, kriz sadece Güney Avrupa ile sınırlı değil. Kuzey Avrupa’ya da sıçramış durumda. Çok bilmiş havalarda Güney Avrupalılara “akıl verenler”, onları “tembellikle” suçlayanlar acaba ne yapacaklar?
Hollanda ekonomisi ihracata dayalı açık bir ekonomi. Finans sektörü çok büyük. Rekabet gücü yüksek bir ekonomi olarak tanınsa da, Avrupa ve dünyadaki gelişmelerden etkilenmemesi mümkün değildi. Başbakan Mark Rutte ve hükümetini zor günler bekliyor. Hollanda ekonomisi zayıflamaya devam ederse Euro bölgesi bundan nasıl etkilenecek? Bu konuda kafa yormakta yarar var. Elbette, Euro bölgesinin çekirdeğini oluşturan ekonomiler arasında zorda olan sadece Hollanda değil. Fransa ekonomisi de ciddi zorluklar yaşıyor. Fransa, Euro bölgesinin ikinci en büyük ekonomisi. Euro bölgesi üzerinde kara bulutlar kısa sürede dağılacak gibi görünmüyor.