kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
32,2768
EURO
34,9689
STERLIN
40,6713
BITCOIN
$61.869
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Kapalı
16°C
LONDRA
16°C
Kapalı
Perşembe Orta şiddetli yağmur
20°C
Cuma Hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
17°C
Cumartesi Hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
18°C
Pazar hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
14°C

Güzel Türkçemiz

27.12.2014
0
A+
A-

Dil, insanların bir biri ile iletişimini sağlar. Hayvanların da belirli bir iletişimi vardır ama dil insanlara özgü bir şey. Yazının bulunması ile dil sadece yaşayan insanlar arasında iletişim aracı olmaktan çıkarak bir kuşağın bilgi ve deneyimlerini gelecek kuşaklara aktarma aracı da olmuştur.

Dil, insanların bir biri ile iletişimini sağlar. Hayvanların da belirli bir iletişimi vardır ama dil insanlara özgü bir şey. Yazının bulunması ile dil sadece yaşayan insanlar arasında iletişim aracı olmaktan çıkarak bir kuşağın bilgi ve deneyimlerini gelecek kuşaklara aktarma aracı da olmuştur. Bu bilgi birikimi insan medeniyetinin ileri gitmesinde büyük rol oynamış ve oynamaktadır. Hayvanların böyle bir olanağı yok. Bu yazının amacı insanlığın dil tarihini aktarmak değil. Bu konu ile ilgilenenlere Nicholas Ostler’in “Empires of the Word: A Language History of the World” kitabını tavsiye ederim. Çok kapsamlı bir çalışma.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önce Osmanlıca tartışması, sonra da “Son derece zengin, bilim yapmaya, üretmeye son derece  müsait bir dilimiz varken bir gece yattık sabah kalktık, baktık ki o dil yok. Şu anda Türkçenin mevcut kelime hazinesiyle felsefe yapamazsınız” sözleri dil tartışmasını ön plana çıkardı. Dil çok önemli bir konu olduğu için tartışmaya katılmamak mümkün değil. Öncelikle şunu hatırlamakta yarar var. Bu yeni bir tartışma değil. Modernleşme, sanayileşme, güçlü ekonomiye ve orduya sahip olma yarışında Avrupa’nın çok gerilerine düşen, bu nedenle Avrupa’yı nasıl yakalayabileceğini tartışmaya başlayan Osmanlı’dan beri dil konusu bu tartışmaların parçası olmuştur.

Batı’nın sanayileşme ve bilimde yaptığı büyük hamle karşısında Doğu toplumları “Acaba biz ne yapmalıyız?” sorusuna cevap aramaya başladılar. Bu konuda iki temel yaklaşım ortaya çıktı. Birincisi, Batı’nın başarılarını alarak ona benzemeye çalışmak (batılılaşma), ikincisi de kendi gelenek ve inançlarına, kültürüne bağlı kalarak (muhafaza ederek), kendine özgü bir modernleştirmeyi gerçekleştirmekti. Osmanlı, Tanzimat’la reformlar yaparak kendini güçlendirmeye çalışırken bu iki fikir akımı giderek netleşti ve aralarında mücadele yaşandı. Günümüzde Türkiye’nin kendisi, toplumu, koşulları çok değişmiş olsa da hala en gelişmiş toplumları yakalama hedefine ulaşamadığı için iki farklı modernleşme vizyonu arasındaki mücadele devam ediyor. Recep Tayyip Erdoğan, muhafazakar-İslamcı vizyonun temsilcisi. Rahmetli Erbakan rakip vizyonu “Batı taklitçileri” diye nitelemeyi severdi. İslam ülkeleri ile birlikte alternatif  bir modernleşme oluşturma iddiasındaydı. “Milli Görüş” hareketi bu vizyonun temsilcisiydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan buna benzer şeyler söylüyor. Siyasi bir tartışma sözkonusu. Türkiye’de konuştuğunuz ve yazdığınız dil siyasi kimliğinizi dışa vurur. Tıpkı bıyıklarınızın şekli gibi. Gelişmiş ülkelerde kullanılan dille siyasi kimlik arasında bu kadar açık bağlantı olmaz.

İmparatorluğun yıkılması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus devlet olarak kurulması ile Batılılaşma yanlısı vizyon galip geldi ve bu çerçevede çok önemli reformlar hayata geçirildi. Dil reformu (veya devrimi) bunlardan biriydi. Osmanlıca Arapça, Farsça ve Türkçe’den oluşan bir dildi. Arapça Sami dil ailesine, Farsça Hint-Avrupa dil ailesine, Türkçe Altay dil ailesine mensuptur. Yani bir birlerinden tamamen farklıdırlar. Her yönden tamamen farklı üç dilden bir dil (Osmanlıca) oluşturmanın beraberinde getirdiği sorunları kavramak zor olmasa gerek. Osmanlıca halkın anlamadığı, bilmediği bir dildi. Ulus devletlerin en önemli özelliklerinden biri saray dilinden halk diline (vernacular) geçiştir. Tüm halkı okur-yazar yaparak eğitim yolu ile aynı dili konuşan bir ulus oluşturma projesidir. Tüm ulus devletlerde bu yapılmıştır. Fransa akla gelen ilk örnektir. Çin’de, 1920’de klasik Çince’nin yerine halkın konuştuğu Çince’ye geçildi ve bir komite birkaç lehçe arasından Mandarin lehçesini seçti. 1950’de de Çince yazma karakterleri sadeleştirildi. Almanlar, Macarlar dillerindeki yabancı kelimeleri değiştirmek için çaba harcadılar. Macarlar, 19. yüzyılda 10 bin civarında yeni kelime türettiler. Bunların birkaç bini şimdi de aktif olarak kullanılıyor. Yunanistan’da Cunta’nın düşmesi sonrasında halkın dili olmayan “katharevousa” yerine halkın konuştuğu “dimotiki” yazılı dil oldu. Bu listeyi uzatmak mümkün. Demek ki, dil reformu sadece Türkiye’de yapılmadı. Ama, en köklü dil reformunun Türkiye’de yapıldığı doğrudur. Bu süreç içerisinde hatalar da yapıldı ama esas itibarıyla yapılan doğruydu ve sonuç başarılı olmuştur. Geri çevrilmesi mümkün değildir. Bu nedenle Geoffrey Lewis, Türk dil reformu ile ilgili kitabını “Turkish Language Reform: A Catastrophic Success”  diye isimlendirdi. Şimdiki tartışmayı anlamak için bu kitaba başvurmakta yarar var. Bu kadar köklü dil reformuna rağmen bugün kullandığımız Türkçe’deki kelimelerin yarısı Arapça-Farsça kökenlidir. Unutmayalım Osmanlıca az Türkçe, çok Arapça ve Farsça’dan oluşuyordu.

Dillerin önemi, zenginliği, gücü onu konuşan ülkelerin gücü ile de bağlantılıdır. Batı dilleri bilimde, sanayide, teknolojide ileri giderek zenginleştiler ve imparatorluk dili olarak dünyaya yayıldılar. İngilizce niçin dünya dili oldu? Çünkü önce İngiliz İmparatorluğu dünyanın büyük bölümüne hükmetti, onun yerini yine İngilizce konuşan ABD aldı. İngilizce’nin sorunları yok mu? Var. Ama, bugün bir dünya dili. 20 yıl önce dünyada kaç kişi Çince öğrenmeyi düşünüyordu? Şimdi dünyanın her yerinde Çince öğrenme çabası var. Batı üniversiteleri Çince’ye ağırlık veriyor. Bunun nedeni Çin’in artan gücü ve önemi. İngilizce’nin rakibi büyük olasılıkla Çince olacak. Türkçe’nin durumu Türkiye’nin ne yapacağına bağlı. Türkiye “muasır medeniyetler seviyesine” ulaşmayı başarırsa, üniversitelerini, eğitimini gelişmiş ülkelerin standartlarına yükseltebilirse, bilim ve teknoloji üretirse, Türkçe daha da zenginleşecek ve yabancıların öğrenmek istediği bir dil olacak.

Arap alfabesi Türkçe’ye uygun değildir. Osmanlıca ölüdür. Sözü edilen zenginliği Arapça ve Farsça’dan kaynaklanır. Bilim yapmaya, üretmeye son derece  müsait bir dil olsaydı Osmanlı bilimde ileri gider ve biz de şimdi bu tartışmaları yapmazdık. Arşivlerde çalışmak isteyen araştırmacıların, tarihçilerin Osmanlıca bilmeleri gerekir. Ama herkesin Osmanlıca bilmesi gerekmez. Kullanılmayan bilgi zaten unutulur. Gençler önce iyi Türkçe ve birkaç yabancı dil öğrensinler. Kürtlerin anadilde eğitim talebine çözüm üretilsin.

Türkçe güzel bir dildir. Dilimizdir. Her halk kendi dili ile gurur duyar. Türkçe ile elbette felsefe, bilim, edebiyat yapılır ve yapılıyor. Taha Akyol’un yazdığı gibi “Türkçe bugün kitabi ve akademik düzeyde zengin bir dildir. Dağarcığımızda bunun ne kadarı var? Asıl mesele budur”. Türkçeyi daha da zenginleştirmek için çaba harcayalım. Bunu yapmak için Arapça, Farsça veya Osmanlıca’ya ihtiyacımız yok. Arapça ve Farsça çok önemli, zengin ve güzel diller. Öğrenmekte yarar var. Ben Arapça öğreniyorum. Farsça öğrenmeyi çok isterdim. Ama yabancı dil olarak.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.