kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
32,3149
EURO
34,7294
STERLIN
40,5513
BITCOIN
$64.085
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Orta şiddetli yağmur
19°C
LONDRA
19°C
Orta şiddetli yağmur
Salı Hafif yağmur
20°C
Çarşamba Hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
20°C
Perşembe Kapalı
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
21°C
Cuma hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
20°C

Farklılıkları yönetmek

05.12.2012
0
A+
A-

Devletler için 21. yüzyılda en büyük sınavlardan biri kimlik farklılıklarını yönetmede başarılı olup olmayacakları sınavıdır. Homojen toplumların sayısı az. Dünyaya hakim olan ulus devlet modelinde ideal olan aynı devlet içindeki tüm insanların tek gruba ait olmalarıdır. Ortak kimliğe sahip insanların kendilerine ait, o kimlikten tüm insanları içine alacak, o kimlikten olmayanları ya asimilasyon, ya da baskı ile kendine benzetecek (veya sindirecek, öldürecek, kovacak) bir ideal. 20. yüzyılın trajedilerinin, savaşlarının, anlaşmazlıklarının temelinde yatan önemli nedenlerden biri bu ideal. Dünyanın gerçekleri ile bu ideal uyuşmadığı, toplumlar genellikle homojen olmadığı, çeşitli kimlikleri içinde barındırdığı için hep sorunlar yaşandı ve hala yaşanıyor. Çok kan ve gözyaşı döküldü. Farklılıkları yok etmeye çalışmak veya yok saymak başarılı olmadı. Veya başarının bedeli çok ağır oldu. Doğal asimilasyon süreçleri her yerde yaşanır. Tarih boyunca bu olmuştur. Sorun zor yolu ile kendine benzetme veya kendine benzemeyene karşı ayrımcılık, baskı uygulamaktan kaynaklanır. Ulus devlet modeli çerçevesinde, azınlıkta olanların kendi ayrı devletini kurma veya kendi kimliğinden olanların kurmuş olduğu devlete katılma talepleri, bu sorunun diğer yönünü oluşturuyor. Homojen toplumları yönetmek kuşkusuz daha kolaydır. Ama, globalleşen dünyada farklı kimlikler giderek artan şekilde birarada yaşayacaklar. Bu nedenle çözüm, farklılıkları yönetmeyi başarmaktır.

   Ulus devlet öncesindeki siyasal örgütlenme modeli imparatorluklardı. İmparatorluklar doğaları gereği çok farklı kimlikleri, grupları içinde barındırırdı. Homojen olma hedefleri yoktu. Her imparatorluğun farklı kimlikleri yönetme şekli farklıydı. Rusya İmparatorluğu “halkların hapishanesi” olarak anılırdı. Ancak, Lenin’in bu tanımlaması, Moskova’nın farklı etnik kimlik, din, mezhep, dil gruplarını yönetmede kullandığı politikaların nüansını yakalayamaz. Fransız İmparatorluğu’nda, bir Afrikalı, vatandaş olarak Fransa parlamentosuna seçilebilirdi. İngiliz İmparatorluğu’nda böyle bir şey yoktu. Kolonilerdeki insanlar ayrı statüye sahipti. Osmanlı İmparatorluğu bu konuda farklı bir model oluşturuyordu. Osmanlının farklılıkları yönetme konusundaki politikaları biz Türkler tarafından çok başarılı, geçmişte Osmanlı yönetiminde olan halklar (Yunanlılar, Bulgarlar, Araplar v.s.) çok kötü olarak nitelenir. İki değerlendirmede de abartma var. Farklı dönemleri somut olarak incelemek gerek. İmparatorlukları bu açıdan değerlendirme konusunda son söz tarihçilere ait.

   İmparatorluklar dönemi geride kaldı. AB gibi, ulus devlet modelini aşacak bir tür “yeni imparatorluk” kurma girişimlerinin geleceğini bilmiyoruz. Ulus devlet modelinde kurulmuş  devletler ve sınırları daha uzun süre varlığını koruyacak. Önemli olan, tarihsel deneyimleri de göz önünde bulundurarak, bu devletlerin farklılıkları yönetmede kendilerini yenilemeleri, insan hakları, uluslararası hukuk, çağdaş normlar temelinde insanları aynı çatı altında tutmayı başarmaları, herkese “ben evimdeyim” duygusunu yaşatmalarıdır. Sömürgecilik sisteminin çökmesi ile tamamlandığı var sayılan farklı kimliklere farklı devlet yaratma olanağı, yeni dönemde de bazen (özellikle karşılıklı rıza ile) mümkün oluyor. Ancak bunlar istisna. Geçmişte ayrılmalar genellikle çok kanlı olmuş ve yarattığı düşmanlıklar hala giderilememiştir. Çeklerle Slovakların ayrılması gibi “kadife boşanmalar” enderdir. Belçika bölünürse, İskoçya Britanya’dan, Katalonya İspanya’dan ayrılırsa, bunlar da “kadife boşanmalar” olacak. (Belçika’da Flamanların, İspanya’da Katalonyalıların ayrılma talebinin temelinde kimlik sorunları değil, ekonomik nedenler var.) Dünyanın başka yerlerinde bu süreçler genellikle barışçı olmuyor.

   Farklılıkları yönetme konusunda politikacıların rolü çok önemli. Farklı grupları aynı çatı altında tutma çabalarının başarı veya başarısızlığında politikacıların payı büyüktür. Princeton Üniversitesi öğretim görevlisi, Hint kökenli Prof. Gyan Prakash ile yapılan bir söyleşiyi izledim. Hindistan bağımsızlığına doğru ilerlerken 1946’da Müslümanlar, kendilerinin çoğunlukta olduğu bölgelerde geniş otonomiye sahip olacakları federal bir sistemi kabul etmişler. Nehru, bağımsızlıktan sonra bu yapıyı değiştirebileceği mesajını verince Müslümanlar federasyondan vazgeçerek bağımsızlık istemişler ve bunun sonucunda Hindistan ve Pakistan kurulmuş. Ne kadar kan aktığını ve devam eden sorunları biliyoruz. Nehru farklı bir vizyona sahip olsaydı belki tarih farklı bir mecrada ilerlerdi. 1960’ta kurulan ve Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türkleri ortak çatı altında birleştiren Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hassas dengelerini Makarios değiştirme girişiminde bulunmasaydı yine belki tarihin mecrası farklı olurdu. İşte bu nedenle politikacıların rolü önemli.

    Farklı kimliklerden insanların aynı çatı altında yaşamasını sağlamada hem çoğunlukta olan grubun, hem de diğer grup veya grupların izlediği politikalar sonucu etkiler. Farklı kimliklerden oluşan toplumların bölünmesi kaçınılmaz değildir. İnsanlara yakışan beraber yaşamayı becerebilmeleridir. Bunun siyasi yapısı her ülkede farklı olacaktır. Böylesi çözümler konusunda uzlaşıya varmak için çaba harcamak gerek.  

 

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.