Alpay Özalan Aston Villa günlerinde takım arkadaşı kaleci Schmeichel’le.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun online olarak yayınlanan aylık TamSaha dergisinin Aralık sayısında bir zamanlar Türk Milli Takımı, Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin yanısıra Premier League takımlarından Aston Villa’da forma giyen Alpay Özalan da var.
Futbol kariyerinde Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim’in rolünün büyük olduğunu vurgulayan Alpay Özalan, kendisiyle yapılan söyleşide Beşiktaş’tan Aston Villa’ya transferini ve bu kulüpteki günlerini anlattı.
Hedeflerini hep büyük tuttuğunu vurgulayan Özalan, “Benim hedefim hiçbir zaman Altay’da kalmak değildi. Benim hedefim üç büyüklerde oynamaktı. Onu başardıktan sonra A Milli Takımın değişmez oyuncusu olmaktı. Onu başardıktan sonra tabii ki Avrupa’ya gitmekti. Bence en önemli konu Premier Lig’in bir Türk oyuncusuna, özellikle de bir defans oyuncusuna yaklaşık 10 milyon dolar para ödemesiydi. Bu çok büyük olaydı bence” dedi.
Aston Villa’ya transferinde 2000 Avrupa Şampiyonası’nda çok iyi oyunlar çıkarmasının büyük etkileri olduğunu ifade eden Alpay Özalan, bu süreçteki günleri için şunları söyledi:
“İtalya, Belçika ve İsveç maçlarında çok iyi oynamıştım. O zaman da Aston Villa’nın hocası John Gregory, üç maçımı da seyretmiş. Hatta dördüncü karşılaşma Portekiz’leydi. Onu da izlemiş. Portekiz maçının 25. dakikasında kırmızı kart görmüştüm. Kırmızı kart görür görmez, “ Ben bu adamı almaya karar verdim” demiş. Yani “Her şerde bir hayır vardır” derler ya… Kırmızı kart haksızdı ama bu durumda benim için çok ilginçtir. Kırmızı kartla atıldıktan sonra Gregory bunu bana defalarca anlattı. Stattan çıkmış ve benim alınmam için yönetime büyük baskı kurmuş. Ama onun yanısıra Olmypiakos ve Napoli beni ciddi şekilde istiyordu. Premier Lig’i seçmemin amacı tabii ki fiziğimi orada daha iyi kullanacağımı bilmemdi. Şimdi teknik de ön planda ama o zamanlar Premier Lig’de fizik ön plana çıkıyordu. Fiziği iyi olan daha başarılı oluyordu. Çok iyi bir karar verdiğime inanıyorum.”
ELİNİ KOLUNU SALLAYAN PREMIER LİG’E GELEMİYORDU
Avrupa Birliği dışından gelen futbolcular için Premier Lig’de oynamanın çok zor olduğunu da ifade eden Alpay Özalan, “Sizi, bir takım istediği zaman son iki sene içinde A Milli Takımımızda yüzde 80-90 banko forma giymeniz lazımdı. Ben, tabii ki bunu fazlasıyla aşıyordum. O yüzden elini kolunu sallayan Premier Lig’e gelemiyordu. Ama, benim gitmem ve özellikle ilk sene çok iyi oynamam dikkat çekti. O dönem çok büyük hayaldi. Benim takımımda Peter Schmeichel vardı. Mustapha Hadji vardı. İngilizlerin kaptanı Paul Merson vardı. İngiltere Milli Takımı’nın yıllarca kaptanlığını yapmış Gareth Southgate vardı. Bunlar ayrı bir motivasyon. Ama şunu açıkca söylemem gerekir ki, ben 26 yaşında Premier Lig’e adım attım. Profesyonelliğin tamamını İngiltere’de öğrendim. Ondan önceki futbol hayatımı doğaçlama yapmıştım. Çok büyük farklar var. Beslenme olsun, antrenman bilgisi olsun, ekstra antrenman olsun, dinlenme olsun bunlar çok farklıymış. Bunları gördükçe öğrendim. Çünkü, mesela belki hala oyuncularımız Türkiye’de fitness ve beslenmenin önemini çok dikkate almıyor ama orada buna çok daha fazla önem veriyorlar. Futboldan yüzde 40’ı bunlardan oluşuyormuş. Bunu hiç bir zaman bilmiyordum ben. Güçlü oluyorsunuz, sahaya sağlam basıyorsunuz, mental olarak da çok fazla yükseliyorsunuz, çünkü fiziğiniz çok güçlü… Bunun yanısıra dinlenmeyi ve beslenmeyi çok iyi yaptığınız zaman performansınız çok artıyor” şeklinde konuştu.
FUTBOLCU, KONSANTRASYONUNU HEP SAHAYA VERMESİ GEREKTİĞİNİ BİLİYOR
İngiltere’de oynadığı sürede diğer futbolcuların yaşamları hakkında izlenimlerini de nakleden Milli futbolcumuz, bu konuda da şunları anlattı:
“Onlar ‘Saha içerisindeki performansımı nasıl arttırabilirim, nasıl daha fazlasını verebilirim?’ diye çok kafa yoruyorlar. Savaşları bunun üzerine. Kendi idari işlerini hep halleden birileri var. Futbolcu, konsantrasyonunu hep sahaya vermesi gerektiğini biliyor. Herkes performasının daha fazlasını vermek için uğraşyor sahada. Mesela, ülkemizde şunu görüyorum. Gerçekten finansal açıdan çok iyi durumda oyuncular ve daha da fazla kazanmaları gerekiyor. Kimse bunu eleştirmesin.Aksine daha da fazla kazanmaları gerekiyor. Çünkü çok ağır bir iş. Çok büyük fedakarlıklar yapmanız lazım. Zor işler. O yüzden fazla para kazanmayı hak ediyorlar. Bir oyuncu iyi bir para kazandıktan sonra neden o paranın 5 kat daha fazlasını kazanmasın? O performans o parayı kazandıktan sonra neden düşüyor, bunu hep merak ediyorum. Kazandığı paranın 5 kat fazlasını kazanmak için kendisine hedef koymalı. Performasını daha yukarı çekmeli. Ama maalesef ülkemize baktığımız zaman iyi para kazanan oyuncuların ilerleyen senelerde performanslarının düştüğünü görüyorum.”
Bu arada ropörtajda, Alpay Özalan İngiltere’de kendisine ev alması için destek veren Aston Villa Kulübü Başkanı Doug Ellis’in yaptığı öneriyle ilgili olarak şunları söyledi:
“Doug Ellis, gerçekten benim hayatımda çok önemli bir insandır. Beni bir gün odaya çağırdı. Çok da seviyordu beni. Çünkü ben gerçekten ilk günden beri yürekten oynayan bir insandım. Beni hep alışverişte gördüğü için kızmıştı. “Sen çok para harcıyorsun.Ben sana buradan bir ev alacağım”dedi. “Başkanım gerek yok” dedim. Ne kadar kalacağımız belli değildi çünkü. “Yok, hayır ben senin parandan kesip her ay ödemesini yapacağım ve buradan ev alacağım sana” dedi. Böyle bir şey yaptığı için çok kızmıştım. Keşke bütün paramı kesseydi de oradan bana birçok ev alsaydı. O yaşlarda maalesef düşünemiyorsunuz bazı şeyleri. Çünkü o performans hep böyle gidecek, o para akışı hep böyle devam edecek diye düşünüyorsunuz. Ama yaş ilerledikçe daha çok olgunlaşıyorsunuz.”
