IŞİD tarafından gerçekleştirilen terör saldırılarının devam etmesi bekleniyor. İstanbul, Brüksel derken Bağdat böylesi bir saldırıya hedef oldu. Bir futbol stadında gerçekleştirilen intihar saldırısında en az 30 kişi öldü, 95 kişi yaralandı. Terörle mücadele konusunun karmaşık bir konu olduğunu, sadece güvenlik önlemleri ile başarılamayacağını, sosyal ve siyasal önlemleri de içeren kapsamlı bir strateji gerektirdiğini yazmıştım. IŞİD ve benzeri örgütlerden kaynaklanan terör olaylarında ideolojik gerekçelendirmenin hep dine bağlandığını biliyoruz. Radikal İslamcı diye bilinen bu örgütler esas itibarıyla siyasal örgütlerdir ve siyasi hedefler peşindedirler. Askeri yöntemler ve terör sözkonusu siyasal hedeflere varmada araçtırlar. Ancak bu örgütlerin dayandığı bir dünya görüşü vardır ve gerek yöneticileri, gerekse üye ve taraftarları bu görüşlere bağlıdırlar. Dolayısıyla IŞİD türü radikal İslamcı örgütlerle mücadele ederken dayandıkları dini argümanları iyi incelemek ve bunları çürütmek mücadelenin bir parçasıdır. Bu konuda özellikle Müslümanlara büyük görev düşüyor.
IŞİD ve benzeri örgütlerin kadro devşirmede kendi yorumlayış şekilleriyle dini inançları kullandıkları biliniyor. Bir çok genç bu görüşleri gerçek İslam zannederek bu örgütlere katılıyor ve bazıları intihar saldırıları gerçekleştirecek noktaya geliyor. Gerek Avrupa’da, gerekse Müslüman ülkelerde gençleri bu tür görüşlerden korumak için sistemli çalışma yapılması gerekir. Elbette gençlerin böylesi radikal terör örgütlerine yönelmesi sadece dini inançlarla bağlı değildir. Ekonomik ve sosyal faktörler de işin içindedir. Avrupa’da gerçekleştirilen terör saldırıları orada doğup büyüyen, kimi iyi eğitim almış kişiler tarafından gerçekleştiriliyor. Bu gençlerin içinde yaşadıkları Batı toplumuna entegre olamamaları, kendilerini dışlanmış hissetmeleri, çoğunun işsiz olması onları yeni bir kimlik arayışına itiyor. İşte bu noktada IŞİD ve benzeri örgütlerin söylemleri onlara çekici gelebiliyor. “Gerçek İslam” olarak sunulan görüşler onların radikalleşmesine ve sonuçta teröre bulaşmalarına katkıda bulunuyor. Müslüman ülkelerde işbaşındaki rejimlerin baskıcı politikaları, beceriksizlikleri, ekonomik sorunlar da aynı sonucu doğurabiliyor. Bu ülkelerde nüfusun büyük kısmı gençlerden oluşuyor. Dolayısıyla hem Avrupa’da, hem Müslüman ülkelerde gençleri IŞİD türü örgütlerin İslam yorumunun etkisinden uzak tutmak için çalışma yapılması gerekir.
Batı’da genellikle terör saldırıları karşısında Müslümanların sessiz kaldığı eleştirisi yapılır. “Niçin teröre karşı sesinizi yükseltmiyorsunuz?” sorusu sorulur. Müslümanların radikal İslamcı terör eylemlerine ve Suriye gibi ülkelerde sergiledikleri vahşete karşı güçlü ses vermeleri gerektiği tartışma götürmez. Bu, belirli oranda yapılıyor. Ancak bazen Batı ülkeleri bu yapılan çalışmalara gereken önemi vermiyorlar. Bunlardan biri, 2014 yılının Eylül ayında dünyanın çeşitli ülkelerinden 120’nin üzerinde İslam alimi tarafından hazırlanan ve IŞİD’in görüşlerinin İslamiyete uymadığını Kuran-ı Kerim temelinde ortaya koyan mektuptur. Batı medyası bu mektuba büyük ilgi göstermemişti. Halbuki gençlerin IŞİD ideolojisine karşı korunmasında önemli bir araç olabilir. 18 sayfalık mektupta din bilginleri IŞİD’in görüşleri ile İslamiyet arasında bağ olmadığını Kuran başta olmak üzere dini kaynakları kullanarak ortaya koyuyorlar. “Biz zaten IŞİD’in görüşlerinin İslam dinine aykırı olduğunu biliyoruz” demek sorunu çözmüyor. Bunu bilmeyen gençler tuzağa düşebiliyor. Bu nedenle İslam’ı teröre ideolojik gerekçe olarak sunmaya çalışanlara karşı din bilgisi, ilahiyat önemli rol oynayabilir.
Din bilginleri tarafından hazırlanan “Bağdadi’ye açık mektup” başlıklı belegenin 24 maddelik özetinden bazı noktaları aktarayım:
-İslamiyet’te masum insanları öldürmek haramdır.
-İslamiyet’te temsilcileri, elçileri ve diplomatları öldürmek yasaktır; bu yüzden gazetecileri ve yardım çalışanlarını öldürmek yasaktır.
-İslamiyet’te insanlara işkence yapmak yasaktır.
-İslamiyet’te cihat savunma savaşıdır. Haklı sebep, haklı amaç ve haklı
davranış kuralları olmazsa izin verilemez.
-İslamiyet’te Hıristiyanlara veya herhangi bir Kutsal Kitap ehline
zarar vermek veya kötü davranmak yasaktır.
-İslamiyet’te köleliği yeniden getirmek yasaktır. Bu evrensel fikir birliği ile ortadan kaldırılmıştır.
-İslamiyet’te insanları din değiştirmeye zorlamak yasaktır.
Radikal İslamcı terör örgütleri ile mücadelede bu tür belgelerin önemi ortadadır. Gençlere bunları aktararak onları yanlış anlayışlardan korumak görevdir. Batı medyası da dahil medyanın bu konulara daha fazla yer vermesi gerekir. Sözkonusu mektubu internette lettertobaghdadi diye arama yaparak bulabilirsiniz. Türkçe çevirisi de var.