kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
STERLIN
40,5683
BITCOIN
$63.912
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Orta şiddetli yağmur
11°C
LONDRA
11°C
Orta şiddetli yağmur
Pazar Orta şiddetli yağmur
15°C
Pazartesi Hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
16°C
Salı Orta şiddetli yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
19°C
Çarşamba hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
13°C

Türkiye-AB anlaşması

12.03.2016
0
A+
A-

Türkiye-AB mülteci anlaşmasının kaderi 17-18 Mart AB zirvesinde belli olacak. Anlaşma çantada keklik değil.

Mülteci krizi konusunda 7 Mart zirve toplantısında Türkiye ile AB arasında prensipte varılan anlaşma bazılarınca sanki her şey olmuş bitmiş gibi sunuluyor. “Haziran’da vizesiz Avrupa” manşetleri gördük. Epey yazıldı ama tekrar edeyim. AB-Türkiye Anlaşması’nın nihai şeklini alıp uygulama aşamasına geçilmesi için AB liderlerinin ortak kararı gerekiyor. Bu nedenle AB liderlerinin 17-18 Mart’ta yapacakları zirve toplantısını beklemek gerek. Esas kararlar bu zirve toplantısında alınacak. AB liderleri arasında görüş farklılıkları olduğunu biliyoruz. Bu nedenle dereyi görmeden paçaları sıvamanın bir anlamı yok. Almanya Başbakanı Angela Merkel, anlaşmanın kabul edilmesini istiyor ama önce AB içindeki ortaklarını ikna etmesi gerekiyor. Bu kolay olmayacak. BM’nin uluslararası hukuk açısından anlaşmaya yönelttiği eleştirileri de hesaba katmak gerek.

Anlaşma konusuna girmeden önce AB’nin mülteci krizi konusundaki ahlaki iflasına değinmekte yarar var. Bu konuda Kenan Malik’in “AB-Türkiye mülteci anlaşmasının karanlık yüzü” başlıklı makalesi çok aydınlatıcı. Malik şu soruyu soruyor: “AB, 500 milyonun üzerinde bir nüfusa sahip ve kişi başına düşen gayrisafi yurtiçi hasılası 27 bin USD civarında. 75 milyon nüfusa sahip Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hasılası ise 9 bin USD. Bir milyon göçmen ve mültecinin AB’ye giriş yapması kabul edilemez bir külfet ve önemli bir kriz nedeni ise, AB nasıl oluyor da bu yükü Türkiye’nin sırtına yüklemenin daha küçük bir külfet veya kriz yaratacağını düşünüyor?” Türkiye halihazırda 2.7 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor. Lübnan, 1.3 milyon Suriyeli mülteci barındırıyor. Bu rakam Lübnan nüfusunun yüzde 20’sini oluşturuyor. Malik’e göre AB aynı yükün altına girecek olsa 100 milyon mülteci kabul etmesi gerekiyor. Yoksul Ürdün de çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapıyor. Ortadoğu’nun diğer bazı ülkeleri de 1 milyonun üzerinde mülteciye ev sahipliği yapıyor. Kenan Malik şu sonuca varıyor: “AB’nin politikasının belki de en ahlak dışı tarafı, bu politikanın özünde göçmen ve mültecilerle uğraşmanın esas olarak yoksul ülkelerin meselesi olması gerektiği düşüncesinin yatıyor gibi görünmesi.” Konunun bu yönünü not ettikten sonra Türkiye-AB anlaşmasına geri dönebiliriz.

Anlaşmanın temelinde Türkiye’nin sunduğu öneriler var. Hürriyet’te “AB ile anlaşma olur mu?” başlıklı yazısında Nilgün Tekfidan Gümüş önerileri şöyle özetlemiş: “Türkiye üzerinden Yunanistan’a gidecek tüm mültecileri geri alacak. Mültecilerin Suriyeli olmayanları ve geri kabul anlaşması imzalanmış ülkelerden gelenleri memleketlerine geri yollayacak. Suriyelileri kamplara yerleştirirken, AB de Türkiye’nin kabul ettiği her mülteciye karşılık, bir Suriyeliyi Avrupa’ya alacak.” Türkiye bunun karşılığında ne bekliyor? İlk olarak maddi yardım bekliyor. Anlaşma olması durumunda AB Türkiye’ye 3 milyar Euro yardım verecek. Türkiye, bu miktarın 6 milyara çıkarılmasını istiyor. AB henüz bunu kabul etmiş değil. Para konusu işin en kolay tarafı. İkinci olarak Türkiye Türk vatandaşlarına vize serbestisinin Haziran’da başlamasını istiyor. Bunun gerçekleşmesi için 72 koşulu yerine getirmesi gerekiyor. Bu koşullardan biri de Kıbrıslı Rumları ülkesine Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olarak kabul etmesidir. Vize meselesinde ayakları yere basmakta fayda var. En zor konu ise Türkiye’nin üçüncü isteği, yani AB ile üyelik müzakerelerinin canlandırılması, yeni fasılların açılması talebidir.

Türkiye’nin AB üyelik sürecinin canlanması için Kıbrıslı Rumların dondurdukları fasılları açmaları gerekir. Bu mümkün mü? Kimileri Anastasiadis’in AB’nin büyüklerinin taleplerini kabul etmek zorunda kalacağına inanıyorlar. “Almanya’ya nasıl karşı çıkabilir?” diye soruyorlar. Bence bu düşünce yanlıştır. Anastasiadis, talep ettiği malum koşullar yerine getirilmeden fasılların açılmasını kabul etmez, edemez. AB liderlerine “Bana bankalardaki paralara el konmasını kabul ettirdiniz, şimdi fasılların açılmasını kabul ettiremezsiniz” dediği yönünde haberler var. Financial Times gazetesi Anastasiadis’in uyarıları ile ilgili “Cypriot leader threatens to scupper Merkel’s refugee pact” başlıklı bir haber yaptı. Bu habere göre Anastasiadis şunu söyledi: “Hiç bir zaman bana baskı yapılmasını kabul etmeyeceğim ve hiç bir zaman onayımı vermeyeceğim. Aksi takdirde Kıbrıs’a dönmemekten başka seçeneğim olmayacak.” Gerçekten de talep ettiklerini almadan fasılların açılmasını kabul ederse Anastasiadis’in siyasi hayatı sona erer. Türkiye Anastasiadis’in koşullarını kabul eder mi? Şimdiye dek kabul etmedi. Salı günü Kıbrıs’a gelecek olan Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk Anastasiadis’i ikna etmeye çalışacak ama başarılı olacağını sanmıyorum. Fransa da bloke ettiği fasılları açmaz. Dolayısıyla Türkiye-AB anlaşmasının Türkiye’nin üyelik sürecini canlandırması beklentileri gerçekçi değil.

Türkiye-AB mülteci anlaşmasının kaderi 17-18 Mart AB zirvesinde belli olacak. Anlaşma çantada keklik değil. Merkel’in konumu açısından Almanya’nın üç eyaletinde yapılacak seçimlerin sonuçlarını da görmeliyiz.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.