kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
34,7784
EURO
36,7823
STERLIN
44,3501
BITCOIN
$100.546
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Hafif yağmur
12°C
LONDRA
12°C
Hafif yağmur
Cumartesi Orta şiddetli yağmur
9°C
Pazar Kapalı
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
8°C
Pazartesi Kapalı
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
7°C
Salı kapalı
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
7°C

2014 ve Kıbrıs

28.12.2013
0
A+
A-

2014 yılına ilişkin kısa değerlendirmelere yer verdiğim yazı dizisini Kıbrıs’la tamamlıyorum. 2014 yılı ülkemize neler getirecek? Bilindiği gibi 2013 yılı bir çok yönden kurak bir yıl oldu. Yağmur yağmaması anlamındaki kuraklıktan Kıbrıs sorununa ilişkin müzakerelerin başlamaması “kuraklığına” uzanan bir yılı geride bırakıyoruz. Kıbrıs sorununda pembe tablolar çizenlerin bir kez daha yanıldığı, “Doğrucu Davutların” bir kez daha haklı çıktığı bir yıl yaşadık. Yıl boyunca siyasi partilerimizde yaşananlara ve değişen iktidarların devamlılık gösteren zayıf performansına baktığımızda siyasi yaşamımız için de kuraklık benzetmesi yapabiliriz. Yeşeren bazı filizler var ama henüz çok taze. Umarız 2014 yılı bu filizlerin büyüdüğü ve siyasi hayatımızın sıkıcı, verimsiz halinden kurtulduğu bir yıl olur. Ekonomi bağlamında bereketli bir yıldan söz etmek mümkün mü? Ekonominin yapısal sorunları yerli yerinde duruyor. Laf üretmek dışında ciddi önlemler hayata geçirilmedi. Demek ki, “2013 ekonomi için de genelde kurak bir yıldı” diyebiliriz.

2013 yılını, özellikle Şubat ayı sonrasını, Kıbrıs müzakerelerinin başlamasını bekleyerek geçirdik. Nikos Anastasiadis’in seçimleri kazanması sonrasında hem içte, hem de uluslararası arenada müzakerelerin başlaması yönünde güçlü beklentiler vardı. Maalesef bu beklentiler sadece beklenti olarak kaldı. Anastasiadis, müzakereleri başlatmakta aceleci olmadığını ortaya koydu ve kendisi ile ilgili iyimser beklentileri hayal kırıklığına dönüştürdü. Özellikle ABD ve AB büyük hayal kırıklığı içinde. Müzakereler Ekim’de başlayacaktı. Sn. Mavroyannis ve Sn. Ertuğ, Ankara ve Atina’ya çarpraz ziyaretler gerçekleştirecekti. Sonuç malum.

2014’e girereken süreç tıkanmış durumda. 2014’te ne olacağını öngörmek zor. Ama, “Müzakereler Ocak’ta tamamlanacak, Mart’ta referandum olacak, Ban Ki-moon Planı geliyor” söylemlerinin havada kaldığı ortada. Hem geçmişte, hem de 2013 yılı boyunca Kıbrıs sorununda gerçekçi değerlendirmeler yapmanın önemini vurguladık. “Çözüm geldi, geliyor, sonuca çok yaklaştık, ortak açıklama konusunda uzlaşıya çok yakınız” türü değerlendirmeler kamuoyunun ve belki Ankara’nın kulağına hoş geliyor ama gerçekleri yansıtmıyor. Ne istediğimize karar verelim. Gerçekçi değerlendirmeler mi, yoksa Pollyannacılık mı? Türkiye’nin deneyimli dış politika yazarları bile bazen “wishful thinking” moduna girebiliyor. Sami Kohen’in “Kıbrıs’ta yeni sürece az kaldı” başlıklı yazısı buna örnek. Yeni sürece gerçekten az mı kaldı? Göreceğiz. Elbette, herkes istediği analizi yapmakta ve ifade etmekte özgürdür. Hangi analizlerin doğru olduğunu hayat ortaya koyar. Takdir halka kalmıştır.

Sn. Anastasiadis ortak açıklama konusunda istediklerini almadan müzakerelere başlamayacağını tekrarlıyor. Türk tarafı bu konuda son sözünü söylemiş olduğunu belirtiyor. Bunun adı çıkmazdır ve ne zaman, nasıl aşılacağı belli değildir. Çıkmaz uzayabilir. “Ortak açıklama üzerinde mutabakata varılırsa hızla çözüme gidilecek” değerlendirmeleri yanlıştır. Diyelim ki diplomatlar ortak açıklama konusunda iki tarafı da tatmin edecek bir dil bulma mucizesini başardılar. Bu, Kıbrıs sorununun önemli yönleri üzerinde taraflar arasındaki derin görüş ayrılıklarını ortadan kaldırmaz. Temennimiz ortak açıklama meselesinin en erken zamanda aşılarak müzakerelerin başlanmasıdır. Gün gele başladığında, müzakereler yine zor ve zaman alıcı olacak. Şipşak çözüm beklemeyelim. 2014’e başlarken Türkiye ve Kıbrıs Rum iç siyasetindeki tablonun elverişli konjonktür yaratmadığını da hesaba katabiliriz.

2014 yılı siyasi yaşamımıza yenilenme getirecek mi? Bal yapmayan arıları andıran siyasi partilerin durumu ortada. Var olanın devamından başka bir beklentimiz olabilir mi? Şimdiki durumu beğenmediğimize göre 2014 için nasıl umutlu olacağız? Değişimi sadece siyasi partilerden, siyasetçilerden beklemek zaten yanlıştır. Bunu yapamayacaklarını artık anlamalıyız. Halkın kendi kaderine sahip çıkması, masallara inanmaması, günlük veya kısa vadeli çıkarlar yerine uzun vadeli çıkarlarını ön plana alması, örgütlenmesi, sesini yükseltmesi gerekir. Bu yönde sivil toplumdan kaynaklanan umutlar var. 2014’ün bu umutların daha da toparlanarak büyüdüğü bir yıl olmasını dileriz.

2014’e Türkiye’deki sıcak gelişmelerin ve kavgaların gölgesinde giriyoruz. Bu gelişmeler bizi yakından etkiler. Dövizdeki durum bunun örneği. Türkiye bizi sadece ekonomik açıdan değil, her açıdan etkiler. Seçimlere yelken açan Türkiye’de dalgalanmanın durulması zaman alabilir. Önemli olan sonuçta demokrasinin, hukuk devletinin, şeffaflığın kazanması, otoriter eğilimlerin geride kalması, bunun sonucunda ekonominin başarılarının devamıdır.

2014’te de Kıbrıs sorunu, ekonomik sorunlar, siyasette tıkanma, Türkiye’deki gelişmeler gündemimizin üst sıralarında olmaya devam edecek. Yılın son yazısında hepinizin yeni yılını candan kutlarım.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.