Dikkatlerimizi Rusya’ya yöneltmek için birçok neden var. Ukrayna krizi ve bunun oluşturduğu ciddi tehlikeler bu nedenlerden biri. Seçimleri kazandığı zaman NATO üyesi olmak istediğini söyleyen Sn. Anastasiadis’in Rusya ziyareti ve Rus savaş gemileri konusunda imzaladığı anlaşma bir diğer neden. Rusya’nın önde gelen muhalefet liderlerinden Boris Nemtsov’un öldürülmesini de bunlara ekleyebiliriz. Rusya, coğrafi olarak dünyanın en büyük ülkesi. BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi ve nükleer bir güç. Yeraltı enerji kaynakları çok zengin. Aynı zamanda ciddi problemleri olan bir ülke. Siyasal sistemi tek kişiye (ve yakın çevresine) dayalı otoriter bir sistem. Ekonomisi ve para birimi problemli. Dış politikada Batı ile ciddi bir kavgaya tutuşmuş durumda. Bu kadar önemli bir ülkenin geleceği herkesi yakından ilgilendirir.
Bugünlerde Batılı kaynaklarda Rusya konusunda çok şey yazılıp söyleniyor. Analizlerin sayısı o kadar çok ki hepsini takip etmek zor. Bu yazıda Batılıların ne düşündüğü yerine, Mihail Khodorkovsky’nin 26 Şubat’ta İngiltere’nin saygın düşünce kuruluşu Chatham House’da yaptığı konuşmaya kısaca değinmek istiyorum. Khodorkovsky bir zamanlar Rusya’nın en zengin kişisiydi. 2003 yılında tutuklanmış, 2005 yılında 9 yıl hapse mahkum edilmişti. 2010’da yeniden yargılanarak hapislik süresi 2014’e kadar uzatılmış, Aralık 2013’te Putin’in af kararı üzerine serbest bırakılmıştı. Halen İsveç’te yaşıyor. 2014’te “Açık Rusya” hareketini başlattı.
Rus muhaliflerin Putin rejimi konusunda yaptıkları analizleri okurken dikkatli ve temkinli olmakta yarar var. Geçmişte yapılan “rejim yıkıldı, yıkılıyor” türü analizler hep yanlış çıktı. Rusya’da muhalefet çok zayıf, devlet ise çok güçlü. Khodorkovsky, “rejim hemen yıkılacak” demiyor. Değişim yolunun uzun ve zor olacağını kabul ediyor. Rejimin sonbaharını yaşadığını, ancak bu sonbaharın uzun sürebileceğini söylüyor. Boris Nemtsov’un öldürülmesi, Rusya’da muhalif olmanın zorluklarını yeniden hatırlatıyor.
Khodorkovsky’nin esas mesajı Putin rejiminin sanıldığı kadar güçlü olmadığı, krizi aşma konusunda bir vizyon geliştiremediği yönündedir. Ukrayna krizi bu zayıflıkları örtmek ve kamuoyunun dikkatlerini başka tarafa yöneltmek için kullanılıyor. (Buna benzer bir analiz İngiltere’nin Moskova büyükelçisi görevinde bulunmuş Andrew Wood tarafından “After Putin” başlıklı makalede de yapılıyor.) Khodorkovsky, devlet propagandasının göstermeye çalıştığı gibi Putin’in “Süpermen” olmadığını, kendi yarattığı mitolojilere inanmanın liderler için iyi sonuçlar doğurmadığını belirtiyor. Rusya’da değişimin yaşanacağına olan inancını vurguluyor.
Khodorkovsky’e göre Putin döneminde devlet güçlendi, demokratik kurumlar zayıfladı. Devlet ekonomiyi kontrolüne aldı. Putin iktidarının ilk dönemlerinde ekonomik durum iyiydi. Bu temelde rejim halka “size refah sağlayacağım, siz de özgürlük istemeyeceksiniz” sosyal anlaşmasını kabul ettirdi. Şimdi durum değişti. Ukrayna krizi ve Batı’nın yaptırımları başlamadan Rusya ekonomisi zordaydı. Khodorkovsky, Kremlin’e yakın ve geçmişte ekonomik kalkınma bakanlığı yapmış olan Sberbank Başkanı German Gref’in “Savaş ve yaptırımlar olmasa da Rusya ekonomisi 2015’te küçülecekti” dediğini aktarıyor. Khodorkovsky’nin konuşmasında ilginç bir nokta Rusya bütçesinin esas olarak petrol ve doğal gaz gelirlerinden oluştuğu düşüncesinin yanlışlığına işaret etmesidir. Petrol ve doğal gaz, bütçe gelirlerinin yüzde 25’ini oluşturuyor. Bu sektörün Gayri Safi Milli Hasıla’daki payı yüzde 20. Geriye kalan bölüm halkın vergileri ve ekonomik faaliyetlerden kaynaklanıyor. Dolayısıyla ekonomik krizi sadece petrol fiyatlarının düşmesi ile açıklamak yeterli değil.
Khodorkovsky, Putin’in Ukrayna politikalarını ve Kırım’ın ilhakını sert bir dille eleştiriyor. Hem Rusya’nın, hem de Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğini belirtiyor. Khodorkovsky’e göre Putin, ABD ile dünyayı nüfuz bölgelerine ayırma konusunda anlaşmaya varmayı amaçlıyor. Rusya’nın nüfuz alanına ve iç işlerine dıştan müdahale olmayacak. İnsan haklarından söz etmek içişlerine müdahaledir ve dile getirilmemelidir. Sovyetler Birliği ve Brejnev Doktrini’ne dönüş gibi bir şey. Putin’e göre Ukrayna Rusya’nın nüfuz alanına dahil olmalıdır. AB ve ABD bunu kabul eder mi?
Khodorkovsky, Putin’in Rusya’da oluşturduğu ve dünyada oluşturmak istediği sistemi “dikey sistem” yani her şeyin yukarıdan, tek merkezden kontrol edildiği bir sistem olarak niteliyor. Buna karşı “yatay bir sistem” öneriyor. Özgür siyasi yarışa dayalı bir politik mimari, ülkenin ekonomik potansiyelini hayata geçirme fırsatı sağlayacak gerçekçi ekonomik reformlar, tüm düzeylerde açıklık ve işbirliği öngören vizyon ortaya koyuyor.