12-14 Eylül tarihleri arasında San Francisco’da Kaliforniya Valisi Jerry Brown’ın çağrısıyla “Küresel İklim Eylem Zirvesi” gerçekleşiyor. Zirveye çeşitli ülkelerden hükümet, yerel yönetimler temsilcileri, iş insanları, yatırımcılar, akademisyenler, düşünce kuruluşları, çevreciler vs. katılıyor. Zirvede iklim değişikliğine karşı yapılan çalışmalar gözden geçirilecek. İklim değişikliği ile mücadelede geç mi kalıyoruz? Bu soruya cevap aranacak. Paris İklim Anlaşması’nın hayata geçirilmesi tartışılacak. İklim değişikliği hepimizin hayatını etkiliyor. Giderek küresel bir krize dönüşüyor. İnsanlık olarak bu konuda ortak mücadele vermemiz gerekiyor. San Francisco zirvesi buna katkıda bulunmayı amaçlıyor. Zirve, Paris İklim Anlaşmasını desteklemek amacıyla ABD’de yapılan ilk uluslararası konferansı olması yönüyle de dikkat çekiyor. İklim değişikliğini reddeden ve Paris İklim Anlaşması’ndan çekilen Donald Trump’a iyi bir cevap olacak. Zirvenin beş ana başlığı Sağlıklı Enerji Sistemleri; Kapsayıcı Ekonomik Büyüme; Sürdürülebilir Topluluklar; Kara ve Okyanus İdaresi ve Dönüşümlü İklim Yatırımları. Zirve öncesinde 8 Eylül’de aralarında Türkiye’nin de bulunduğu çeşitli ülkelerde çok sayıda eylem yapıldı. İklim için sesimizi yükseltme zamanı geldi geçiyor.
San Francisco zirvesi öncesinde 10 Eylül’de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres New York’taki BM merkezinde iklim değişikliği konusunda çok önemli bir konuşma yaptı. Guterres, Eylül 2019’da BM’nin “İklim Zirvesi” düzenleyeceğini de açıkladı. Guterres’in konuşmasındaki bazı önemli noktalara bakmakta yarar var. “Daha temiz ve daha yeşil bir geleceğe geçiş sürecimiz ivme kazanmalı” diyen Genel Sekreter “Paris İklim Anlaşması’ndan sonra bile hala gerekli liderlik ve tutkuyu bulamadık” eleştirisi yaptı. Guterres, 2020’ye kadar gerekli adımların atılmaması durumunda iklim değişikliğinin geri dönülemez noktayı aşabileceği uyarısında bulundu. İklim değişikliğini “çağımızın ana sorunu” olarak niteledi. İklim değişikliğinin bu yıl tüm dünyada sıcak hava dalgaları, yangınlar, fırtınalar ve seller olarak hissedildiğine dikkat çekti. Guterres, atmosferdeki karbondioksit oranının son 3 milyon yılın en üst seviyesine ulaştığını hatırlattı ve “Uçurumun kenarına doğru yaklaşıyoruz. Ama kaderimiz kendi elimizde” dedi. Fosil yakıtlardan uzaklaşılarak yenilebilir ve verimli enerji kaynaklarına yönlenilmesi gerektiğini dile getiren Guterres’in “İklim değişikliği bizden daha hızlı ilerliyor” sözleri tüm uyarılarını özetliyor. Umarız BM üyesi ülkeler ve tüm insanlık BM Genel Sekreteri’nin bu uyarılarına kulak verir ve iklim değişikliği ile mücadelede çabalarını artırır. Bu konuda çok zamanımız kalmadı.
Guterres’in konuşmasında da ortaya konduğu gibi iklim değişikliği ile mücadelede başarılı olmak ve küresel ısınmayı 2 derece ile sınırlandırmak için tüm aktörlerin çabalarını yoğunlaştırmaları gerekiyor. Önemli bir aktör olan ABD hükümeti geri çekilmiş olsa da ABD yerel yönetimleri, iş dünyası, akademisyenler, çeşitli örgütler iklim değişikliği ile mücadeleden geri çekilmiyorlar. San Francisco zirvesi bunun kanıtı. İklim değişikliği ile mücadelede insanlığın başarılı olabilmesi için devletlerin, bölgelerin, şehirlerin, vatandaşların ortak çaba harcamaları şarttır. “Yeşil ekonomiye” yatırımların artırılması, ulaşımda fosil yakıtlardan elektriğe geçilmesi, ağaçlandırmanın artırılması gibi çok sayıda görev önümüzde duruyor. Ağaçlandırma konusunda Guterres’in şu sözleri dikkat çekici: “Zarar gören ormanları ağaçlandırmak için harcanan her 1 doların karşılığı 30 dolar olarak dönüyor, bu alanda harcanan para ekonomiye katkı sağlıyor ve yoksulluğu azaltıyor”. İklim değişikliği ile mücadelenin başarılı olması için ekonomik faydalarının iyi anlatılması son derece önemlidir.
2020’ye sadece iki yıl kaldı. O zamana kadar gerekli adımları atmamız gerektiğini biliyoruz. 2015’te Paris’te belirlediğimiz hedeflere ne kadar ulaştık? Daha neler yapmamız gerekiyor? İki yıl sonra bu sorulara cevaplar vermemiz gerekecek. San Francisco konferansı bu sorulara cevap bulmada bize yol gösterebilir. Çevre sorunlarının çözümlenmesi, iklim değişikliğinin kontrol altına alınması sağlığımızdan tutun da ekonomik yaşamımıza kadar herşeyi etkiliyor. İklim değişikliği hepimiz için büyük tehlikedir. Bilim insanları yıllardır bu konuda bizi uyarıyorlar, verileri önümüze koyuyorlar. “Uçurumun kenarına” yaklaştığımızı, iklim değişikliğinin bizden daha hızlı ilerlediğini bildiğimize göre harekete geçmeliyiz. Politikacıların, yerel yönetimlerin, iş dünyasının, bilim dünyasının, sivil toplumun harekete geçmesini talep etmeliyiz. San Francisco zirvesinin bu yönde kilometre taşı olmasını dileriz.