Mübarek’in devrilmesinden 17 ay sonra Mısır tarihi dönemeçte. Bu satırlar yazıldığı sırada cumhurbaşkanlığı seçimlerinin resmi sonuçları henüz açıklanmamıştı. Sonuçlar bugün açıklanacak. Ülkede gerginlik had safhada. Tahrir Meydanı yine hareketlendi. Ordu tehditlerini artırdı. Seçim sonuçlarının açıklanmasının geciktirilmesi iyiye alamet değil. Eskiyi temsil eden güçlerin iktidarı devretme niyeti yok. Demokrasi umurlarında değil. İş kavgaya doğru gidebilir. Mısır’daki değişim “bahar” yerine kısa süren “yaz yağmuru”na dönüşebilir. The Economist dergisi “Mısır tehlikede” başlığı ile durumu özetledi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kısa süre kala askeri rejim önemli bazı adımlar attı. Önce olağanüstü hal ilan edildi. Sonra, Mübarek döneminde atanan yargıçlar, kısa süre önce seçilen parlamentoyu yasa dışı ilan ettiler. Parlamento binası askerlerin muhasarası altında. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandıklar kapanır kapanmaz generaller seçilecek cumhurbaşkanını yetkisiz bırakan bir karar açıkladılar. Bunlar karşı devrim adımları. Seçim sonuçlarının açıklanmasının geciktirilmesi şüpheleri daha da artırdı. Bu gelişmeleri protesto eden Müslüman Kardeşler’e ordudan sert uyarı geldi. Generaller artık maske takma ihtiyacı hissetmiyor. Demokrasiden, “Arap Baharı”ndan nefret ettiklerini açıkça gösteriyorlar. Mübarek’in son başbakanı, emekli general Ahmet Şefik’in seçimleri kazandığını açıklayarak devrime nokta koyabilirler. Cezayir’de benzeri durum ülkeyi korkunç bir iç savaşa sürüklemişti. Belki Mısır Cezayir olmaz ama halkın susacağını sanmıyorum. Mübarek’in devrilmesinden sonra bölünen değişim yanlısı güçler yeniden birleşerek mücadeleye devam edecekler. Bunun ilk işaretleri gelmeye başladı. Mübarek’in devrilmesi sürecinde ismi sembolleşen Wael Ghonim, “Müslüman Kardeşler’in görüşlerine katılmıyoruz ama demokratik meşruiyet için ayağa kalkmalıyız” dedi. Peki, böylesi bir durumda Batı ne yapacak? ABD ne yapacak? The Economist dergisi, Batı’nın ordunun yanında değil, (hoşlanmasa da) Müslüman Kardeşler’in yanında yer alması gerektiğini yazdı. Şimdiye dek hep diktatörlerin yanında yer alan, Cezayir’de orduyu destekleyen Batı bakalım bu kez ne yapacak? Onlar da sınavda.
1952 yılından beri (60 yıl) Mısır’ı askerler yönetiyor. Ahmet Şefik’in kazandığı açıklanırsa, bu durumun devamı sağlanmış olacak. Demokrasi beklentileri başka bahara kalacak. Mısır, en önemli Arap ülkesi. “Arap Baharı”nın orada alacağı yenilgi diğer ülkeleri de etkileyecek. Zaten genelde durumun iyiye gittiği söylenemez. Suriye kanlı bir iç savaş yaşıyor. Türk savaş uçağının düşürülmesi Türkiye ile gerginliği had safhaya çıkardı. Libya, Yemen istikrarsız. Mısır ve Suriye’deki gelişmeler Ortadoğu’nun geleceğini belirleyecek. Mısır’da artık konu Müslüman Kardeşler, Muhammed Mursi konusu olmaktan çıktı. Demokratik kazanımları koruma ve geliştirme konusuna dönüştü. Halk ayaklanmasının başlangıcında ve sonrasında, Müslüman Kardeşler’in yöneticileri ciddi hatalar yaptılar. Ordu bu hataları iyi kullandı. Şimdi gelinen noktada, diktatörlüğe karşı olan herkesin birleşmesi gerekiyor.
Seçimleri Muhammed Mursi’nin kazandığı açıklansa bile, generallere karşı ortak mücadele ihtiyacı ortadan kalkmayacak. Yeni anayasanın hazırlanması, ordunun siyasetten el çekmesi, halkın iradesine saygılı, demokratik bir düzen kurulması için çok zor mücadeleler gerekecek. Bu mücadeleler içerisinde herkes çok şey öğrenecek. Müslüman Kardeşler de öğreniyor ve öğrenecek. Muhammed Mursi, seçilirse, cumhurbaşkanı yardımcılarının Müslüman Kardeşler örgütünden olmayacağını söyledi. Kadın, Hristiyan, gençlikten, seçimlerdeki rakiplerinden kişiler atayabileceğini, başbakanın bağımsız bir kişi olacağını, bakanlar kurulunda çoğunluğun Müslüman Kardeşler’den olmayacağını vurguladı. Mursi’nin kendi örgütü dışındaki siyasi güçlerle köprü kurmaya çalışması önemli. Umarız bu konuda içtendirler ve geçmişteki dışlayıcı tavırlarını terkederler. Demokratik güçlerin birliği olmadan generallerle baş etmek mümkün olmayacak.
Mısır’da 17 aylık değişim sürecinin geleceği tehlikede. Ordu iktidardan uzaklaşmak, halkın iradesine saygı göstermek istemiyor. Hem Mısır halkının, hem de uluslararası topluluğun Mareşal Tantawi’ye açık ve net mesaj vermesi gerekiyor. Seçim sandığına saygı gösterilmeyen yerde sonuç kötü olur. Birileri bunu Mısırlı generallere anlatmalı. Bu görev Obama yönetimine düşüyor. İstikrarsız bir Mısır ABD’nin de işine gelmez herhalde.
Mısır halkı askeri diktatörlüğe boyun eğmeyecek. Köprülerin altından çok sular aktı. Er veya geç yeni, demokratik bir Mısır doğacak.
