kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
32,5282
EURO
34,7884
STERLIN
40,4688
BITCOIN
$66.590
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Parçalı bulutlu
12°C
LONDRA
12°C
Parçalı bulutlu
Perşembe Hafif yağmur
10°C
Cuma Hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
14°C
Cumartesi Hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
15°C
Pazar kapalı
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
15°C

Seçimler sonrası tespitler

04.11.2015
0
A+
A-

Türkiye’de 1 Kasım seçimlerinin sonuçları sürpriz olmanın ötesinde bir depremdi. Peki seçim sonuçlarını nasıl değerlendirmek gerek?

Türkiye’de 1 Kasım seçimlerinin sonuçları sürpriz olmanın ötesinde bir depremdi. AKP yöneticileri dahil hiç kimsenin öngörmediği bu siyasal deprem sonrasında herkes durum değerlendirmesi yapmaya çalışıyor. AKP’nin büyük seçim zaferinin ve muhalefetin başarısızlığının nedenleri konusunda çok şey yazılıp söyleniyor. Herkes kendi duruşuna göre analiz yapıyor. Kimileri seçimleri kazananlara büyük övgüler düzerek, kaybedenleri yerden yere vurarak görüş ortaya koyuyor. Güçlü olan karşısında eğilmek, “siz ne büyüksünüz, ne dahisiniz” gibi övgüler düzmek yabancı olduğumuz tavırlar değil. AKP’lilerin büyük sevinci, beklemedikleri bu başarı karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Başbakan Davutoğlu’nu, partilerini yere göğe sığdıramamaları anlaşılır da, güç, güçlü karşısında secdeye varan diğerlerini ibretle izlemekten başka yapacak ne var?

Evet, AKP büyük bir başarı kazandı. Evet, bu başarının mimarı 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını beğenmeyip erken seçim için bastıran ve gerekli stratejiyi oluşturan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Evet, seçmenin iradesine saygı göstermek herkesin görevidir. (Sadece kendi kazandıkları seçimlerin sonuçlarına saygı gösterenlerden farklı olmamız lazım.) Milli irade tecelli etti. Türkiye, bu iradenin sonuçları temelinde 4 yıl AKP tarafından yönetilecek.

Peki seçim sonuçlarını nasıl değerlendirmek gerek? Milli iradeye saygılı olmak bu konuda iktidarın ve ona övgü düzenlerin analizlerinden farklı düşünmeyi engellemez. 7 Haziran’dan 1 Kasım’a kadar ne oldu da AKP’nin oyları yüzde 40’tan yüzde 50’ye fırladı? Bu sorunun cevabının bir çok faktörü içerdiği, karmaşık bir analiz gerektirdiğine, basit cevapların yeterli olmadığına kuşku yok. Farklı aktörlerin eylemleri, tercihleri ve gelişmeler bu sonucun doğmasına katkıda bulundu.

Seçimleri kazanmak için iktidarın somut bir strateji izlediği ortada. Bu stratejiyi şöyle özetleyebiliriz. “Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek.” Yani seçmeni korkutarak istikrar arayışı içine sokmak ve kendini istikrar adresi olarak göstermek. Seçim sonuçları konusunda en yaygın değerlendirme “Seçmen istikrarı seçti” değerlendirmesidir. İyi de istikrar arayışı gökten zembille inmedi. Raslantı sonucu oluşmadı. Oluşturuldu. Bu konuda PKK, IŞİD gibi örgütler iktidarın stratejisine yardımcı oldu. Belli ki terör olayları, hükümetin bu konuda güvenlik güçlerini çok yoğun bir şekilde devreye sokması, iktidarın geniş propaganda olanakları, “dış mihraklar”, “dış komplolar” söyleminin karşılık bulması, olağanüstü koşullar ve “biz tek başına iktidara gelmezsek istikrarsızlık devam eder” mesajı seçmenlerin üzerinde etkili oldu. Elbette daha az önemde başka faktörler de vardı.

5 aylık süreçte muhalefetin de hataları oldu. Özellikle MHP’nin izlediği politikalar AKP’yi güçlendirdi. MHP’nin herşeye “hayır” demesi haklı olarak eleştiriliyor. Burada gözardı edilen nokta esas “hayır” diyenin AKP olduğu noktasıdır. MHP koalisyon çalışmalarına “hayır” dediği için cezalandırılmışsa, koalisyon hükümetini esas engelleyen AKP niçin ödüllendirildi? MHP, Meclis Başkanı seçiminde diğer muhalefet partileri ile işbirliği yapmayı reddederek Meclis Başkanlığını AKP’ye hediye etti. AKP de beğenmediği Meclisi hiç çalıştırmadı. Meclis Başkanlığını CHP kazansa ve Meclis çalışsaydı durum farklı olabilirdi. Muhalefetin TBMM’de çoğunluğu vardı. Yüzde 10 baraj, yolsuzlukla suçlanan eski bakanlar hakkında soruşturma ve benzeri konularda kararlar üretilebilirdi. MHP’nin tavrı nedeniyle muhalefetin yüzde 60 avantajı havada kaldı ve bu AKP’ye yaradı. Ayrıca eskiden şehit sayısının artması MHP’ye yararken bu kez MHP’den rol çalan AKP’ye yaradı. Muhalefet partilerinin seçim hükümetinde yer almaması da AKP’ye devlet üzerindeki hegemonyasını sürdürme olanağı verdi. Seçmenin istikrar arayışı, iktidarın medyanın büyük kısmını kontrol ederek propagandasını etkili bir şekilde yapması kadar seçimlerde devlet aygıtının AKP’ye çalışması da sonuçta etkili oldu. Muhalefetin başka hata ve eksiklikleri de vardı.

Peki, bundan sonra ne olur? Bir tercih yaptığınızda başka bir çok alternatifi reddetmiş olursunuz. Türkiye’de seçmenler istikrar tercihi ile neleri tercih etmedi, arka plana itti? Hukukun üstünlüğü, hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, basın özgürlüğü, yolsuzluklarla mücadele, özgürlükler. Bu liste uzatılabilir. Halbuki güçlü bir ekonomiye sahip olmak, güçlü ve saygın bir devlet olmak bunlara bağlı. Ali Babacan, bir açıklamasında bunu çok güzel ifade etmişti. İstikrar deniyor. En çok istikrar ya zengin ve demokratik ülkelerde, ya da otoriter, diktatörlükle yönetilen ülkelerde olur. Bu iki tür istikrar arasında büyük fark var. Biri refah ve demokrasiye, diğeri korku ve baskıya dayanır. Türkiye hangi tür istikrarı seçecek? AKP iktidarı kamusal alanı, tüm kurumları, medyayı tamamen kontrol altına alarak, toplum üzerinde mutlak hegemonya oluşturma yolunda mı ilerleyecek? Böyle olursa gelecek seçimlerde oylarını yüzde 70-80’e de çıkarabilir ama rejimin adı demokrasi olmaz. Yoksa 2023 hedeflerine ulaşmak için hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, özgürlükler gibi ilkelere dönüş mü yapacak? Yeni dönemde ana proje başkanlık sistemi olacaksa AKP’ye oy vermeyen yüzde 50 ile kavgalar bitmez. Son 3-4 yılda yaşananlara baktığımızda doğrusu iyimser olmak zor.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.