kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
32,4698
EURO
34,7489
STERLIN
40,6287
BITCOIN
$61.512
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Hafif yağmur
12°C
LONDRA
12°C
Hafif yağmur
Cuma Hafif yağmur
12°C
Cumartesi Kapalı
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
12°C
Pazar Kapalı
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
9°C
Pazartesi hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
12°C

Kavşaktaki Türkiye

09.08.2014
0
A+
A-

Türkiye bugün sandık başında. Cumhurbaşkanını seçiyor. Bu noktada heyecanlı olmak mümkün mü? Kendi payıma heyecanlı değilim. Seçimleri kimin kazanacağı belli. Halkın iradesine saygımız sonsuz. Kazanan aday halkın onayını almış olacak.

Türkiye bugün sandık başında. Cumhurbaşkanını seçiyor. Bu noktada heyecanlı olmak mümkün mü? Kendi payıma heyecanlı değilim. Seçimleri kimin kazanacağı belli. Halkın iradesine saygımız sonsuz. Kazanan aday halkın onayını almış olacak. Demokrasinin temel kurallarından biri seçim kazanmaktır. Ne var ki, demokrasinin sadece seçimlerden ibaret olmadığını söylemekten dilimizde tüy bitti. Aynı şeyleri tekrarlamanın bir anlamı yok. Sadece iki noktayı hatırlatalım. Demokrasilerde “checks and balances” diye bir sistem vardır. İktidarın bir organını başka organları, medya, sivil toplum örgütleri dengeler, denetler. Kuvvetler ayrılığı ilkesi temeldir. Türkiye’de tüm iktidar bir kişinin elinde toplanmış durumda. Onu denetleyecek, sorgulayacak bir organ kalmadı. Siyaset “one man show” haline geldi. Demokrasilerde böyle bir şey olmaz. İkinci nokta basın özgürlüğü ile ilgili. Basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmazıdır. Türkiye’de basın, medya özgür mü? Bu sorunun cevabını sanırım herkes biliyor.

Bir madeni paraya hile karıştırılmamışsa havaya atıldığında yazı veya tura gelme ihtimali eşittir. Hile karıştırılmışsa hep yazı veya hep tura gelir. Türkiye’de her şey iktidar partisi lehine o kadar değiştirilmiş ki, seçim sonuçlarının iktidar aleyhine olması çok zor. Bunu yazarken muhalefetin zayıflıklarını, hatalarını, eksikliklerini saklamak, görmemek gibi bir derdim yok. Bunlar da iyi biliniyor. Ama, iş yaşamından medyaya, sivil toplum örgütlerine, yaşamın neredeyse her alanına el atılmış, kontrol ve etkileme ağları kurulmuştur. Tüm sistem iktidar lehine “doldurulmuştur”(loaded). Türkiye’yi bilen, izleyen herkes bunu görüyor. Ahmet İnsel’in deyimiyle “otoriter demokrasi”ye doğru bir gidişat var. Seçmenler bugün büyük olasılıkla otoriter demokrasi kurulmasına katkı yapacaklar. Türkiye, Batı demokrasilerinden çok Rusya “demokrasisine” benzeyecek. Ahmet İnsel, Macaristan, Singapur ve Çin’i de bu sınıfa koyuyor.

“Parlak Türkiye” ve ülkeyi yönetenlerin dünyada parladığı dönem geride kaldı. Büyük beklentiler, büyük umutlar dönemi sona erdi. Mağdur,“masum” olma dönemi bitti. İktidar oyunlarında neler yaşandığını bilmemek için çok saf olmak gerek. Çok şey gördük, yaşadık. İktidarın bu mücadeleleri maharetle yürüttüğünü, hep üstte kalmayı başardığını biliyoruz. “Kurtlar sofrasında” üstte kalmayı başarmak, kazanmak elbette önemlidir. Ama esas maharet “kurtlar sofrası” siyasetinden kurumsallaşmış demokrasiye geçişi sağlamaktır. Gerçek reform budur.

Bugün elde edilmesi beklenen seçim başarısının sağlayacağı özgüvenle siyasal sistem üzerindeki denetim büyük olasılıkla daha da artacak. Siyasal alan daha da daralacak. Farklı sesler daha cılızlaşacak. “Halk bizi seçiyor. İstediğimizi yaparız” anlayışı daha da hakim olacak. Herşeyin tek kişiye bağlı olduğu, “checks and balances” olmayan her yerde hata yapılması kaçınılmazdır. Ortadoğu ile ilgili politikalarda bunu görmek mümkün.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Türkiye’nin önünde duran en önemli sorun Kürt sorunu olacak. Ortadoğu’dan kaynaklanan güvenlik tehditleri de çok önemli ama içte Kürt sorunu konusunda ne yapılacağı belirleyici olacak. (Seçimler nedeniyle de) Kürtler arasında büyük beklentiler yaratıldı. Bu beklentiler ne oranda karşılanacak? Karşılanmazsa, iç barış tehlikeye girecek mi? Irak ve Suriye’deki gelişmeler Türkiye’nin kendi Kürt sorununa çözüm üretmesini daha acil hale getiriyor. Peki, cumhurbaşkanı seçilmesi beklenen ve Kürtlerde umut yaratan Recep Tayyip Erdoğan, bu konuda ne yapacak? Türkiye’yi ve Kürt sorununu çok iyi bilen Prof. Henri J. Barkey, Council on Foreign Relations internet sitesinde yer alan söyleşisinde iki noktaya parmak basıyor. Barkey, Erdoğan’ın ülkede ve bölgede istikrarsızlık yarattığı için bu sorunu çözümlemek istediğini ancak Kürtlerin beklentilerini karşılama konusunda yeterli adım atmayabileceğini ima ediyor. (I am not sure he’s sincere when it comes to really accepting the Kurds as complete equals in society.) Tabii, bir de Aleviler konusu var. Bu konuda ne yapılacak? Barkey, Türkiye-İsrail ilişkilerine de değinerek bu ilişkilerin görülebilir gelecekte normalleşmeyeceği değerlendirmesini yapıyor. Bu görüşe tamamen katılıyorum.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye halkına hayırlı olmasını ve kazanacak adaya görev süresince başarılar dilerken, kafamızdaki kaygıları, düşünceleri dile getirdik. Türkiye’yi içte ve dışta zor bir dönem bekliyor. Bu zorlukları aşmada toplumsal kutuplaşma değil toplumsal uzlaşı gereklidir. “Dediğim dedik” yaklaşımları ile bunu başarmak mümkün olmayacak. Türkiye’nin yönünü hukuk devletine, kuvvetler ayrılığına, temel hak ve özgürlüklere, çoğulculuğa ve özgürlükçülüğe dayalı bir demokrasi anlayışına döndürmesi mümkün olacak mı? AK Parti içinden bu yönde destek gelmezse çok zor. Anayasal zeminde olmasa bile pratikte Cumhurbaşkanının yöneteceği, daha otoriter  bir Türkiye’ye doğru ilerliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.