Yarın Almanya’nın Bonn kentinde BM tarafından düzenlenen ve iki hafta sürecek 23. yıllık iklim değişikliği konferansı COP 23 (İklim Değişikliği Üzerine Birleşmiş Milletler Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf ülkelerin toplantısı) çalışmalarına başlayacak. Anlaşmanın tarafları, 1995’den beri her yıl, Taraflar Konferansı’nda (COP) iklim değişikliğiyle başa çıkma konusundaki ilerlemeyi değerlendirmek üzere buluşuyorlar. Amaç “Atmosferdeki sera gazı yoğunluğunu, iklim sisteminine tehlikeli boyuttaki insani müdahaleyi engelleyecek düzeyde sabit tutmak”. 21. konferansta Paris İklim Anlaşması’na varılmasından iki yıl sonra gerçekleşecek bu yılki konferans küresel ısınma ile mücadelede bundan sonra atılacak adımlar konusunu ele alacak.
Dünya Meteoroloji Örgütü’nün son yayınladığı rapora göre 2016 yılında atmosferdeki karbondioksit miktarı rekor hızla yükseldi ve 800 bin yıldır görülmeyen seviyeye ulaştı. Bulgulara göre geçtiğimiz yıl karbondioksit oranında görülen artış, son 10 yılda görülen ortalama artıştan %50 daha fazla. 2016’daki hızlı artışın nedeni hem insan faaliyetleri, hem de El Nino olgusu. Son 70 yıl içinde atmosferde önemli değişiklikler meydana geldi. Atmosferdeki karbondioksit miktarı 403.3 ppm oldu. 2015’te bu miktar 400 ppm idi. Atmosferdeki karbon dioksit ve diğer sera gazlarının (metan, nitröz oksit) miktarının bu kadar artması iklimi şimdiye dek görülmemiş şekilde etkileyebilir. Çok ciddi ekolojik ve ekonomik sorunlara yol açabilir. Dünya Meteoroloji Örgütü son 70 yılda atmosferde görülen karbondioksit artışının Buzul Çağı’nın bitimindeki orandan 100 kat fazla olduğunu belirtiyor ve insanlığı acilen fosil yakıt kullanımını bırakmaya ve Paris Anlaşması’nda yer alan hükümleri uygulamaya çağırıyor. Bu yıl dünyamızda iklim değişikliği bağlantılı kasırgalar, sel baskınları, yangınlar yaşandı ve bunların faturası ağır oldu. Bunlar bizi uyarmalı. Gidişat kötü ve durumu değiştirmek bizim elimizde. İşte bu nedenle Bonn’da toplanacak zirve gezegenimizin ve üzerinde yaşayan canlıların geleceği açısından son derece önemli.
İklim değişikliği ile mücadelede çeşitli düzeylerde ciddi adımlar atılmakta olduğunu biliyoruz. Temiz, yenilenebilir enerjiye geçmek için hem kamunun, hem de özel sektörün yatırımları artıyor. Ormanların, yeşil alanların korunması ve genişletilmesi için çaba harcanıyor. Şehirlerin sürdürülebilir hale gelmeleri için çalışmalar yapılıyor. Donald Trump’ı bir kenara bırakacak olursak ülkeler Paris İklim Anlaşması’na destek veriyorlar. Bu listeyi uzatmak mümkün. Ne var ki devam eden bu çalışmaların yeterli olmadığı görülüyor. Sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda daha fazla çalışma yapmamız gerekiyor. Kaybedecek zamanımız yok. Bonn konferansı bu konuda dünyaya net mesajlar vermeli, kararlılık ortaya koymalıdır. Paris İklim Anlaşması’nın hayata geçirilmesi kararlılığı çok açık olmalıdır.
ABD’nin katkıları olmadan iklim değişikliği ile mücadelenin başarılı olması çok zordur. ABD Başkanı Donald Trump bu yıl 1 Haziran’da ülkesinin Paris İklim Anlaşması’ndan çekileceğini açıkladı. Bu miyop yaklaşım devam edecek mi? Bonn toplantısında ABD nasıl bir tavır sergileyecek? Neler söyleyecek? ABD’den farklı olarak Avrupa Birliği (AB) iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarına güçlü destek veriyor. Avrupa Komisyonu, Bonn konferansında elle tutulur ilerleme sağlanmasını desteklediğini açıkladı. AB Çevre Bakanları geçen ay yaptıkları açıklamada 23. konferanstan beklentilerini ortaya koymuştu. ABD ve AB’nin yanısıra Çin, Hindistan, Rusya gibi büyük ülkelerin takınacağı tavır son derece önemli. Bu tür konferanslarda çok sayıda devlet arasında pazarlık yapılması kolay değildir. Ancak Paris’te elde edilen başarıyı ileri götürmek, gezegenimize ve kendimize daha iyi bir gelecek yaratmak hepimizin sorumluluğu. Halklar bu konuda hükümetlerine baskı yapmalı, sonuç talep etmelidirler.
Paris Anlaşması’nın geleceğini güvence altına alma ve hızla hayata geçirme görevi 6-17 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek Bonn zirvesinde. Gelecek yılki COP 24 Polonya’da yapılacak. Polonya konferansında somut sonuçlara varılması amaçlanıyor. Bonn’da yapılacak tartışmaları yakından izleyeceğiz çünkü tartışılan konu hepimizin geleceği. Buna duyarsız kalmamız mümkün mü? İklim değişikliği ile mücadele tüm insanlığın görevidir. Umarız Bonn konferansı kendisinden beklenen sonuçlara ulaşır ve gelecek yıl Polonya’da somut sonuçlar ortaya çıkar.