kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
STERLIN
43,3305
BITCOIN
$98.732
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Orta şiddetli yağmur
16°C
LONDRA
16°C
Orta şiddetli yağmur
Pazar Orta şiddetli yağmur
11°C
Pazartesi Açık
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
10°C
Salı Kapalı
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
7°C
Çarşamba parçalı bulutlu
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
8°C

Londra kuyumculuk sektörünün önemli ismi: İsmail Erbil

Londra kuyumculuk sektörünün önemli ismi: İsmail Erbil
21.11.2013
0
A+
A-

photoSon yıllarda, Londra’da, özellikle Türkçe konuşan toplumların yoğunlukla yaşadıkları bölgelerde, oldukça fazla kuyumcu dükkanları açıldı. Bu kuyumcuların hatırı sayılır bir bolümü bir ailenin yönetimindedir. Bu aile, Kahraman Maraşlı Erbil ailesidir. Bu ailenin kuyumculuk sektörünedeki yolculuğunu başlatan, bu gün sizlere yaşam öyküsünü sunacağımız, İsmail Erbil bey’dir. İsmail Erbil bey, 1952 yılında, Kahraman Maraş’ın, Avşin ilçesinin bir köyünde dünyaya geldi.

Babası yaşamını çiftçilik ve bahçecilik yaparak kazanıyordu. Sekiz kardeşten biri olan İsmail bey, ilk okulu köy’de bitirdi. Lise eğitimini ise Avşin kasabasında tamamladı. İsmail beyin ailesi, bin nüfuslu köylerinin varlıklı sayılabilecek ailelerinden biriydi. İsmail bey lise eğitimini bitirdikten sonra askere gidiyor ve askerlik bitince de şansını yurt dışında denemeye karar veriyor. Önce, Almanya’ya, daha sonra Fransa’ya gidiyor ve en sonunda da İngiltere’ye geliyor. İngiltere’ye geliş tarihi 1987 yılına rastlıyor.

İsmail bey’in İngiltere’yi seçmesindeki etken ailesinin hatırı sayılır bir bölümü’nün, Londra’da yaşıyor oluşudur. Fransa’da iken oturma izni olduğu için , İngiltere’de oturma izni alması hiç de zor olmuyor ve İsmail bey Londra’ya yerleşiyor. Dört çocuğu ve eşi’yle, zor şartlar’da Londra’da verdiği yaşam mücadelesine, bir konfeksiyon fabrikasına sahip olan kardeşlerinin birinin yanında ütücülük yaparak başlıyor.

Bir müddet ütücü olarak çalıştıktan sonra İsmail bey’in girişimciliği ağır basıyor, ve bir yeğen’iyle birlikte emlakçilik işine giriyorlar. Bundan sonrasını isterseniz İsmail bey’in ağızından dinleyelim. ‘Emlakçılık yapmak için, Haringey’de kiraladığımız dükkan daha önce bir kuyumcuya aitti.Biz dükkana taşındıktan sonra, orada kuyumculuk yapmaya hazır, rafları ve camekanları görünce, neden biz de kuyumculuk işine girmeyelim dedik ve dükkan’ın bir bölümünü emlakçı, bir bölümünü de kuyumcu olarak çalıştırmaya başladık.

Bir müddet sonra kuyumculukta çok başarılı olduğumuz için, emlakçilikten vaz geçtik ve kendimizi tamamen kuyumculuğa verdik. Türkiye’ye giderek, Afşin ilçesindeki bir kuyumcudan çeşitli ziynet eşyalarını kredi ile alarak Londra’da pazarlamaya başladık. Bu krediyi alabilmemiz için, Afşin ilçesinde hatırı sayılan babam’ın bize kefil olması gerekmişti. Aslında giriştiğimiz riskli bir işti. Başarısız olmamız sonucu babamın elindeki bağların, bahçelerin yitirilmesi demekti ama çok şükür bu olmadı. İşlerimiz çok iyi gitti ve aldığımız krediyi kısa bir süre sonra geri ödedik.’ diyor İsmail bey. Kuyumculuğa yeni başladıkları günlerde Londra’da yalnız bir tek Türk kuyumcu olduğunu, bu kuyumcunun da bir Kıbrıs’lı Türk olduğunu da ekleyen İsmail bey, bu yüzden Londra’daki hatırı sayılır Türkiye’li ve Kıbrıs’lıların ürünlerine büyük ilgi gösterdiklerini de söylüyor.

Kuyumculuk işinde iyi kazanç olduğunu gören İsmail bey’in damatlarından biri, kendisine ait başka bir kuyumcu dükkanı açıyor. Arkasından, amca oğulları, kardeşleri ve çocukları da bu sektör’e giriyorlar ve Erbiller ismi Londra’da kuyumculuk’ta bir marka oluyor. ‘Erbiller markasını taşıyan Londra’da yedi tane kuyumcu dükkanı var bugün. Bunların üçünü oğullarım, diğerlerini de yakın akrabalarım yönetiyor. Yalnızca kızımla evli olan damadım kuyumculuk sektörüne girmedi. O marketçilik yapmayı tercih etti’ diyor İsmail bey.

Bu noktada dikkatimi başka yere çekiyor. Aynı aileden olmalarına rağmen akraba kuyumcular arasında tatlı bir rekabet olduğunu söylüyor, Bu rekabetin de pırıl pırıl, tertemiz dükkanları getirdiğini ve kalitenin her zaman en üst düzeyde tutulduğunu da ekliyor. Bir de başarısız girişimleri olduğunu bakın İsmail bey nasıl anlatıyor. ‘Dükkanlarımızın tümü de Kuzey Londra’dadır. Maalesef Güney Londra’da da bir dükkan açma girişimimiz, hüsranla sonuçlandı. Bir müddet önce Lewisham bölgesinde bir dükkan açmaya kalktık.

Dükkanımızı açtığımız ilk gece, soyguna uğradık. Ondan sonra, belki orada da başarılı olabiliriz düşüncesi’yle, yani stok getirdik ama ne yaptıysak olmadı ve orayı kapatmak zorunda kaldık.’ diyen İsmail bey anlatmaya devam ediyor. ‘Aslında kuyumculuk sektörü’ne girmek benim fikrim’di ama başlangıçta iki kardeşim ve bir yeğenim de benimle ortaktı ve bu ortaklık hala sürüyor.’ İsmail bey 2005 yılında ciddi bir hastalık geçirdikten sonra işleri yavaştan almaya ve artık yarı emekli bir konumda yaşamaya başlıyor. ‘Hastalıktan sonra, kendimi fazla yormamak için Türkiye, Altınoluk’ta kendime güzel bir ev satın aldım. Yeryüzü’nde bir cennet gibidir Altınoluk.

Deniz önünüzde, dağ arkanızda. Hem köy yaşamını hem de şehir yaşamını sürdürebileceğiniz bir belde. Cennet deyince hemen Kıbrıs’ı da hatırladım. Orayı da çok seviyorum. Oraya da en az beş altı kez gittim. Gezmediğim, görmediğim hiç bir köşesi kalmadı.’ diyen İsmail bey, bu günler’de Londra’ya yalnızca işi olduğu zamanlarda geldiğini de ekliyor. Yaz aylarında Altınoluk’tan bir dakika bile ayrılmak istemediği için bu Londra ziyaretleri genellikle sonbahar aylarında oluyor. İsmail bey’in konuşmalarından da anlaşılacağı gibi, o bir Altınoluk aşığı.

Orayı artık memleketi bellemiş, oraya yatırımlar yapmış, bağlar’ bahçeler satın almış. Kira geliri getiren evler, dükkanlar inşa ettirmiş. Türkiye’ye yaptığı yatırımlar bunlarla da sınırlı değil. Balıkesir’de de yatırımları olmuş, oradan da çiftlik ve arazi satın almış. Ziraat ve hayvancılık işine girmiş. İsmail bey gayet sakin anlatmaya devam ediyor ‘Türkiye’ye yaptığım yatırımlardan başka, Londra’da da yatırımlarım var. Burada da kiraya verdiğimiz taşınmazlarım var.’ Bu nokta’da Londra’daki kuyumculuk sektöründe, geçen yılların neleri değiştirdiğini soruyorum İsmail bey’e. O da şöyle cevap veriyor ‘Bizim açımızdan fazla bir değişiklik olmadı. Altın fiyatları yükseldi ama insanların takılara olan düşkünlükleri azalmadı. Aslında bizim müşterilerimizin ezici bir çoğunluğunu Türkiye’liler teşkil etmektedir.

Ama son zamanlarda Doğu Avrupa’dan gelen müşterilerimizde de hatırı sayılır bir artış gözlemliyoruz.’ Bunları söyledikten sonra İsmail beyin gözleri dalıyor, biraz gerilere gidiyor. ‘Biz Haringey’e geldiğimizde, oralarda Türk iş yerlerinin sayısı çok azdı. Ama şimdi sayıları çok fazlalaştı. Bu da bizim işimize yarıyor işimize katkı koyuyor. Ama aynı şeyi Dalston bölgesi için söyleyemem. Oralarda bugünlerde Türkiye’lilerin azaldığını görüyoruz. Eskiden orada Halk evi olduğu için, Türkiye’li nüfus oralara akın akın geliyorlardı ve bunun da bizim işimize katkısı oluyordu. Bu bölgedeki şubemizde Türkiyeli müşterilerimizde bir azalma olduğunu gözlemliyoruz.’ diyen İsmail bey anlatmaya devam ediyor ‘Edmonton ve Wood Green’deki dükkanlarımız tam tersine çok iyi çalışıyorlar ve işlerimiz oralarda günden güne artış gösteriyor’.

İsmail bey’le konuşurken, geçmişte ticaretle hiç bir ilgisinin olmadığını ve ticaret yapmaya Londra’da başladığını da öğreniyoruz. Bir gönül dolusu ümitle Londra’ya geldiğini, herşeye sıfırdan başlayarak bir kuyumculuk imparatorluğu kurduğunu anlatırken İsmail bey’in duyduğu haklı gururu yüzünden okumak mümkün oluyor. Ben de girdiği kuyumculuk sektöründe çok büyük aşamalar kayıt eden bu değerli soydaşımızla yaptığım söyleşinin sonuna geldiğimizi hatırlatıyor ve bana en son ne söylemek istediğini soruyorum.

O da bana şöyle cevap veriyor ‘bir tesadüf eseri kendimi içinde bulduğum kuyumculuk sektöründe başarılı olduğum için çok gururluyum. Ama bunu tek başıma başarmadım. Bütün aile biribirimize kilitlenerek bu günler geldik. Ben çoğu zaman buralardan uzakta yaşasam da huzur içindeyim. Biliyorum ki, çocuklarım, yeğenlerim ve kardeşlerim benim bıraktığım yerden başarı ile işi sürdürüyorlar.’ Kendisine teşekkür ediyorum ve ben yoluma gidiyorum o da çok sevdiği Altınoluk’a gitme hazırlıklarını tamamlamak üzere kendi yoluna gidiyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.