Bugünkü Ortadoğu’nun şekillenmesinde 1967 Arap-İsrail savaşının büyük payı vardır. Savaşın yarattığı oldu bittilerin büyük kısmı hala devam ediyor. Değişmesi çok zor. 1967 savaşı 5 Haziran’da başlamış ve 6 gün içinde, 10 Haziran’da İsrail’in büyük zaferi ile sonuçlanmıştı. Savaş 6 gün sürdüğü için “6 gün savaşı” olarak da bilinir. İsrail ordusu Mısır, Ürdün ve Suriye ordularını kesin yenilgiye uğratarak Sina Yarımadası’nı, Doğu Kudüs ve Batı Şeria bölgesini, Gazze’yi ve Golan Tepeleri’ni ele geçirmişti. İsrail, Sina Yarımadası’nı 1978’de Mısır’la imzaladığı Kamp David Anlaşması sonucu geri verdi. Bunun karşılığında en önemli Arap devleri olan Mısır’la barış anlaşması imzaladı ve tanındı. 2005’te Gazze Bölgesi’nden kendi kararıyla çekildi ama bölgeyi boğucu abluka altında tutuyor. Uluslararası kuruluşlar Gazze Bölgesi’ni hala İsrail işgali altında sayıyorlar. Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Golan Tepeleri 52 yıldır İsrail işgali altında. Golan Tepeleri konusunda Suriye ile müzakereler yapılmış ama anlaşmaya varılamamıştı. ABD Başkanı Donald Trump’ın Golan Tepeleri konusunda İsrail’in “egemenliğini” tanıması konuyu daha da karmaşık hale getirdi. İsrail’in Golan Tepeleri’nden vazgeçmesi beklenmiyor. Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te ise yoğun Yahudi yerleşim yerleri kurma çalışmaları yapılıyor. Bulunacak iki devletli çözümde kurulacak Filistin Devletinin Batı Şeria ve Gazze Bölgesi’nden olması ve başkentinin Doğu Kudüs olması düşünülüyordu. İsrail Başbakanı Netanyahu bu düşünceden çok uzaklaştı. İki devletli çözüm olasılığı çok zayıfladı. 52 yıldır İsrail işgali altında yaşayan Filistinliler için tünelin ucunda ışık görünmüyor.
1967 savaşı Arap milliyetçiliğinin, Pan-Arabizmin ve onun tartışmasız lideri Cemal Abdül Nasır’ın büyük yenilgisiydi. 1952’den 1967’ye kadar Arap dünyasında fırtınalar estiren, büyük beklentiler yaratan Nasır, 1967 yenilgisi ile siyasi etkisini kaybetti ve 1970’te öldü. Arap dünyasında siyasal İslamcılığın yükselişe geçmesinde Pan-Arabizmin 1967 yenilgisinin önemli payı vardır. Arap dünyası 1967 yenilgisinin travmasını hala taşıyor. İsrail-Filistin anlaşmazlığına adil bir çözüm bulunmadan ve Suriye Golan Tepeleri’ni geri almadan bu travma aşılamaz. Ancak Arap dünyasının, Filistinlilerin ve Suriye’nin durumu ümit vermiyor. Mısır’dan sonra 1994’te Ürdün’le de barış anlaşması imzalayan İsrail her açıdan bölgenin en güçlü devleti. Filistinliler ve Suriye’nin durumu malum. Bu nedenle İsrail gayet rahat. İran karşıtlığı temelinde Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri ile ilişkilerini geliştiriyor. Trump yönetiminde büyük destek alıyor. 1967 savaşının oluşturduğu statükoyu değiştirme gibi bir niyeti görünmüyor.
1967 yenilgisinin Araplar arasında ciddi özeleştirilere yol açması gerekiyordu ama bunun yapıldığı söylenemez. İsrail’i eleştirmek işin kolay tarafı. İğneyi kendilerine batırmaları gerekiyordu. Alınan büyük yenilgide kendi askeri, siyasi, diplomatik hatalarının büyük payı vardı. Özellikle Nasır’ın sorumluluğu büyüktü. Bu konuda Suriyeli akademisyen Sadık El-Azm tarafından 1968’de yayınlanan “Self-Criticism after the Defeat:1967” (Yenilgiden sonra Özleştiri) başlıklı kitap bir klasiktir. Ne yazık ki ne kitap, ne de Sadık El-Azm gereken ilgiyi gördü. El-Azm’ın eleştirileri geçerliliğini koruyor. Sadık El-Azm, 2016’da vatanı Suriye’den uzakta, Almanya’da vefat etti. Arap dünyasının hala bir çok konuda ciddi özeleştiri ihtiyacı devam ediyor.
BBC Türkçe web sitesi, 1967 savaşının 52. yıldönümü nedeniyle BBC Orta Doğu Editörü Jeremy Bowen tarafından kaleme alınan “52. yılında 1967 Arap-İsrail Savaşı: Orta Doğu’yu sarsan 6 gün” başlıklı uzun bir yazıya yer verdi. Savaş hakkında, önemli rol oynayan şahsiyetler hakkında çok geniş bilgiler aktarılıyor. Konu ile ilgilenenlerin okumasında büyük yarar var. Yazının sonunda “1967’de yaşanan o 6 günlük savaş, bölgedeki halkların 50 yıldır hala barış içinde yaşayamaması sonucunu yarattı. Eğer kapsamlı görüşmeler gerçekleşebilirse, o masada, 1967 savaşında işgal ve kısmen de ilhak edilen toprakların kaderi de olmak zorunda” deniyor. Buna katılmamak mümkün değil.
ABD Başkanı Donald Trump ve damadı Jared Kushner İsrail-Filistin anlaşmazlığına çözüm bulacaklarını iddia ederken 1967 savaşının Kudüs ve Golan Tepeleri’nde oluşturduğu statükoyu tanıyarak durumu daha da karmaşık hale getirdiler. Bu nedenle Trump-Kushner girişimi ciddiye alınmıyor. Bu işte en çok kaybeden Filistin halkı.