Türk Lirası ile ilgili fırtınalardan biraz uzaklaşıp çok uzak olmayan geleceğe göz atalım. Dünyamızın, insanlığın, savunmanın, uluslararası ilişkilerin, sağlığın, kısacası herşeyin geleceğini belirleyecek olan yapay zekadır. Kısa süre önce gazetelerde “Pentagon, Rusya ve Çin ile rekabet edebilmek için yapay zekaya 885 milyon dolar yatıracak” başlıklı bir haber vardı. Bu haber bize bir şeyler anlatıyor. Çin Devlet Konseyi, Temmuz 2017’de “Yeni Kuşak Yapay Zeka Geliştirme Planı’nı” açıkladı. Çin Endüstri ve Enformasyon Teknolojileri Bakanlığı Aralık 2017’de yapay zeka konusunda üç yıllık eylem planı açıkladı. Çin, 2030’a kadar yapay zeka geliştirmede dünya lideri olmayı hedefliyor. Dünyanın büyük güçleri arasında, özellikle ABD ile Çin arasında yapay zeka konusunda yoğun bir yarış, rekabet yaşanıyor. Avrupa Birliği (AB) de yarışın içinde. Bu yarışı kazanan dünyanın kaderini belirlemede esas söz sahibi olacak. Bu konuda geride kalanlarsa nal toplayacak. Kısacası geleceğe ilişkin mücadele yapay zeka alanında yaşanıyor.
Yapay zeka konusunda halihazırda önemli adımlar atıldı ve çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Yapay zeka konusunda ilk büyük adımları ABD attı ama Çinliler hızla ona yetişti. Nasıl üretim yaptığımız toplumsal yapıları, ilişkileri belirler. Tarım ekonomisinden sanayiye geçişte yaşananlar buna ışık tutar. Şimdi yeni bir sıçrama eşiğindeyiz. Google CEO’su Sundar Pichai, insanlığın üzerinde çalıştığı en önemli konulardan birinin yapay zeka olduğunu, yapay zekanın insanların ateşi ve elektriği bulmalarından daha önemli olduğunu söylüyor. En büyük ilerlemeleri yapay zeka alanında sağlayacağımızı belirtiyor. Yapay zeka ile nasıl ürettiğimiz değişecek. İnsanların üretimdeki rolü değişecek. Buna bağlı olarak sosyal ilişkiler değişecek. Bir çok işi akıllı araçlar yapacak. Bu noktada “Robotlar işlerimizi alacak mı?” tartışmaları, korkuları yaşanıyor. Şimdi insanların yaptığı bir çok işi akıllı araçların devralacağına kuşku yok. Bu süreç zaten başlamış durumda ve hızlanarak devam edecek. Kısacası yapay zekaya şimdi yatırım yapanlar geleceği kazanacaklar.
Günümüzün en önemli tartışma konusu yapay zekanın insan yeteneklerini aşması sonrasında neler yaşanacağına ilişkindir. Bu konuda kötümser değerlendirmeler yapanlar yapay zekanın kölesi haline gelebileceğimiz türü uyarılarda bulunuyorlar. Yapay zekayı insanlığın geleceği için tehdit olarak görüyorlar. Örneğin Tesla kurucusu Elon Musk yapay zekanın Kuzey Kore’den daha tehlikeli olduğunu söylüyor. Ünlü fizikçi Stephen Hawking de kötümser öngörülerde bulunmuştu. Kötümser değerlendirmelere katılmayanlar, yapay zeka yardımı ile daha iyi bir yaşam sürdürebileceğimize inananlar da var. Örneğin yapay zekanın sağlığımız, halen tedavisi zor hastalıklar konusunda büyük ve olumlu değişiklikler getireceğini biliyoruz. Pentagon’un yapay zeka harcamaları konusunda açıklama yapan ABD Ulusal Güvenlik Teşkilatı’ndan (NSA) Josh Sullivan, yapay zeka sistemlerinin akciğer kanseri gibi hastalıkları daha hızlı teşhis etmeye ve travmatik beyin hasarları için yeni yaklaşımlar geliştirmeye de imkan sunacağını sözlerine eklemişti. Yapay zekanın sağlık alanında yeni ufuklar açması bekleniyor. “Yapay Zeka: Süpergüçler, Çin, Silikon Vadisi ve Yeni Dünya Düzeni” başlıklı kitabın yazarı, dünyanın önde gelen yapay zeka uzmanlarından Kai-Fu Lee, yapay zekanın insanlığı kurtarabileceğini söylüyor. Kai-Fu Lee, kitabında Çin’in yapay zeka alanında ABD’yi yakaladığını da ortaya koyuyor.
Yapay zeka istihdamı nasıl etkileyecek? Bu konuda bir rapor hazırlayan Georgios Petropoulos hızlı teknolojik gelişmelerin istihdamı olumsuz yönde etkileyebileceği kaygılarının yeni olmadığını hatırlatıyor. Her teknolojik gelişme bazı meslekleri gereksiz kılar ama yeni istihdam alanları da yaratır. Yapılan araştırmalar yapay zekanın yüksek düzeyde eğitim gerektiren mesleklerden çok orta ve alt düzeyde eğitim gerektiren meslekleri etkileyeceğini gösteriyor. Ancak yapay zeka geliştikçe daha üst düzey işleri de yapabilecek. Bunun sınırını bilmek zor. İstihdamda büyük değişimler yaşanacağı kesin. Bu çerçevede ülkelerin insan sermayesinin kalitesi giderek büyük önem kazanacak. İşgücünü teknolojik değişimlere iyi hazırlayan, gerekli eğitimi veren ülkeler sorunları daha kolay aşacak. Dijital kullanım her alana gireceği için insanların buna hazırlıklı olmaları, gerekli bilgi ve becerilere sahip olmaları gerekiyor.
Bu konuda Türkiye ve genelde Müslüman ülkelerin durumu ne? Durumun parlak olmadığı ortada. Yapay zeka alanında gücü olmayanların dünyada sözünün geçmesi mümkün olmayacak.