ABD’nin 44. Başkanı Barack Obama 20 Ocak’ta görevi Donald Trump’a devredecek. 20 Ocak 2009’da başlayan sekiz yıllık Obama iktidarı sona ererken geriye bakıp değerlendirme yapmak çok doğal. ABD siyasi sisteminin güzelliği iki dönem sınırlaması getirmesidir. Başkan ne kadar başarılı olursa olsun iki dönem iktidarda kalabilir. Devamlı olarak aynı kişinin yönettiği ülkeler otoriter veya dikta rejimi ile yönetilen ülkelerdir. Genellikle üçüncü dünya ülkeleridir. Demokrasinin önemli bir özelliği aynı kişi veya partinin devamlı iktidarda kalmaması, değişmesidir. Bir ülkede aynı kişi ve parti çok uzun süre iktidardaysa oranın demokrasisinde sorun var demektir. 48 yaşında başkan olan Obama 55 yaşında özel yaşama dönüyor. Obama bir çok yönden farklı bir başkandı. Öncelikle ABD tarihinin ilk siyah başkanıydı. ABD’nin daha uzun süre siyah bir başkana hazır olmayacağı öngörülerinin yanlışlığını kanıtlayarak Beyaz Saray’a girmişti. Çok genç yaşta başkan seçilmesi, çok iyi bir hatip olması, iyi eğitim almış, entelektüel, demokrat kişiliği, kitlelerde umut yaratmayı başarması, güzel esprileri hemen akla gelen bazı yönleriydi. Hem içte, hem dışta felaket olarak nitelenebilecek Bush yönetimi, Obama’nın seçimleri kazanmasının yolunu açmıştı. ABD, Donald Trump’la yeniden George Bush benzeri bir başkana sahip olacak gibi. Demokrat, bilgili, donanımlı, aydın başkan dönemi sona eriyor.
Sekiz yıllık Obama döneminin bilançosu kısa bir makaleye sığdırılamaz. Muhakkak ki bu konuda kitaplar yazılacak. “Obama’nın mirası nedir?” tartışmaları zaten yapılıyordu. Devam edecek. Obama döneminin değerlendirmesini yapabilmek için önce nasıl bir miras devraldığını hatırlamak gerek. 2009’da göreve başladığı zaman Amerikan ekonomisi büyük bir kriz içindeydi. Harvard Üniversitesi’nden Prof. Jeffrey Frankel’in “Looking Back on Barack” başlıklı makalesinde hatırlattığı gibi ayda 800 bin kişi işini kaybediyor, GSYH daralıyordu. Mali piyasalar çok zor durumdaydı. Hatırlanacağı gibi 2008 mali krizi önce ABD’de patlak vermiş ve iflas etmez denen dev Amerikan şirketleri iflas etmişti. ABD, 1929 Büyük Ekonomik Buhranı’ndan sonra en büyük ekonomik krizini yaşıyordu. İçteki ekonomik kriz yetmiyormuş gibi dış politikada büyük hatalara imza atılmış, ABD kazanamayacağı iki savaş (Irak, Afganistan) bataklığına saplanmıştı. Bu savaşlar Amerikan hazinesine büyük yüktü. Şimdi Obama Donald Trump’a çok farklı bir Amerika devrediyor. ABD ekonomisi büyük oranda krizi atlatmış durumda. İşsizlik yüzde 5’in altına düştü. İnsanların reel geliri arttı. Obama yönetimi finans alanında ciddi reformlar yaptı, sağlık alanında “Obamacare” diye anılan reformları gerçekleştirdi. Obama döneminde Amerikan ordusu Irak’tan çekildi. Afganistan’daki varlığını çok azaltmış durumda. Obama uluslararası arenada tek taraflı politikalar yerine çok taraflılığı tercih etmiş, BM gibi uluslararası örgütlere önem vermiş, böylece ülkesinin dış dünyadaki pozisyonunu güçlendirmişti. Bakalım şimdi Trump ne yapacak?
Obama dönemi dış politikasının en tartışmalı yönlerinden biri kuşkusuz Suriye politikasıydı. Irak ve Afganistan savaşlarının derslerinden hareketle Obama dışta büyük çaplı askeri müdahalelere sıcak bakmıyordu. Libya’da Kaddafi’yi devirmek için yapılan operasyona destek vermiş ama önde görünmemeye çalışmıştı. Kaddafi sonrası Libya’da oluşan kaos dış askeri müdahaleler konusunda Obama’yı daha ihtiyatlı hale getirmişti. Suriye krizi işte böylesi bir ortamda patlak verdi ve Obama Suriye bataklığına girmeme politikası izledi. Yüzbinlerce insanın hayatını kaybetmesi, milyonlarca insanın göçmen olması, hatta kırmızı çizgi olarak ilan ettiği kimyasal silahların kullanılması bile onun bu tavrını etkilemedi. Suriye’ye askeri müdahalede bulunmadı. Rusya ile diyalog yoluyla çözüm aradı. Rusya’nın Suriye’ye asker göndererek Beşar Esad’ın yanında yer alması ve giderek konumunu güçlendirmesi karşısında da tavrını değiştirmedi. Hem Irak’ta, hem de Suriye’de askeri gücünü sadece IŞİD’e karşı savaşta kullandı. El Kaide ve benzeri terör örgütlerine karşı insansız hava araçları ile saldırı yöntemine ağırlık verdi. Obama’nın Suriye politikası doğru muydu? Bu konuda epey mürekkep harcandı ve harcanacak. ABD açısından bakıldığında Obama politikası doğru görünebilir. Ama, Suriye halkı ve bölge halkaları açısından bakıldığında kesinlikle yanlıştı. Obama, ABD Başkanı olarak kendi ülkesinin çıkarlarına öncelik vermek durumundaydı. Obama dış politikasının en tartışmalı yönü Suriye olmaya devam edecek.
Görevden ayrılırken Obama’nın kamuoyu desteği oldukça yüksek. Trump’tan daha yüksek. Sanırım Trump dönemini yaşadıkça Amerikalılar Obama’nın kıymetini daha iyi anlayacaklar. Obama kendi ülkesi ve dünya için genelde iyi bir başkandı. Yokluğu hissedilecek.