Rusya parlamentosu Cumhurbaşkanı Putin’e Ukrayna’da askeri güç kullanma yetkisi verdi. Ukrayna’nın Kırım özerk bölgesinde kriz şiddete doğru gidiyor. Moskova yanlısı Yanukoviç rejiminin yıkılmasını Putin’in kolay hazmetmeyeceği, Ukrayna’nın ikiye bölünmesine sıcak baktığı biliniyordu. Sovyetler Birliği yıkıldığı zaman Ukrayna’nın bağımsızlığı ile Rusya Karadeniz’de büyük kayba uğramış ve bunu hiç içine sindirmemişti. Karadeniz filosunun konuşlandığı Sivastopol’u kaybetmek ve Ukrayna’dan kiralamak zorunda kalmak acı vericiydi. Şimdi Rusya bu durumu değiştirme, Sivastopol başta olmak üzere Kırım’a el koyma ve Karadeniz sahillerini genişletme fırsatını yakaladığını düşünüyor olmalı. Ukrayna’nın bir bölümüne Rusya’nın el koyması bölgede jeo-politik dengeleri değiştirir. Böylesi bir değişiklikten en çok etkilenecek ülkelerden biri de Türkiye’dir.
Ukrayna’nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü Türkiye’nin Karadeniz ve bölgedeki çıkarları açısından büyük önem taşır. 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılması, Rusya ile sınır komşuluğunun sona ermesi ve Karadeniz’de Rusya’ya ait bölümün daralmasına yol açmıştı. Bu durum, Türkiye’nin Karadeniz’deki gücünü görece artırmıştı. Şimdi bunlar değişebilir. Tabii konu sadece jeo-politik dengelerle sınırlı değil. Bölge ilgili tüm taraflar için tarih açısından da çok önemli. Türkiye’nin Kırım’la tarihi, kültürel ve duygusal bağları var. Kırım, yüzyıllarca Kırım Hanları aracılığıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetimindeydi.
Kırım Tatarları, Ortaçağlardan beri Kırım’da yaşıyor. 1441’de Kırım Hanlığı’nı kurdular. 1475’te Kırım Hanlığı Osmanlı yönetimine girdi ama Bahçesaray’daki Kırım Hanları geniş özerkliğe sahipti. 1783’te Rusya İmparatorluğu Kırım’ı ilhak etti. 1853-1856 Kırım Savaşı tarihte önemli bir yer tutar. Savaşta Osmanlı, İngiliz ve Fransız İmparatorlukları Rusya İmparatorluğu ile karşı karşıya gelmişti.
Kırım Tatarları 14. yüzyılda İslam’ı kabul ettiler. Süreç içinde Kırım İslam medeniyetinin önemli merkezlerinden biri haline geldi. 1314’te Özbek Han Kırım’da ilk cami ve medreseyi yaptırdı. Devlet Giray döneminde Mimar Sinan Cuma Camii’ni inşa etti. Bölgenin Rusya’ya ilhak edildiği 1783’te Kırım’da 1600 cami ve medrese olduğu tahmin ediliyor. Önemli mimari eserler arasında Hanların yaşadığı Han Saray’ı da anmak gerekir. Kırım’ın Rusya’nın eline geçmesi Kırım Tatarlarının kaderini belirledi. Ruslar, Kırım’ı Ruslaştırma politikası uygulamaya başladılar. Kırım Tatarları katliama uğradı, sürgüne gönderildi. Osmanlı topraklarına göç ettiler. Kırım Savaşı ve 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rusya Kırım’ı Tatarlardan temizleme politikası uyguladı. Yüzbinlerce insan göç etti. Buna rağmen kültürel canlılıklarını yitirmediler İsmail Gaspıralı (1851–1914) gibi değerler yetiştirdiler. 1917 Bolşevik Devrimi’nin yarattığı boşlukta İslam dünyasındaki ilk cumhuriyet rejimi, 26 Aralık 1917’de Kırım’da kurulmuş, çok kısa süreli olmuş ve Bolşevikler tarafından ortadan kaldırılmıştı. Sovyet rejiminde Tatar aydınlar öldürüldü. 1921’de yaşanan büyük açlık sırasında 100 bin civarında Kırım Tatarı hayatını kaybetti. Yine göçler oldu. 1931-33’te yine açlık yaşandı. 1917-1933 arasında Kırım Tatarlarının nüfusu yarıya indi. İkinci Dünya Savaşı’nda Stalin Kırım Tatarlarının tümünü sürgüne gönderdi. Bu kararın nedenlerinden biri stratejik önemdeki Kırım’ı Tatarlardan arındırmaktı. Sürgündeki Tatarlar büyük ızdıraplar çektiler. Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu (Mustafa Cemiloğlu) , bu dönemde verilen mücadeleyi TRT’de yayınlanan programlarda anlatmıştı. Kırım Tatarları’na geri dönüş izni ancak 1985 sonrasında, Perestroyka döneminde verildi. 250 bin civarında Kırım Tatarının ata topraklarına geri döndüğü sanılıyor. Ukrayna’nın bağımsızlığı ile Tatarlar için 1783’te başlayan Rus yönetimi sona erdi.
1783’te başlayan ve Stalin’in sürgünü ile doruk noktasına ulaşan etnik temizlik politikaları Kırım’ın nüfus yapısını tamamen değiştirdi. Şimdi Kırım’ın nüfusu 2 milyon civarında. Bunların yüzde 58.5′i Rus, yüzde 24.4′ü Ukraynalı, yüzde 12.1′i Kırım Tatarı ve yüzde 5′i diğerleri. Kırım Tatarları, bölgede yaşayan Rusların Ukrayna’dan ayrılıp Rusya’ya katılma çabalarını ve Rusya’nın buna desteğini derin kaygı ve korku ile izliyorlar. Ruslar, Nikita Krusçev’in 1954’te Kırım’ı Ukrayna’ya bağlamasını içlerine hiç sindirmemişlerdi.
ABD ve NATO, Rusya’ya Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı göstermesi çağrısı yaptılar ve uyardılar. Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Kiev’e gitti. Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklediğini açıkladı. BM Güvenlik Konseyi acil olarak toplanıyor. Rusya, askeri operasyon başlatırsa Batı’nın tepkisi ne olur? Ukrayna’nın bir bölümü için Rusya ile savaşa girer mi? Yoksa bölüşmeyi mi tercih eder? Türkiye, Batı ittifakı ile hareket etmek durumunda. Çok ciddi bir krizle karşı karşıyayız. Aklın ve mantığın üstün gelmesi, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi ve sorunların diplomasi ile çözümlenmesini temenni ediyoruz.
NOT: Bu yazı 1 Mart’ta yazıldı. Bugün 2 Mart’ta Rusya tek silah atmadan Kırım’ı ele geçirmiş durumda. Yani Rusya Kırım’a döndü. Doğu Ukrayna’yı da ele geçirmeye çalışacak mı? Moskova için Kırım önemli bir kazanım. Önce orada konumunu sağlamlaştırmayı tercih edebilir. Batı, hiç bir şey yapamıyor. Obama uyarıları ile komik duruma düşüyor. Suriye’de olduğu gibi.