Musul’u IŞİD terör örgütünden kurtarma operasyonu devam ediyor. IŞİD’in Musul’da 5 bine yakın militanı olduğu tahmin ediliyor. Musul’u kurtarma operasyonuna ise 30 bin civarında askeri güç ve ABD hava gücü katılıyor. IŞİD’in böylesi bir güçle baş etmesi mümkün değil. Musul’un düşüp düşmeyeceği değil, ne zaman düşeceği tartışılıyor. Sonuçta IŞİD Musul’u kaybedecek ve Irak’tan kovulacak. Musul operasyonundan sonra Rakka operasyonu yapılacak ve terör örgütü elindeki toprakları ve kontrol ettiği nüfusu tamamen kaybedecek. Devlet olma iddiasının temelleri ortadan kalkacak.
Musul operasyonu ne zaman sonuçlanacak? Bu konuda iki görüş var. Birinci görüş operasyonun aylar süreceği yönünde. Chatham House Ortadoğu uzmanı Renad Mansour, BBC’ye yaptığı değerlendirmede operasyonun haftalar değil aylar süreceğini vurguladı. Amerikalı komutanlar da operasyonun kısa sürede bitmeyeceğini söylüyor. Şehirde 1.2 milyon civarında sivil insan var. Sivillerin varlığı işleri zorlaştırıyor. Musul operasyonu konusunda daha iyimser tahminler yapanlar da var. Güçler dengesine bakarak IŞİD’i yenmenin tahmin edilenden daha kolay olacağını söylüyorlar.
Er veya geç IŞİD Musul’dan çıkarılacak. Esas konu Musul’un kurtarılmasından sona ne olacağıdır. IŞİD’in Irak’ta yükselişinin ve ülkenin üçte birini kontrol altına almasının nedeni Şii kontrolündeki Bağdat hükümetinin Sünnilere karşı izlediği ayrımcı politikalardı. IŞİD bir sonuçtu. Şimdi sonuç ortadan kaldırılıyor ama neden yerli yerinde duruyor. Sivrisinekleri öldürmek yeterli değil. Bataklığı kurutmak gerek. IŞİD sadece bir örgüt değil, bir ideolojidir. Örgütü yenebilirsiniz ama ideolojiyi besleyen koşulları ortadan kaldırmazsanız yenileri ortaya çıkar. Belki IŞİD gibi toprak kontrol eden bir örgüt olmaz ama bombalı saldırılar, intihar saldırıları devam eder. Irak’ın Sünni nüfusu kendini güvende hissetmediği sürece barış sağlanamaz. Herkes bunu biliyor ama barışın nasıl sağlanacağı konusunda yeterli hazırlık ve planlama yok. Çok farklı çıkarlar sözkonusu. Bunların uzlaştırılmasının mümkün olup olmayacağı henüz belli değil. Irak’ta Amerikalıların kurduğu federal sistem çoğunluğun azınlığı ezmesinin önüne geçmedi. Ülkede tüm grupları biraraya getirecek, aralarında işbirliği sağlayacak, her grubun haklarına saygı gösterecek yeni bir sistem kurulamadığı sürece ülkenin istikrara kavuşması mümkün değil. Farklı grupları birarada tutacak sistemler oluşturmanın zorluklarını biliyoruz. İran’ın Irak’taki etkisini, Şii milislerin rolünü de göz önünde bulundurduğumuzda ülkenin toprak bütünlüğünü korumanın kolay olmayacağını öngörebiliriz. Şiiler çoğunlukta oldukları için merkezi yanı güçlü bir devlet, Sünniler sayıca azınlıkta oldukları için kendi bölgelerini kendilerinin yöneteceği konfederasyona yakın bir sistem, Kürtler bağımsızlık isteyecek.
Türkiye ile Şii kontrolündeki Irak hükümeti arasında devam eden sert tartışmaları bu çerçeveye oturtmak gerek. Komşu ülke olarak Irak’ın geleceği Türkiye’yi yakından ilgilendirir. İran’ın nüfuz alanında bir Irak Türkiye’nin çıkarına olmaz. Mezhep çatışması nedeniyle devamlı istikrarsızlık yaşayan bir Irak da Türkiye’nin çıkarına olmaz. IŞİD sonrası Musul kentinin ve Sünni ağırlıklı bölgelerin geleceği konusunda Ankara ve Bağdat farklı şeyler düşünüyor. İran’ın artan etkisi karşısında Türkiye Sünnilerin ve Kürtlerin hamiliğini üstlenmiş durumda. Hatta Atlantic Council internet sitesinde yer alan “Behind Erdogan’s Dismissive Statements to Iraq’s Prime Minister” başlıklı yazısında Aaron Stein, Türkiye’nin 2010’dan bu yana “tek Irak” politikasını terkettiğini ileri sürüyor. Stein’e göre Türkiye “decentralization” (ademi merkeziyetçi) taleplere destek veriyor. Bu talepler Sünnilerin ve Kürtlerin talepleri. Bu durum Bağdat’taki hükümeti ve İran’ı rahatsız ediyor. Başika tartışmalarının arkasında Irak’ın geleceğine ilişkin tartışmalar ve mücadele var.
Musul operasyonunda Türkiye önemli bir askeri rol oynayabilir mi? ABD bu operasyonun başarıyla sonuçlanmasını istiyor ve esas savaşan güç Irak ordusu olduğuna göre Bağdat hükümeti ile sorun yaşamak istemiyor. Türkiye’nin Musul bağlamında askeri gücü Türk askerlerinin eğittiği “Hashd al-Watani” isimli 4500 civarında bir güç. Aaron Stein, gruptan “iyi silahlanmamış”, “iyi örgütlenmemiş”, “IŞİD’e karşı savaşta önemli rol oynayamayacak bir güç” olarak söz ediyor. Grubun arkasında Musul eski valisi Nujaifi ve kardeşi var. Şimdi Türkiye’nin hava operasyonlarına katılmasından da söz ediliyor ama hava operasyonlarında kumanda Amerikalılarda. Askeri anlamda Türkiye’nin elinin güçlü olduğu söylenemez. Musul’un IŞİD belasından kurtarılmasından sonra Irak’ı ve bölgeyi yeni sorunlar bekliyor. Bu bağlamda ABD’nin yeni başkanının kim olacağı ve nasıl bir Ortadoğu politikası izleyeceği son derece önemli.