Suriye’nin Halep kentinde tüm dünyanın gözleri önünde büyük bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Beşar Esad rejimi Rusya’nın desteği ile hastaneleri bombalıyor, sivilleri öldürüyor. İnsani yardım konvoyları saldırıya uğruyor. Şehirde 275 bin sivilin muhasara altında olduğu tahmin ediliyor. Bunların 100 bini çocuk. UNICEF verilerine göre 5 gün içinde 100 çocuk öldü, 223 çocuk ağır yaralandı. Şehirdeki siviller cehennem hayatı yaşıyor ve dünya bu trajediyi, barbarlığı izlemekle yetiniyor. BM Genel Sekreteri ve ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Samantha Power sert açıklamalar yaptılar. Bunlar yeterli değil. ABD 3 Ekim’de Suriye konusunda Rusya ile sürdürdüğü diyaloğu (sivillere yönelik saldırılar durmadığı ve insani yardımlar engellendiği için) durdurdu. Şimdi cevap bekleyen soru şu: Rusya ile diyaloğu kesme kararından sonra ABD ve Batı ülkeleri ne yapacaklar? Beşar Esad rejimi ve Rusya’yı durduracak adımlar atılacak mı? ABD başkanlık seçimlerine kısa süre kala Obama Suriye politikasında değişiklik yapar mı? Yoksa Halep halkı kendi kaderine mi terkedilecek?
Rusya ve Beşar Esad rejimini durduracak güce sahip olan ABD ve müttefikleridir. Üzerinde durulan seçenek Halep şehri üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturmaktır. Böylece sivil halkın barbarca bombalanması önlenmiş olacak. Peki, Başkan Obama böyle bir adım atar mı? Bu konuda ABD’de görüş birliği yok. Uçuşa yasak bölge oluşturulmasını destekleyenler de, karşı çıkanlar da var. Foreign Policy dergisi internet sitesinde yer alan “The US has to put teeth into its warnings to Assad and Putin” başlıklı yazısında Nicole Bibbins Sedaca, savaş hukukunun, insan haklarının çiğnenmesine daha fazla seyirci kalmamak gerektiğini savunuyor. Halep üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturulmasının muhasara altındaki insanlara nefes alma fırsatı vereceğini, Esad ve Putin’e kararlılık mesajı ileteceğini yazıyor. Sedaca, uçuşa yasak bölge oluşturulmasında ABD’nin öncülük yapması gerektiğini ancak bunun Arap devletleri ve Avrupa ile işbirliği içinde yapılabileceğini savunuyor. Uçuşa yasak bölge fikrine bölgeyi iyi bilen emekli general David Patraeus’un destek verdiğini hatırlatıyor. Halep şehrindeki sivillerin trajedisini hafifletmek için ortak çaba harcanmasını istiyor. The Economist dergisi de Batı’nın Suriye halkını koruması gerektiğini, “ilan edilmemiş” bir uçuşa yasak bölge oluşturulabileceğini yazdı.
Herkes bu fikre sıcak bakmıyor. The National Interest dergisi internet sitesinde yer alan “Why the US should exercise restraint before launching a new war in Syria?” başlıklı yazısında Dave Majumdar ABD’nin olayları sadece izlemesinin kendi çıkarına olduğunu savunuyor. Rusya ile diyaloğun koparılması ve Putin’in 2000 yılında varılan 34 ton plutonyumu yok etme anlaşmasını iptal etmesi sonrasında ilişkilerin bayağı gerginleştiğine işaret ediyor. Majumdar, ABD’nin 4 seçeneğini şöyle sıralıyor: Uçuşa yasak bölge, güvenli bölge, Suriye hava kuvvetlerini yok etme ve muhalif güçlere askeri yardımı artırma. Yazar 4 seçeneğe de karşı çıkıyor. Yazıda ABD ordusunun Beşar Esad rejimi ve Suriye’deki Rus askeri varlığını yok edecek güce sahip olduğu ancak bunu yapmanın Rusya ile daha büyük çaplı bir savaşa yol açabileceği, bunun ABD’nin çıkarına olmadığı savunuluyor. Yazara göre konunun hukuki yönü de var. BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan ABD’nin Suriye ve Rus güçlerini yok etmesi uluslararası hukuka aykırı olur. Rusya’nın vetosu nedeniyle Güvenlik Konseyi’nden karar çıkması imkansız. Halep üzerinde uçuşa yasak bölge oluşturulması için Amerikan savaş uçaklarının Suriye ve Rus savaş uçaklarının bölgeye girişini engellemeleri gerekecek. Rusya ve Esad buna uyarsa ne ala. Uymazsa ne olur? Amerikan ordusu, Rusya’nın ünlü S-400 füzeleri dahil Su-30SM or Su-35S savaş uçaklarını yok edecek güce sahiptir. Radara yakalanmayan Lockheed Martin F-22 Raptor tipi uçaklar bunu yapabilir. Bu durumda Rusya başka ülkelerdeki hedefleri vurabilir ve iş bir ABD-Rusya savaşına gider. Majumdar’a göre Suriye buna değmez.
ABD’de bu tartışmalar sürerken Halep’te sivillerin trajedisi devam ediyor. Obama yönetiminin geride bırakacağı en kötü miras Suriye’deki insani trajediye seyirci kalmış olmasıdır. Peki, şimdi Amerikan politikasında değişiklik olur mu? Sanmıyorum. Putin bunu bildiği için tavrını yumuşatmıyor. ABD kararlı olsaydı Rusya bu kadar ileri gidemezdi.