Suudi Arabistan’la İran arasında patlak veren krizin önemli nedenlerinden biri 14 Temmuz 2015’te P5+1 (Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülke ve Almanya) grubuyla İran arasında varılan tarihi anlaşmaydı. Suudi Arabistan ve İsrail bu anlaşmaya şiddetle karşı çıkıyor. Suudi Arabistan, Şii bir din adamını idam ederek İran’la krize yol açarken bu anlaşmaya zarar vermeyi, İran’la ABD arasında ilişkilerin normalleşmesini torpillemeyi de hesaplıyordu. Gerçekten de kriz İran içinde sertlik yanlılarını sevindirdi. Cumhurbaşkanı Ruhani’yi zor durumda bıraktı. Peki, İran’la varılan tarihi anlaşma konusunda gelişmeler hangi aşamada? İran nükleer anlaşmasının uygulanmasının tamamlanmasına çok az zaman kaldı. Anlaşmanın uygulanması Ortadoğu açısından önemli sonuçlar doğuracak.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, bir kaç gün önce “İran’ın anlaşmaya uymasına günler kaldı” açıklaması yapmıştı. Yani anlaşmanın hayata geçirilmesi Ocak ayı içinde veya Şubat başlarında tamamlanabilir. İran anlaşmaya uyduğu anda ABD ve diğer Batı ülkelerinin Tahran’a bankacılık, petrol ve ticaret alanlarında uyguladığı bir çok yaptırımı kaldırmaları gerekecek. Yaptırımların kaldırılması ABD-İran ilişkilerinin yumuşamasına ve İran’ın uluslararası izolasyondan kurtulmasına katkıda bulunacak. Elbette, ABD ile İran arasında nükleer program konusu dışında da anlaşmazlıklar var. İran’ın füze denemeleri bunların başında geliyor. Tahran’ın Beşar Esad rejimine verdiği güçlü destek de anlaşmazlık konuları arasında. Yaptırımların kaldırılması İran’ın içinde Cumhurbaşkanı Ruhani ve onu destekleyenleri güçlendirirse diğer anlaşmazlık konularında da diplomatik çabalar yoğunlaşabilir. 26 Şubat’ta İran’da parlamento seçimleri yapılacak. Ruhani, yaptırımların seçimler öncesinde kaldırılması için çalışıyor. Bu seçimlerde “ılımlı” olarak nitelenen güçlerin başarılı olması hem İran’ın kendisi, hem de bölge ve dünya için daha iyi olur.
14 Temmuz anlaşmasının hayata geçirilmesi çerçevesinde İran zenginleştirilmiş uranyumunun büyük kısmını geçen ay Rusya ve Kazakistan’a gönderdi. John Kerry “İran, nükleer silah yapma kapasitesini yurt dışına gönderdi” diyerek durumu özetledi. 14 bin sentrifüj ve bununla ilgili altyapının uzaklaştırılması çalışmaları sona yaklaştı. Arak reaktörü ile ilgili çalışmaların da yakında tamamlanması bekleniyor. İran’ın fazla ağır suyunu ihraç etmesi gerekiyor. Bu ihracat kısa sürede gerçekleşemeyeceği için ağır suyun (ara çözüm olarak) Umman’a gönderilebileceği belirtiliyor. Dolayısıyla İran’ın anlaşmadan kaynaklanan yükümlülükleri önümüzdeki günlerde tamamlanabilir. Sonra Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) gerekli denetlemeleri yapacak. Bu denetlemelerin 9 gün süreceği tahmin ediliyor. Denetlemeler tamamlanınca Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu yeşil ışık yakacak ve yaptırımların kaldırılması süreci başlayacak. Hep kötü haberler, kriz, kaos manzaraları veren Ortadoğu Ocak ayında veya Şubat ayı başlarında olumlu bir gelişmeye sahne olabilir. Suudi Arabistan-İran krizi ile durumun daha da vahimleştiği bölge iyimserlik yaratacak gelişmelere ihtiyaç duyuyor.
ABD ile İran arasında henüz diplomatik ilişki yok. 1979 İran Devrimi sonrasında Tahran’daki ABD elçiliğinin basılması ve Amerikalı diplomatların uzun süre rehine tutulması ile kopan diplomatik ilişkiler hala kopuk. Nükleer anlaşma konusunda iki ülke yapıcı işbirliği gerçekleştirdi. Bu çerçevede John Kerry ve İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif sık sık telefon görüşmeleri yaptılar. Suriye’de farklı tarafları destekleseler de IŞİD ortak düşman. 25 Ocak’ta Suriye konusunda Cenevre’de başlayacak müzakerelerden sonuç alınabilmesi için İran’ın katkıda bulunması önemlidir. Suudi Arabistan’la devam eden krize rağmen İran Cenevre sürecine katılacak. Nükleer anlaşmanın hayata geçirilmesinden sonra Suriye konusunda da bir uzlaşıya varmak mümkün olursa ABD-İran ilişkileri daha da gelişebilir. Her iki ülkede de ilişkilerin yumuşamasını istemeyen, olumlu gelişmeleri sabote etmeye çalışan çevreler var. Bu çevrelerin oyununa gelmemek de önemli.
İran’a uygulanan yaptırımların kaldırılması iş dünyasını yakından ilgilendiriyor. 80 milyon nüfusuyla İran önemli bir pazar. İş dünyası için önemli fırsatlar barındırıyor. Tüm ülkeler, büyük firmalar, İran pastasından pay kapma hesabı içinde. İran’ı ziyaret eden iş insanlarının sayısında önemli artış var. İran’ın yeniden dünya ile bütünleşmesi hem İran halkı, hem de Ortadoğu ve dünya için olumlu sonuçlar doğuracak. Önümüzdeki günlerde, haftalarda, İran konusunda önemli gelişmelere tanık olacağız.