Türkiye’deki gelişmelere üzülmemek mümkün mü? Her gün şehit haberleri geliyor. Çözüm süreci gerilerde kaldı. Ülke geride bıraktığını sandığı eski günlere döndü. Her alanda belirsizlik var. Dünyanın ve bölgenin takdirini toplayan Türkiye’nin yerinde yeller esiyor. Uluslararası basında yapılan değerlendirmeler çok kötümser. Koalisyon görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanması ile içte ve dışta kötümserlik daha da arttı. Belli ki Türkiye erken seçimlere gidiyor. Fuat Keyman’ın dün yazdığı gibi erken seçim AK Parti’nin kumarı. Halbuki ülkenin içinde bulunduğu koşullar, karşı karşıya olduğu sorunlar siyasi kumar oynamayı değil, çözüm üretmeyi gerektiriyor. Türkiye’nin ihtiyacı bir AKP-CHP koalisyonu idi. Ne yazık ki AKP’nin tercihi koalisyon değil erken seçim oldu. 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını beğenmeyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın erken seçim istediğini biliyorduk. Sonuçta Başbakan Davutoğlu Cumhurbaşkanının isteğine uydu ve CHP’ye koalisyon teklifi yapmadı. Ahmet Hakan “Öyle güveniyor ki AK Parti erken seçimden karlı çıkacağına…. Masayı deviren algısı yaratmaktan bile kaçınmıyor” diye yazdı. Doğrudur. CHP Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu durumu şöyle özetledi: “AK Parti, bize koalisyon teklifi yapmadı…Koalisyon hiç konuşulmadı…AK Parti, Türkiye’yi kısa sürede erken seçime götürecek bir hükümet kurma teklifinde bulundu.” Böylece Türkiye için büyük bir fırsat heba edilmiş oldu. Bunun vebali AK Parti’nin boynundadır. Bulanık suda balık avlıyorlar. Halkın bunu görmesinde yarar var.
Arka arkaya seçim kazandığı dönemde AK Parti kurmayları halkın iradesinin esas olduğunu söylüyorlardı. Herşeyi seçim sonuçlarına bağlıyorladı. Demokrasiyi seçim sonuçlarına indirgiyorlardı. 7 Haziran seçimleri ile bu değişti. Halkın iradesi kutsal olmaktan çıktı. Seçim sonuçları hazmedilemedi. Halkın iradesine saygı unutuldu. Hoşlarına gidecek bir sonuç almak umudu ile erken seçim tercihini yaptılar. “Belki kazanırız” diye hesaplıyorlar. Demek ki halkın iradesi değil, sadece onların lehine olan irade kutsaldır. Kumar burada. Demokrasilerde esas olan seçim kaybeden iktidar partisinin yeni çözümlere olanak sağlamasıdır. CHP ile kurulacak geniş destekli bir koalisyon AKP’nin ne olursa olsun iktidarda kalma derdinde olmadığını, ülke çıkarlarını parti çıkarlarının üzerinde tuttuğunu gösterecek, güçlü meşruiyete sahip bir hükümet oluşacaktı. Bunun yerine parti çıkarları temel alındı. “İktidardan ayrılmak istemiyoruz” mesajı verildi. Bu çok tehlikeli bir şey. Fuat Keyman “7 Haziran seçimlerinde başkanlık sistemini tercih etmek AK Parti’nin yaptığı bir hataydı. Acaba bugün erken seçimi tercih etmek de AK Parti’nin yaptığı ikinci hata mı?” diye soruyor. Evet, bu hata. Hataların faturasını ülke ödüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ne istediğini gizlemiyor. 7 Haziran’da seçmen başkanlık sistemine “hayır” demiş olsa da o talebinde ısrar ediyor. “İster kabul edilsin, ister edilmesin. Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir” diyor. “Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir Anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir” diyor. Daha ne desin? Belli ki kendi hedefine ulaşmak için elinden geleni yapacak. Erken seçim hesaplarının arkasında bu var. Cumhurbaşkanının bu sözleri ve ne anlama geldiği çok tartışılacak. Muhalefet partilerinden sert tepkiler var. Erdoğan’ın hesapları tutar mı? Göreceğiz. Milliyetçi oyları kazanarak hedefe ulaşma çabasını görmemek için siyasi kör veya ahmak olmak gerek. Seçmen buna inanır mı? Yapılan manipülasyonlara, hamasete kapılır mı? 7 Haziran’da “hayır” dediğine bu kez “evet” der mi?
Koalisyon hükümeti kurulsa belirsizlik sona erecek, reform ve sorunlara çözüm çalışmaları başlayacaktı. Şimdi Ekim, Kasım’a kadar belirsizlik devam edecek. İktidar partisinde bütün hesaplar erken seçimleri kendilerinin kazanacağı üzerine kurulmuştur. Yenilen pehlivan güreşe doymaz misali Türkiye’nin geldiği nokta “Seçim sonuçlarını beğenmedik, tekrar seçim yapalım” noktasıdır. Demokrasi adına üzüntü verici bir durum. Bir parti iktidara geldiği gibi, iktidardan ayrılmayı da bilmelidir. Hep iktidarda kalma oyunlarına girmek demokrasiyi rafa kaldırmak anlamına gelir. Sanırım Türkiye demokrasisi buna izin vermez. İslamcı partiler için “seçimle iktidara gelirler ama iktidardan inmezler” diye yaygın bir düşünce vardır. Tunus’ta El Nahda bunun doğru olmadığını kanıtladı. Seçimleri kaybedince muhalefete geçti ve ülke demokrasisine büyük katkıda bulundu. 13 yıldır iktidarda olan AK Parti seçimlerle muhalefete geçtiği veya iktidarı başka parti ile paylaştığı zaman Türkiye demokrasisine katkı yapmış olacak.
Kişisel, partisel ihtiraslar Türkiye’yi bu noktaya getirdi. Akıl, mantık, hukuk noktasına geri dönüş halka bağlı olacak. Seçimlere kadar çok şey söylenip yazılacak. Ama, ortada olan bazı gerçekler var. Güneş balçıkla sıvanmaz. Türkiye’nin değişime ihtiyacı var. Şimdiki durum üzüntü kaynağı.
