Bu satırlar yazıldığı sırada İran’la P5+1 (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya) arasındaki müzakereler en kritik aşamasına girmiş ve devam ediyordu. Salı gecesi müzakerelerin süresi doldu ama taraflar Çarşamba günü müzakerelere devam etme kararı aldılar. İran’ın nükleer programı konusunda bir anlaşmaya varılması hem Ortadoğu, hem de dünya için çok çok önemli. Dünya, Lozan’da devam eden müzakerelerin sonucunu nefesini tutarak bekliyor. İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, müzakereler konusunda iyimserlik yaratan bir açıklama yaptı. ABD Dışişleri Bakanlığı, son günlerde önemli ilerlemeler kaydedildiği için müzakereleri uzatma kararı aldıklarını açıkladı. Belli ki müzakerelerde anlaşmaya epey yaklaşıldı ama sonuçta bir anlaşma olup olmayacağı henüz belli değil. Üzerinde anlaşılamamış konular var. Siz bu satırları okurken belki sonuç açıklanmış olacak. Anlaşmaya varılırsa diplomasi büyük başarı elde etmiş, Ortadoğu’nun yarınları için daha iyi bir perspektif oluşmuş olacak. Anlaşmaya varılamazsa çabalar 30 Haziran’a kadar devam edecek. Taraflar Mart sonuna kadar siyasi bir anlaşmaya, 30 Haziran’a kadar da kapsamlı bir anlaşmaya varmak istiyorlar. Şimdi söz konusu olan siyasi anlaşmadır.
İran’la P5+1 grubu arasındaki müzakereler uzun zamandan beri devam ediyor. Bu süreçte BM İran’a 5 kez çeşitli yaptırımlar uyguladı. ABD Kongresi’ndeki şahinler yeni yaptırım kararı almak istiyorlar. Obama yönetimi İran konusunda gerçekçi politikalar izliyor. İran’la “iyi bir anlaşmaya” varılmasını istiyor. İran yöneticileri de anlaşmaya varma konusunda ciddi olduklarını ortaya koydular. Hem Cumhurbaşkanı Ruhani, hem de dini lider Hameney müzakerelere destek verdiler. Peki, anlaşmaya kimler karşı? İsrail hükümeti ve Suudi Arabistan yöneticileri. Bu iki ülkenin Ortadoğu’da ABD’den en çok destek alan ülkeler olduğu unutulmamalı. Şimdi Obama’nın İran politikasından memnun değiller. İsrail istihbaratı, Lozan’daki müzakereleri dinleyerek ABD’de anlaşmaya karşı olan senatörlere bilgi aktarmış. Başbakan Netanyahu’nun ABD Kongesi’nde yaptığı konuşmanın amacı da İran’la anlaşmayı engellemekti. Nükleer müzakerelerin en kritik aşamasında Suudi Arabistan’ın Yemen’e askeri müdahale kararı alması manidardır. Batı basınında İsrail ve Suudi Arabistan arasında İran’la olası bir anlaşmayı engellemek için işbirliği yapıldığı yönünde haberler yer alıyor. İşin ilginç yanı, İran’la anlaşma yapmak isteyen ABD’nin Yemen konusunda Suudi Arabistan’a destek vermesi. Sonuçta ABD Irak’ta IŞİD’e karşı İran’la işbirliği yapıyor. Yemen konusunda da Suudi Arabistan’a destek veriyor. Şöyle veya böyle, Ortadoğu’daki genel durum İran’ın nükleer programına diplomatik bir çözüm bulunmasını gerektiriyor. Umarız Lozan’dan iyi haberler gelir.
Başkan Obama’nın artık seçim kazanma sorunu olmadığı için dış politikada daha rahat davranabilir. Küba ile diplomatik ilişki kurma kararı bunun kanıtıydı. Şimdi, İran’la bir anlaşmaya varmayı başarırsa geride önemli bir miras bırakmış olacak. Tabii, bu konuda Cumhuriyetçilerin Kongre’de çıkaracağı zorlukları aşması gerekecek. ABD’nin Ortadoğu’ya stratejik yaklaşımında uzun vadeli bazı değişimler olabilir. ABD, İsrail ve Suudi Arabistan ile yakın ilişkilerden vazgeçmez. Ama bölgede istikrar sağlayabilmek için İran’la da işbirliğine ihtiyacı var. İran, Ortadoğu dengelerinde önemli bir aktör. Nükleer program konusunda anlaşmaya varılırsa Washington-Tahran ilişkileri gelişebilir. Bunun bölgeye yansımaları olumlu olacaktır. Aynı zamanda ABD’nin İsrail ve Suudi Arabistan’a güvence vermesi ve mümkünse onların da İran’la işbirliğine girmelerini sağlaması gerekecek. Bu stratejik açmazı aşmak kolay değil.
ABD-İran ilişkileri 35 yıldan beri çok kötü. 1979 İran İslam Devrimi sonrasında iki ülke birbirini düşman olarak görüyordu. Şimdi bir anlaşmaya varılması durumunda tablo değişecek. Her iki tarafın da kendi kamuoyuna ve sertlik yanlılarına böylesi bir anlaşmayı pazarlamaları gerekecek. Bu zor bir iş. 35 yıllık düşmanlığı sona erdirmek kolay olmayabilir. Ama bir yerden başlamak gerek. Umarız Lozan böylesi bir başlangıcın yeri olur. Kulağımız Lozan’da.