Geçen Perşembe günü Mısır’ın Sina Yarımadası’nda gerçekleştirilen saldırılarda 40 civarında insan öldü, 100’den fazla insan da yaralandı. Bölgede sık sık böylesi olaylar yaşanıyor ama dünya basınında pek öne çıkmıyor. 40 insanı kaybetmek Mısır hükümeti ve Cumhurbaşkanı El Sisi için büyük zaafiyet göstergesi. Belli ki güvenlik ve terörle mücadele programlarında ciddi açıklar var. Sisi, Etiopya ziyaretini yarıda keserek Kahireye döndü ve saldırı konusunda Müslüman Kardeşler’i suçladı. Fakat saldırıyı IŞİD bağlantılı radikal İslamcı bir örgüt üstlendi. Sözkonusu örgüt önceleri El Kaide’den ilham alıyordu ama geçen yıl IŞİD’e bağlandığını açıklamıştı. Belli ki, Sina Yarımadası’nda durum çok kötü. İstikrar vaad eden Sisi başarılı olamıyor. Sina Yarımadasındaki duruma kısaca göz atalım.
Sina Yarımadası Mısır topraklarının yüzde 6’sını oluşturur ama nüfusu sadece 550 bindir. Nüfusun bir kısmı Bedevilerden oluşur. Bu nüfus, kuzeyde kıyılarda, güneyde Süyevş Kanalı civarında yoğunlaşmıştır. Dağlık bölgelerde yaşayanlar genellikle göçebe Bedevilerdir. İki büyük aşiret (Savarka ve Tarabin) ön plana çıkmaktadır. Bu nüfusun çeşitli sorunları var. Mısır içinde ikinci sınıf vatandaş muamelesi görürler. Devletin kendilerine ilgi göstermediğinden, güvenlik güçlerinin baskıcı taktiklerinden şikayetçidirler. Nüfusun sorunları ve bölgenin coğrafi yapısı terörist grupların güçlenmesine el veriyor. Radikalleşen Bedevi gençler terör örgütlerinin insan kaynağı oluyorlar. Bölgedeki gelişmeleri “Bedevilerin ayaklanması” olarak niteleyenler var. Bölgeye sadece teröristler değil suç örgütleri de ilgi gösteriyor. Uluslararası suç örgütleri bölgeyi kullanıyorlar. İnsan kaçakçılığı önemli bir olgu.
Sina Yarımadası’nın uluslararası önemi stratejik konumundan kaynaklanır. Gazze Bölgesi, İsrail ve Akaba Körfezi gibi önemli komşuları var. Mısır’la İsrail arasında tampon bölge oluşturur. Refah Sınır Kapısı, İsrail ablukası altındaki Gazzelilerin dış dünya ile temasında büyük öneme sahiptir. Ayrıca dünya ticaretinin yüzde 8’i Süveyş Kanalı’ndan geçer. 150 yıl önce inşa edilen bu kanal Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlar ve stratejik önemi büyüktür. Sadece bu veri bile bölgenin önemini anlamak için yeterli.
Haziran 2012’de Mısır seçimlerini Muhammed Mursi kazandığı zaman Sina Yarımadası’nın sorunlarına çözüm bulma sözü vermiş ve kuzey Sina’yı ziyaret etmişti. Ağustos’ta radikal İslamcılar Refah Kapısı yakınlarında 16 Mısır askerini öldürmüştü. Cumhurbaşkanı Mursi, bu olayı kullanarak ordunun güçlü adamı Tantawi’yi görevden almış ve yerine General Sisi’yi atamıştı. Mursi, Sina bölgesini kontrol altına alma vaadinde bulunmuş ama bunda fazla başarılı olamamıştı. Mayıs 2013’te Sina’da 7 askerin kaçırılması Mursi karşıtı protestoların patlak vermesine neden olmuş, bu protestolar giderek büyümüş ve askeri darbe ile sonuçlanmıştı. Görüleceği gibi Mısır’ın yakın geçmişinde Sina Yarımadası önemli rol oynadı. Darbe ile işbaşına gelen Abdel Fattah al-Sisi de Sina bölgesinde asayiş sağlama sözü verdi. Bu yönde tedbirler açıkladı. Perşembe günü çok sayıda güvenlik görevlisinin hayatına mal olan saldırı Sisi’nin de başarılı olamadığını gösteriyor. Sina Yarımadası, Mısır için giderek bir kangrene, bataklığa, istikrarsızlık kaynağına dönüşüyor. Sorun sadece Mısır’ın sorunu değildir. İsrail için de ciddi sorundur. El Kaide, IŞİD türü örgütlerin bölgede güçlenmesi, Ortadoğu ülkelerinin yanısıra uluslararası aktörleri de yakından ilgilendirir.
Perşembe günkü saldırıları daha önce Ansar Beit al-Maqdis olarak anılan, şimdi ismini “Sina Devleti” olarak değiştirip IŞİD’in önderliğini kabul ettiğini açıklayan örgüt üstlendi. Bu örgüt geçmişte de polise ve orduya yönelik saldırılar düzenlemişti. Geçen Ekim ayında gerçekleştirilen saldırıda 33 asker öldürülmüştü. Bu tür saldırıların önüne geçmek için çok boyutlu bir strateji gerekiyor. Güvenlik önlemlerini artırırken, bölge halkının sorunlarını giderici adımlar atılması zorunludur. Bu tür terör örgütleri ile mücadelede uluslararası işbirliğinin önemi de büyüktür. Mısır, bu konuda hem bölge ülkeleri, hem de uluslararası aktörlerle işbirliğini geliştirmelidir. Sisi’nin tüm ülkede uyguladığı baskıcı politikalar, terörle mücadeleyi sadece zorlaştırır. Mısır demokratikleşirse, Sina Yarımadası’nın sorunlarının çözümü kolaylaşır.