Suyun önemini herkes bilir. Su hayat demektir. Bu nedenle su kıtlığı önemli bir toplumsal sorundur. Dünya Kaynakları Enstitüsü (World Resources Institute – WRI) tarafından yapılan bir araştırmaya göre dünyanın belirli bölgelerinde su stresi artıyor. Enstitünün web sitesinde yer alan Rutger Willem Hofste, Paul Reig ve Leah Schleifer imzalı yazıda bu konuda geniş bilgi veriliyor. Su stresi belirli bir zaman diliminde su talebinin su arzını aştığı durumlar için kullanılır. Su stresi çeşitli faktörler nedeniyle var olan suyun hem miktarında, hem de kalitesinde azalma demektir. Bir diğer tanımlama şöyle: Yıllık su rezervleri kişi başına bin 700 metreküpün altına düştüğünde bölge su stresi yaşıyor. Su stresi insan hayatı, geçimi, ekonomisi için ciddi tehlike oluşturur. Rapora göre biz insanlar gerekli önlemleri almazsak su stresi sorunu artmaya devam edecek. Nüfus artışı, sosyo-ekonomik kalkınma, şehirleşme gibi faktörler su talebini artırıyor.
Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün Akedük Suyu Risk Atlası raporuna göre dünya nüfusunun dörtte birine ev sahipliği yapan 17 ülke aşırı su stresi yaşıyor. Bu ülkeler Katar, İsrail, Lübnan, İran, Ürdün, Libya, Kuveyt, Suudi Arabistan, Eritre, Birleşik Arap Emirlikleri, San Marino Cumhuriyeti, Bahreyn, Hindistan, Pakistan, Türkmenistan, Umman ve Botsvana’dır. Raporda bu ülkeler “Extremely high baseline water stress” grubuna konuyor. Bu ülkelerde tarım, endüstri ve belediyeler yılda ortalama var olan suyun yüzde 80’ini tüketiyor. Söz konusu 17 ülkeden 12’si Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da bulunuyor. Bu çok önemli. Sıralamada birinci sırada Katar, ikinci sırada İsrail, üçüncü sırada Lübnan yer alıyor.
İkinci grup olan “High baseline water stress” grubunda 44 ülke yer alıyor. Bu ülkeler dünya nüfusunun üçte birine ev sahipliği yapıyorlar. İkinci gruptaki ülkeler arasında Kıbrıs ve Türkiye de yer alıyor. Kıbrıs 19. sırada. Yani ilk 17 ülkeye çok yakın. Türkiye 32. sırada bulunuyor. Bu ülkelerde var olan suyun ortalama yüzde 40’ı tüketiliyor. Taleple arz arasındaki fark az olduğu için bu ülkeler kuraklık ve bezeri durumlarda zorluklarla karşılaşıyorlar. Raporda belirtilen bir diğer önemli nokta bir ülke su stresi grubunda olmada da belirli bölgelerinin su stresi yaşayabileceği yönündedir. Örneğin ABD stres sıralamasında 48. sırada yer alsa da New Mexico üst düzeyde su stresi yaşıyor.
En fazla su stresine sahip 17 ülkenin 12’sinin Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde yer alması son derece anlamlı ve önemlidir. Bu bölge sıcak ve su kaynakları az. Nüfusun hızla artması ve diğer faktörler bölgede su talebini artırıyor. İklim değişikliği ve sonuçlarını da hesaba kattığımızda bu bölgenin karşılaşacağı sorunları tahmin edebiliriz. Rapora göre alınabilecek bazı önlemler var. Bölgedeki atık suların yüzde 82’si arıtılıp tekrar kullanılmıyor. Umman, Körfez İşbirliği Ülkeleri, atık suların arındırılarak yeniden kullanımı konusunda adımlar atıyorlar. Bu olumlu bir gelişme.
Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün Akedük Suyu Risk Atlası raporuna göre su stresi su güvenliği konusunun sadece bir boyutudur. Sorunun çözümünde su yönetimi önemli rol oynamaktadır. Tarımda doğru yöntemler kullanarak, suyu arıtıp yeniden kullanarak, su israfının ve su kaybının önüne geçerek bazı başarılar elde edilebilir.
Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün web sitesinde yer alan “17 Countries, Home to One-Quarter of the World’s Population, Face Extremely High Water Stress” başlıklı yazıda çarpıcı bazı örnekler de veriliyor. Hindistan’ın 6. büyük şehri olan Chennai’de halen göletler bomboş. Geçen yıl Güney Afrika’da Cape Town buna benzer bir durum yaşamıştı. Bir önceki yıl İtalya’nın başkenti Roma’da ciddi su sıkıntısı yaşanmıştı. Su sorunu çok ciddi bir sorun olarak karşımızda duruyor. Gelecekteki savaşların petrol savaşları değil, su savaşları olacağı yönünde çok sayıda kitap, makale yazıldı. Bu uyarıları ciddiye almamız lazım. Su stresinin en fazla yaşandığı Ortadoğu’da anlaşmazlıkların giderek su konusu etrafında yoğunlaşması sürpriz olmayacaktır. Bir dostum bana örneğin İsrail için suyun ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. İsrail, bölgedeki su kaynaklarından pay almak için elinden geleni yapacaktır. Elbette su sorunlarının illa da savaşa yol açması gerekmez. Devletler kendi aralarında konuşarak bu sorunlara çözüm üretebilirler. Aklın yolu budur.