Körfez’de tansiyon hızla yükseliyor. Sular ısınıyor. Gerginlik bir savaşa varır mı? Savaş kaygıları giderek artıyor. İran’ın İngiltere bandıralı bir tankere el koyması tansiyonu daha da yükselten son gelişmeydi. Daha önce İngiltere Cebelitarık’ta bir İran tankerine el koymuştu. ABD, bir İran insansız hava aracını vurduğunu açıkladı. İran kendi aracının vurulmadığını belirterek Amerikalılarla dalga geçti. Daha önce İran da bir Amerikan insansız hava aracını vurmuştu. Körfezde petrol tankerleri saldırıya uğramıştı. İşin en önemlisi Amerikan ordusu Körfez bölgesine yığınak yapmaya başladı. Savaşa girebilmesi için bölgeye yığınak yapması şart. Yığınak arttıkça savaş olasılığı da artıyor. Bu çerçevede Amerikan ordusu Suudi Arabistan’a yerleşmeye başladı. Suudi Arabistan Kralı, ülkesine Amerikan kuvvetlerinin girişini onayladı. Uydu fotoğrafları Amerikan askerlerinin Suudi Arabistan’da konuşlanmaya başladığını gösteriyor. Amerikan askerleri Prens Sultan Hava Üssü’ne gidiyor. ABD bu üsten radara yakalanmayan stealth tipi uçakları kullanmayı planlıyor. İran’a karşı yapılacak bir saldırıda bu uçaklar önemli rol oynayacak. Geçen Mayıs ayında Pentagon, bölgeye 120 bin asker gönderme planlarını Beyaz Saray’a sunmuştu. Şimdi bu yığınak başlamış gibi. Yakın geçmişte bölgeye bin asker gönderileceği açıklanmıştı. ABD ordusu Körfez’deki deniz gücünü de takviye ediyor. İnsansız denizaltıların bölgeye gönderildiği yönünde haberler var. Pentagon bölgeye MH-53 Sea Dragon tipi helikopterler ve 4 mayın tarama gemisi de gönderdi. Amerikan askeri yığınağı devam edeceğe benziyor. Askeri yığınak arttıkça gerginlik ve çatışma riski de artacak.
Sorunların temelinde 2018 yılında Trump yönetiminin 2015 İran nükleer anlaşmasından (JCPOA) çekilme ve İran’a yeniden yaptırımlar uygulama kararı vardır. Yaptırımlar İran ekonomisini boğmayı ve sonuçta rejim değişikliği sağlamayı amaçlıyor. Siyasi ve ekonomik baskılar devamlı artırılıyor. ABD buna paralel olarak Suudi Arabistan ve İsrail gibi ülkelerle birlikte İran’a saldırı hazırlıyor. Tabii İran bu gelişmeleri eli kolu bağlı izlemiyor. İngiltere bandıralı gemiye el koyması ve Amerikan insansız hava aracını vurması bunun kanıtı. İran kolay yutulur lokma değil. Rakipleri bunu zaman içinde anlayacaklar. ABD, Suudi Arabistan ve İsrail, propaganda amaçlı olarak İran’ın Ortadoğu’daki gücünü, nüfuzunu abartıyorlar. Ancak İran’ı küçümsemek hata olur. Bir savaş durumunda Amerikan ordusu elbette sonuçta galip gelir. İran’a büyük zarar verebilir. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo savaş yanlısı olarak biliniyorlar. İran’a “maksimum baskı” yapılmasını destekliyorlar. “İran’ın nükleer bombasını engellemek için İran’ı bombalamak lazım” diyorlar. Tabii savaş çıkması halinde İran’ın rakiplerinin de ödeyeceği bir bedel olacak. En iyisi böylesi bir savaştan kaçınmak. Bu konuda Trump ekibine güvenmek çok zor. Savaştan herkes zarar görecek.
ABD’nin JCPOA anlaşmasından çekilmesi sonrasında İran bir süre anlaşmaya bağlı kaldı. Son zamanlarda uranyum zenginleştirme çabalarını anlaşmanın sınırları dışına taşıyacağını açıkladı. Avrupalılar anlaşmayı korumak istiyorlar. Bu yönde çalışma yapıyorlar ama Körfez’de suların hızla ısınması bu çabaları zorlaştırıyor. İran’ın İngiliz bandıralı tankere el koyması Avrupalıların işini daha da zorlaştırdı. ABD İran’ı nükleer silah geliştirmeye çalışmakla suçluyor. İran bunu redddedyor. Durum giderek daha tehlikeli hale geliyor.
ABD hükümetinin İran’a karşı savaş başlatması beklentisi yeni değil. Bir süreden beri devam ediyor. Maalesef bu beklenti ve kaygılar giderek güçleniyor. ABD’de başkanlık seçimleri için kampanya başladı. Trump, seçim kampanyası çerçevesinde içte ırkçılığı kışkırtan bir tavır ve dil sergiliyor. Dış politikada İran’la savaş çıkarmayı da seçim malzemesi olarak kullanır mı? Umarız böyle bir kumar oynamaz. Birbirine konuşmayan iki güç arasında savaş kazara da çıkabilir. Yanlış anlamalar istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Tehlikeli bir dönemden geçiyoruz. İran’a karşı başlatılacak bir savaş bölge için felaket olacaktır. Böylesi bir savaşa karşı olan tüm güçlerin işbirliği yapmaları gerekiyor. Keşke Avrupa Birliği bu konuda daha etkili bir rol oynayabilse. Ama, hepimiz biliyoruz ki bu vizyonu ve iradesi yok. Gerginliği daha da artıracak yeni olaylar yaşanmaması umuduyla yazıyı noktalayalım.
Körfez’de tansiyon hızla yükseliyor. Sular ısınıyor. Gerginlik bir savaşa varır mı? Savaş kaygıları giderek artıyor. İran’ın İngiltere bandıralı bir tankere el koyması tansiyonu daha da yükselten son gelişmeydi. Daha önce İngiltere Cebelitarık’ta bir İran tankerine el koymuştu. ABD, bir İran insansız hava aracını vurduğunu açıkladı. İran kendi aracının vurulmadığını belirterek Amerikalılarla dalga geçti. Daha önce İran da bir Amerikan insansız hava aracını vurmuştu. Körfezde petrol tankerleri saldırıya uğramıştı. İşin en önemlisi Amerikan ordusu Körfez bölgesine yığınak yapmaya başladı. Savaşa girebilmesi için bölgeye yığınak yapması şart. Yığınak arttıkça savaş olasılığı da artıyor. Bu çerçevede Amerikan ordusu Suudi Arabistan’a yerleşmeye başladı. Suudi Arabistan Kralı, ülkesine Amerikan kuvvetlerinin girişini onayladı. Uydu fotoğrafları Amerikan askerlerinin Suudi Arabistan’da konuşlanmaya başladığını gösteriyor. Amerikan askerleri Prens Sultan Hava Üssü’ne gidiyor. ABD bu üsten radara yakalanmayan stealth tipi uçakları kullanmayı planlıyor. İran’a karşı yapılacak bir saldırıda bu uçaklar önemli rol oynayacak. Geçen Mayıs ayında Pentagon, bölgeye 120 bin asker gönderme planlarını Beyaz Saray’a sunmuştu. Şimdi bu yığınak başlamış gibi. Yakın geçmişte bölgeye bin asker gönderileceği açıklanmıştı. ABD ordusu Körfez’deki deniz gücünü de takviye ediyor. İnsansız denizaltıların bölgeye gönderildiği yönünde haberler var. Pentagon bölgeye MH-53 Sea Dragon tipi helikopterler ve 4 mayın tarama gemisi de gönderdi. Amerikan askeri yığınağı devam edeceğe benziyor. Askeri yığınak arttıkça gerginlik ve çatışma riski de artacak.
Sorunların temelinde 2018 yılında Trump yönetiminin 2015 İran nükleer anlaşmasından (JCPOA) çekilme ve İran’a yeniden yaptırımlar uygulama kararı vardır. Yaptırımlar İran ekonomisini boğmayı ve sonuçta rejim değişikliği sağlamayı amaçlıyor. Siyasi ve ekonomik baskılar devamlı artırılıyor. ABD buna paralel olarak Suudi Arabistan ve İsrail gibi ülkelerle birlikte İran’a saldırı hazırlıyor. Tabii İran bu gelişmeleri eli kolu bağlı izlemiyor. İngiltere bandıralı gemiye el koyması ve Amerikan insansız hava aracını vurması bunun kanıtı. İran kolay yutulur lokma değil. Rakipleri bunu zaman içinde anlayacaklar. ABD, Suudi Arabistan ve İsrail, propaganda amaçlı olarak İran’ın Ortadoğu’daki gücünü, nüfuzunu abartıyorlar. Ancak İran’ı küçümsemek hata olur. Bir savaş durumunda Amerikan ordusu elbette sonuçta galip gelir. İran’a büyük zarar verebilir. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo savaş yanlısı olarak biliniyorlar. İran’a “maksimum baskı” yapılmasını destekliyorlar. “İran’ın nükleer bombasını engellemek için İran’ı bombalamak lazım” diyorlar. Tabii savaş çıkması halinde İran’ın rakiplerinin de ödeyeceği bir bedel olacak. En iyisi böylesi bir savaştan kaçınmak. Bu konuda Trump ekibine güvenmek çok zor. Savaştan herkes zarar görecek.
ABD’nin JCPOA anlaşmasından çekilmesi sonrasında İran bir süre anlaşmaya bağlı kaldı. Son zamanlarda uranyum zenginleştirme çabalarını anlaşmanın sınırları dışına taşıyacağını açıkladı. Avrupalılar anlaşmayı korumak istiyorlar. Bu yönde çalışma yapıyorlar ama Körfez’de suların hızla ısınması bu çabaları zorlaştırıyor. İran’ın İngiliz bandıralı tankere el koyması Avrupalıların işini daha da zorlaştırdı. ABD İran’ı nükleer silah geliştirmeye çalışmakla suçluyor. İran bunu redddedyor. Durum giderek daha tehlikeli hale geliyor.
ABD hükümetinin İran’a karşı savaş başlatması beklentisi yeni değil. Bir süreden beri devam ediyor. Maalesef bu beklenti ve kaygılar giderek güçleniyor. ABD’de başkanlık seçimleri için kampanya başladı. Trump, seçim kampanyası çerçevesinde içte ırkçılığı kışkırtan bir tavır ve dil sergiliyor. Dış politikada İran’la savaş çıkarmayı da seçim malzemesi olarak kullanır mı? Umarız böyle bir kumar oynamaz. Birbirine konuşmayan iki güç arasında savaş kazara da çıkabilir. Yanlış anlamalar istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Tehlikeli bir dönemden geçiyoruz. İran’a karşı başlatılacak bir savaş bölge için felaket olacaktır. Böylesi bir savaşa karşı olan tüm güçlerin işbirliği yapmaları gerekiyor. Keşke Avrupa Birliği bu konuda daha etkili bir rol oynayabilse. Ama, hepimiz biliyoruz ki bu vizyonu ve iradesi yok. Gerginliği daha da artıracak yeni olaylar yaşanmaması umuduyla yazıyı noktalayalım.