Yedi yıldır devam eden korkunç Suriye savaşında sona geliniyor. Rusya ve İran’ın desteğiyle eli kanlı Esad rejimi savaşı kazanıyor. Şimdi tüm dünyanın gözleri Suriye’nin kuzeyindeki İdlib üzerinde. İdlib, muhalif güçlerin elinde kalan son bölge ve Rusya ile Esad güçleri bölgeye saldırmaya hazırlanıyorlar. Saldırının kısa sürede, bir-iki haftaya kadar başlaması bekleniyor. Saldırı stratejik bazı yerleri ele geçirme amaçlı sınırlı bir operasyon mu, yoksa topyekün bir saldırı mı olacak? Göreceğiz. Bölgede 3 milyon civarında insan var. Daha önce muhalefet kontrolündeki başka bölgelere Rusya’nın ve rejimin düzenlediği hava saldırılarında çok sayıda sivil hayatını kaybetmişti. Rusya sivillerin yaşamına önem vermiyor. Tek isteği stratejik hedefine ulaşarak Esad’ın tüm Suriye’yi kontrol etmesini sağlamak. Bu çerçevede Akdeniz’deki donanmasını 10 savaş gemisi ile takviye etti. Başlayacak saldırıda okullar, hastaneler dahil herşey hedef olabilecek. İdlib’teki insanların aşağı yukarı yarısı rejimin korkunç hava saldırıları ile ele geçirdiği diğer bölgelerden kaçan insanlar. Bu insanlar şimdi nereye kaçacak? Kaçabilecekleri tek yer Türkiye ve Suriye’de Türk ordusunun kontrol ettiği bölgeler. Türkiye’nin kontrolündeki bölgeler bu kadar çok insanı barındırabilir mi? Büyük bir insani krize doğru gidiş var. Türkiye, zaman kazanmaya çalışıyor. Rusya’dan saldırı konusunda beklemesini talep ediyor ama Rusya buna yanaşmıyor gibi. Yakında Rusya, İran ve Türkiye liderleri arasında yapılacak zirve toplantısı bu açıdan kritik olacak. Diplomatik çabalar devam ediyor. Bakalım Türk diplomasisi saldırıyı geciktirebilir mi?
Milyonlarca insan Türkiye’ye doğru kaçacaksa Türkiye ne yapacak? Sınırlarını açacak mı? İdlib’te yaşayan insanlar Esad rejimi altında yaşamak istemiyorlar. Haklı olarak öldürülmekten, hapse atılmaktan korkuyorlar. Tek umutları Türkiye. “Türkiye bize yardım edecek” diye düşünüyorlar. Tabii Türkiye’nin işi çok zor. BM temsilcisi Stefan de Mistura, İdlip’te 800 bin kişinin göç etme durumunda kalacağı uyarısı yaparak rejimin kontrolündeki bölgelere doğru “insani koridorlar” açılmasını önerdi. Bu öneri İdlip’teki insanların rejime teslim olmalarını öngörüyor. Yedi yıldır devam eden savaşta pek bir şey yapamayan BM şimdi insanlara “teslim olun” çağrısı yapıyor. BM’den bu kadar. Büyük olasılıkla dünya bu trajediye seyirci kalacak. The Independent gazetesinin aktardığı gibi İdlib’teki insanlar “ölmeyi bekliyoruz” diyorlar. Kimyasal silah kullanılması korkuları da var. Böyle bir şey olursa trajedi daha da büyük olacak.
Suriye savaşı 21. yüzyılın en korkunç savaşı oldu. Bu savaşta yarım milyona yakın insan hayatını kaybetti. Milyonlarcası göçmen oldu. Rusya ve İran kararlı bir şekilde rejimi desteklerken muhalefeti destekleyenler kaybetti. ABD, Suudi Arabistan, Türkiye, Katar gibi ülkeler bu savaşta kaybedenler. Esad rejimi Suriye’nin tümünü kontrol altına alınca ülkeyi bildiği gibi yönetecek. Koyu bir diktatörlük uygulayacak. Suriye halkının özgürlük umutları başka bahara kalıyor. Bataklığa çöküşen sinekler gibi Suriye’ye çöküşen ve mücadeleyi başka yöne iten radikal İslamcılar da ağır bir darbe yemiş oluyor. IŞİD, El Kaide türü terörist örgütler Esad’ın “terörizmle mücadele ediyoruz” söylemini güçlendirdi. Bu teröristler Suriye halkına zarar vermekten başka bir şey yapmadılar. Tabii onlar yarın kendilerine başka bir “mücadele alanı” bulurlar. Olan Suriye halkına olacak. Tüm bu deneyimler ışığında Ortadoğu halkları radikal İslamcılığın düşmanları olduğunu anlamalı ve ona karşı mücadele etmelidirler. Türkiye’nin de tüm bu yaşananlardan dersler çıkarması gerekir. Siyasete, dış politikaya din karıştırılmamalıdır. Bunların yapılması Türkiye’ye sadece zarar verdi.
“Arap Baharı” Arap ülkelerinde özgürlük talepleri ile patlak vermişti. Tunus haricinde tüm ülkelerde bu beklentiler gerçekleşmedi. Mısır’da yeniden askeri diktatörlük kuruldu. Libya, Yemen, Suriye korkunç savaşlara sürüklendi. Şimdi Suriye’de çoğulculuk, özgürlük beklentileri sona eriyor. Baas diktatörlüğü ülkeyi yönetmeye devam edecek. Tabii ülke harap olmuş durumda. Yeniden inşa için para nereden gelecek? Rusya’nın, İran’ın olanakları kısıtlı. Suriye halkı uzun süre çok zor koşullarda yaşayacak. Beşar Esad harap olmuş bir ülkeyi yönetecek.
Ortadoğu yine umursuz bir durumda. Bu tablonun oluşmasında iç ve dış aktörlerin payı var. Ancak durumun şimdi olduğu gibi devam etmesi zor. Çıkış yolu laik, demokratik siyasal rejimdir. Halka refah sunmanın başka yolu yoktur. Gün gele Ortadoğu halkları da özgürlüğe kavuşacak. Şimdi İdlib’te yaşanacak olanları bekleyeceğiz. Umarız diplomasi üstün gelir.