20 Ağustos’ta Yunanistan yeni bir döneme girdi. Ülke aşırı borçlanma nedeniyle 2008 mali krizi ile iflas noktasına gelmiş, ilk aşamada Troyka’dan (Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası, IMF) Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) çerçevesinde 110 milyar Euro kredi almak zorunda kalmıştı. Daha sonra 2012 ve 2015’te yeni kredi paketleri geldi. Toplam kredi miktarı 260 milyar Euro civarında. Kredinin karşılığı olarak Mayıs 2010’da kemer sıkma programı uygulamaya kondu. Kemer sıkmanın insani sonuçları korkunç oldu. Çeşitli kaynaklardan elde ettiğimiz verilere göz atalım. 2013’te işsizlik yüzde 27.8 oranına ulaşmış, işletmelerin üçte biri iflas etmişti. Maaşlar ortalama yüzde 15 oranında azaldı. Özellikle emekliler ağır fatura ödedi. Vergiler arttı. Nüfusun yüzde 22’si yoksul durumuna düştü. Çocukların dörtte biri yoksulluk içinde. Halen ülke işgücünün yüzde 20’si işsiz. Ülkenin nüfusu azalmaya başladı. Yunanistan nüfusu yılda ortalama 0.7 oranında azalıyor.
20 Ağustos itibarıyla ülke kredi verenlerin dikte ettiği 2010 yılından beri devam eden üç “kurtarma programından” çıktı. Artık ESM’den kredi almayacak, uluslararası piyasalardan borçlanacak. Yunanistan’a benzer bir süreci daha önce Portekiz, İrlanda, İspanya ve Kıbrıslı Rumlar yaşamıştı. Ancak Yunanistan’ın krizi bu ülkelerden çok büyüktü. Yunanistan ekonomisi şimdi krizin başladığı dönemden yüzde 25 oranında daha küçük. Uluslararası Para Fonu’na göre Yunanistan’dan daha fazla küçülen dört ülke var. Bunlar Yemen, Libya, Venezuela ve Ekvator Ginesi. Gelişmiş bir ülkenin yaşadığı en uzun süreli resesyondan sonra Yunanistan ekonomisi yavaş yavaş büyümeye geçmiş durumda. Geçen yıl yüzde 1.4 oranında büyüme sağlandı. Bu yıl yüzde 2 büyüme bekleniyor.
Kurtarma programından çıkış Yunanistan için ne anlama geliyor? Ülke yaklaşık 10 yıldır yaşadığı sıkıntıları aşmaya yaklaştı mı? Yeniden krize girebilir mi? Yunanistan’a uygulanan ve tarihte az görülen kemer sıkma politikalarının nasıl değerlendirilmesi gerekir? Euro bölgesi bundan nasıl etkilenir? İşte Yunanistan yeni döneme girerken akla gelen bazı sorular. Bu sorulara cevap bulmak kolay değil. Ülkeyi yönetenlerle uluslararası aktörlerin bundan sonra ne yapacakları önemli. Uluslararası piyasalardaki gelişmeler önemli. Yunanistan’ın geleceği konusunda görüşler farklı olsa da herkesin üzerinde anlaştığı nokta ülkenin zorluklarının bitmediği noktasıdır. Bu ülke halkı daha uzun süre ekonomik zorluklarla boğuşacak. Kurtarma programından çıkmak önemli bir gelişme olsa da sancılar, sıkıntılar uzun süre devam edecek. Örneğin Ocak 2019’da emekli maaşlarında yeniden azaltma yapılacak. Kredi verenlerin kontrolleri devam edecek. ESM ve Avrupa kurumlarından heyetler üç ayda bir Yunanistan’ı denetleyecek. Mali disiplinden hiç taviz verilmemesi gerekecek. Borçlarını ödeyebilmek için ülkenin uluslararası piyasalardan milyarlarca Euro borçlanması lazım. Üç paket çerçevesinde alınan kredilerin geri ödenmesi çok uzun zaman alacak. Şimdi faizlerin yükseliyor olması ve Türkiye gibi ülkelerde yaşanan krizler durumu daha da zorlaştırıyor.
Kriz Yunanistan’da ciddi siyasi çalkalanmalara da yol açtı. Geleneksel partiler gücünü yitirdi. 2015’te kemer sıkma politikalarını reddetme vaadi ile Syriza iktidara geldi. Genç Başbakan Tsipras bir süre sonra Troyka ile çalışmaktan başka seçeneği olmadığını anlayarak Maliye Bakanı Varoufakis’i görevden almış ve vaadlerinin tam tersini yaparak kemer sıkmıştı. Sonuçta Yunanistan Syriza ve Tsipras yönetiminde “kurtarma programından” çıktı. Tsipras zorda olan ülkesini düze çıkarmak için dış politikada da pragmatik ve gerçekçi adımlar atıyor. Makedonya ismi üzerindeki anlaşmazlığa ilişkin uzlaşı buna örnek. Ülke en geç gelecek yılın sonbaharında genel seçimlere gidecek. Bu yılın sonuna kadar erken bir seçime gidilir mi? Ana muhalefet Yeni Demokrasi Partisi lideri Kyriakos Mitsotakis’e göre böyle bir olasılık var. Uzun süre kemer sıkma politikası uygulayan Tsipras seçimlerde siyasi bir bedel ödeyecek mi? Muhafazakar Yeni Demokrasi Partisi iktidara gelecek mi? Gelirse nasıl politikalar izleyecek. Bunları bekleyip görmek lazım.
Yunanistan çok ağır borç yükü altında. Ancak doğru politikalarla sorunlarını aşma potansiyeline sahip bir ülke. Seçimler ve sonrasında oluşacak siyasi tablo son derece önemli. Yunanistan normalleşme yolunda ilerledikçe Avrupa Birliği ve Euro bölgesi tarihinin en büyük krizini geride bırakıyor olacak.