Bundan tam 50 yıl önce 21 Ağustos 1968’de “Prag Baharı” olarak adlandırılan Çekoslovakya’da “güleryüzlü sosyalizm” kurma girişimi Varşova Paktı tankları tarafından ezilmişti. 1968 yılı, Fransa başta olmak üzere bir çok Avrupa ülkesinde patlak veren gençlik protestoları ile birlikte Sovyet sisteminin parçası olan Çekoslovakya’da reform yapma girişimlerinin askeri müdahale yoluyla bastırılması ile hatırlanır. Şimdi hem Sovyetler Birliği’nin, hem de Çekoslovakya’nın yerinde yeller esiyor. Sovyetler Birliği 1991’de çöktü. Çekoslovakya ise 1 Ocak 1993’te Çek Cumhuriyeti ve Slovakya olarak ikiye ayrıldı. Buna rağmen 50. yıldönümünde “Prag Baharı” girişimini ve trajik sonunu unutmamalıyız. Varşova Paktı’na bağlı 2 bin civarında tankla 250 bin askerin ülkedeki reform girişimlerini bastırması Sovyet sisteminin açmazlarının habercisiydi. Bu müdahale İkinci Dünya Savaşı sonrasında Sovyet sistemine dahil edilen Doğu Avrupa’da ilk Sovyet müdahalesi değildi. 1956 sonbaharında Macaristan’a yapılan müdahaleyi hatırlayalım. Ancak 1968’de Çekoslovakya’ya yapılan askeri müdahale Sovyet modeline çok daha fazla zarar vermiş, dünyadaki ve Avrupa’daki sol hareketlerde bölünmelere yol açmıştı. 50. yıldönümünde Moskova’dan gelen emirle Sovyetler Birliği, Bulgaristan, Polonya ve Macaristan askerlerinin “kardeş bir ülkeye” müdahale etmesini kısaca hatırlayalım.
“Prag Baharı” ile özdeşleşen isim Çekoslovakya Komünist Partisi Birinci Sekreteri Alexander Dubçek idi. Dubçek, ülkede var olan sistemin, “planlı ekonominin” tıkanıklıklarını görüyor, reformlarla sistemi iyileştirmek, önünü açmak istiyordu. 5 Ocak 1968’de Komünist Parti liderliğine yükselen Dubçek’in sosyalizmi ortadan kaldırmayı değil reformlarla halkın daha çok desteleyeceği, daha iyi çalışan bir sistem kurmayı amaçladığı biliniyor. Dubçek, reform çabalarına “güleryüzlü sosyalizm” ismini vererek amacını ortaya koymuştu. İnsanların sevmediği sistemi daha işlevsel, daha çekici kılmak istiyordu. Bu çerçevede başlattığı reformlar dünyada ilgi ile izleniyordu. Baskıcı yasaları hafifletmiş, dış ülkelere seyahati kolaylaştırmış, farklı görüşlerin ifade edilmesine olanak vermişti. Dubçek, hedefinin sosyalizmi ortadan kaldırmak olmadığı konusunda Sovyet yöneticilerini ikna ettiğini sanıyordu. Halbuki Leonid Brejnev ve Politbüro üyeleri Çekoslovakya’daki reformları kaygı ile izliyor, bunun diğer Doğu Avrupa ülkelerine sıçramasından korkuyorlardı. Dubçek başarılı olursa diğer ülkelerin halkları da reform talep edecekti. Sovyet liderliği böylesi bir denemeye izin veremezdi ve askeri müdahale ile Dubçek yönetimine son verme kararı aldı. Varşova Paktı tanklarının ve askerlerinin Prag’a girmesi ile “güleryüzlü sosyalizm” denemesi bitti, “güleryüzlü olmayan” sisteme geri dönüldü. Müdahale sırasında 137 sivil hayatını kaybetti.
Nisan 1969’da Alexander Dubçek parti liderliğinden uzaklaştırıldı. Onun yerine 1987’ye kadar ülkeyi yönetecek olan Gustav Husak getirildi. Dubçek ve yüzbinlerce destekçisi Komünist Parti’den ihraç edildi. Dubçek’in reformları iptal edildi. Reformlar öncesi duruma, baskıcı uygulamalara, sansüre geri dönüldü. Bu gelişmelerden yaşadıkları hayalkırıklığı nedeniyle çok sayıda Çekoslovakyalı Batı ülkelerine göç etti. Göç edenlerin çoğu iyi eğitim almış insanlardı. Bu beyin göçünün ülkeye faturası oldu.
“Prag Baharı” Avrupa solunda, özellikle Marksist entelektüeller arasında derin hayalkırıklığı yarattı. İtalya ve Fransa Komünist Partileri, Finlandiya Komünist Partisi’nin büyük çoğunluğu ve diğer bazı partiler Sovyet müdahalesini eleştirdi. Sosyalist sistem içinde de bazı sarsıntılar oldu. Arnavutluk, Çekoslovakya’ya müdahaleyi “sosyal emperyalizm” olarak niteleyerek Varşova Paktı’ndan ayrıldı. Romanya lideri Nikolay Çavuşesku müdahaleyi eleştirdi. En sert eleştiri Mao yönetimindeki Çin’den geldi. Portekiz ve Yunanistan Komünist Partileri, AKEL gibi Moskova çizgisine sıkı sıkıya bağlı partiler ise müdahaleye destek verdiler. Komünist hareketteki bu bölünme hiç giderilemedi ve Avrupa’da Avro-Komünizm akımı giderek güçlendi. Çekoslovakya olayları sonrasında Avrupa’da komünist partilerin çekiciliğini yitirmeye başladığını görürüz.
1968’de tankların müdahalesi ile yeniden tesis edilen baskıcı sistem 1989 yılında Kadife Devrim’le yıkıldı. Alexander Dubçek kısa süreli de olsa yeniden siyaset sahnesine döndü. Bazı görevler aldı. Slovakya Sosyal Demoktar Partisi lideri oldu. Ama yeni Çekoslovakya’nın lideri Vaclav Havel’di. Dubçek, 1992’de bir araba kazasında hayatını yitirdi. “Güleryüzlü sosyalizm” girişiminin gerçekçi olup olmadığı tartışmaları ise devam ediyor. Sonuçta Gorbaçov’un “güleryüzlü sosyalizm” denemesi de başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Çekoslovakya 1993’te yerini iki devlete bırakarak tarihe karıştı.