ABD, Rusya ve elbette Avrupa Birliği Akdeniz bölgesine önem veriyorlar. Bölgeye yönelik stratejileri, politikaları var. Akdeniz’de önemli askeri güçleri var. Büyük güçlerin Akdeniz bölgesine önem vermeleri çok doğal. Özellikle Doğu Akdeniz’in önemi çeşitli nedenlerle hızla artıyor. Peki, yükselen güç olarak Çin’in Akdeniz’e bakışı ne? Çin’in bölgedeki rolü konusu henüz çok ön plana çıkmıyor. Halbuki Çin’in Akdeniz’deki ekonomik ve askeri faaliyetleri hızla artıyor. Elbette Çin için en önemli denizler Doğu Çin Denizi ve Güney Çin Denizi’dir. Çin’in buralarda yaşamsal çıkarları var ve bunları savunmada çok kararlı. Akdeniz coğrafi olarak Çin’den çok uzak. Ama, giderek global bir aktör haline gelen ülke Akdeniz’i gözardı etmiyor. Şubat 2018 tarihli Notes de l’Ifri, Ifri’de, Alice Ekman “China in the Mediterranean: An Emerging Presence” başlıklı yazısında konuyu irdeliyor. Ekman, son beş yıl içerisinde Çin’in Akdeniz’deki aktivizminin arttığına dikkat çekiyor. Örneğin Yunanistan’ın Pire limanı Çin mallarının Avrupa’ya girmesinde önemli kapı rolü oynuyor.
Xi Jinping’in Çin lideri olması sonrasında bu ülke dünya politikasında daha aktif rol oynamaya başladı. Bu yaklaşım Akdeniz’i de kapsıyor. Alice Ekman’a göre Çin’in henüz Akdeniz’in tümü ile ilgili bütünsel bir stratejisi yok. Çinliler, Güney Avrupa bölgesi ve Kuzey Afrika bölgesi kavramlarını kullanıyorlar. Çin, tarım, denizcilik, telekomünikasyon gibi alanlarda Güney Avrupa ülkeleri ile işbirlikleri geliştiriyor. Denizcilik işbirliğinde önde gelen ülke Yunanistan. 2015 yılı “Çin-Yunanistan Denizcilik İşbirliği Yılı” ilan edilmişti. Çin’in Yeni İpek Yolu olarak da bilinen dev “Bir Kuşak, Bir Yol” projesi sonuçta Akdeniz’e de uzanacak. Önümüzdeki yıllarda Çin diplomasisinin “Bir Kuşak, Bir Yol” projesi çerçevesinde Güney Avrupa ve Kuzey Afrika ülkeleri ile işbirliklerini geliştirme çabalarını yoğunlaştırması bekleniyor. Bank of China Başkanı Chen Siqing, “Bir Kuşak, Bir Yol Projesi” için Akdeniz’in stratejik öneme sahip olduğunu söylemişti.
Alice Ekman, Çin’in dünyanın başka bölgelerinde olduğu gibi Akdeniz’de limanların geliştirilmesine yatırım yaptığını hatırlatıyor. Foreign Policy dergisi bu yılın Şubat ayında “Çin niçin Avrupa’nın limanlarını satın alıyor?” sorusunu gündeme getirmişti. Keith Johnson imzalı yazıda Avrupa’nın liman kapasitesinin onda birinin Çin tarafından kontrol edildiği aktarılıyordu. Çin firmaları Yunanistan’ın Pire, Cezayir’in Cherchell, Mısır’ın İskenderiye ve Port Said, İsrail’in Ashdod ve Hayfa limanlarına ve bazı başka limanlara önemli yatırımlar yapıyorlar. İtalya’da Vado Limanı’nın yüzde 40’ı Çinliler tarafından satın alındı. Tunus, Fransa, İspanya limanlarına da yatırım yapılabilir. Çinliler sadece limanlara değil demiryolu bağlantılarına da önem veriyor ve yatırım yapıyorlar. Pire-Belgrad-Budapeşte hızlı demiryolu buna örnek. Çin, Akdeniz bölgesinde denizaltı kablo bağlantılarına ve başka alanlara da yatırım yapıyor. 2016’da Akdeniz-Çin ithalat-ihracatı 150 milyar doları aşmıştı. Güney Avrupa’da ekonomik krize giren ülkeler Çin’in maddi gücünü gözardı edemez. Yunanistan bunun en iyi örneği. Çin’in COSCO gemicilik firması Pire limanını satın almıştı. Çin mallarının büyük kısmı Pire’den Avrupa’ya giriyor.
Çin’in Akdeniz bölgesine verdiği önemi Avrupa Birliği bağlamında düşünmek gerek. AB çok büyük bir pazar ve Çin’in en büyük ticaret ortağı. Çin, bu pazara daha uygun şartlarda ulaşabilmenin yollarını arıyor. Ancak Çin’in bölgeye ilgisi sadece ticaretle sınırlı değil. Konuyu jeo-stratejik açıdan da düşünmek gerek. 2015 yılının Mayıs ayında Çin ve Rusya Doğu Akdeniz’de ortak deniz tatbikatı gerçekleştirdiler. Bu tatbikatlarla Çin donanması ilk kez Akdeniz’de bayrak göstermişti. 2017’de Çin donanmasına bağlı savaş gemileri Baltık Denizi’ne giderken Akdeniz’de canlı mermilerle atış tatbikatı yaptılar. Çin dünyada bir deniz gücü olmak istiyor. Belli ki Akdeniz bu çabaların içinde yer alıyor. 2017’de Cibuti’de askeri üs sahibi oldu. Ekman, Akdeniz’de de bir Çin üssünün amaçlanıp amaçlanmadığını soruyor. Çin’in Akdeniz bölgesindeki ekonomik ve askeri faaliyetleri birlikte düşünüldüğünde nüfuzunun artacağı öngörüsü yapılabilir. Çin Akdeniz’de ABD ile rekabet, AB ile ise hem rekabet, hem işbirliği içinde olacak. Bir büyük gücün daha Akdeniz’e müdahil olmasının bölgesel aktörler açısından önemli sonuçları olacaktır. Çin’in giderek artacak olan aktivizmini hesaba katmak akıllı bir yaklaşım olur. Çin bölgeye yeni giren bir güç ama varlığı ve ağırlığı hızla artacak gibi.
Kıbrıs’ın da içinde yer aldığı Akdeniz’i incelerken artık giderek önem kazanan Çin faktörünü hesaba katmamız gerek.