kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
35,2380
EURO
36,7603
STERLIN
44,2126
BITCOIN
$96.624
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Kapalı
9°C
LONDRA
9°C
Kapalı
Cumartesi Parçalı bulutlu
9°C
Pazar Kapalı
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
10°C
Pazartesi Orta şiddetli yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
10°C
Salı parçalı az bulutlu
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
10°C

Trump ve tek taraflılık

16.05.2018
0
A+
A-

14 Mayıs’ta İsrail askerlerinin sekiz aylık bir bebek dahil 60 civarında Filistinli göstericiyi öldürmesi, yüzlercesini yaralaması tüm dünyada vicdan sahibi insanlarda derin öfke yarattı. Dünya korkunç ve utanç verici bir katliama şahit oldu. Maalesef dünyanın buna tepkisi çok zayıf kaldı. 14 Mayıs İsrail devletinin kuruluşunun 70. yıldönümü ve Donald Trump’ın kararıyla ABD elçiliği o gün Tel Aviv’den Kudüs’e taşındı. Filistinliler 14 Mayıs’ı topraklarını keybettikleri Felaket Günü (Nakba) olarak anar. Kudüs konusu Filistinliler için kutsal bir konu. Nakba gününde Trump’ın kararını protesto etmeleri beklenen bir şeydi. İsrail ordusu bir süreden beri Gazze’de yapılan protesto yürüyüşlerine karşı orantısız güç kullanıyor. 14 Mayıs’ta bu doruğa çıktı ve hem Trump, hem de Netanyahu vicdanlarda mahkum edildi. Bu yaşananları çok farklı yönlerden incelemek mümkün. Donald Trump’ın uyguladığı tek taraflılık (unilateralism) bu yönlerden biri. Trump ülkesinin elçiliğini Kudüs’e taşıma kararı alırken tek yanlı davrandı. Avrupalı müttefiklerinin, diğer uluslararası aktörlerin, uluslararası örgütlerin uyarılarını dinlemedi. Trump’ın İran’la nükleer anlaşmadan, Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararları da tek taraflı politikanın örnekleri. Ticaret konusunda tek taraflı kararlar açıklıyor. Kudüs konusundaki kararı çok sayıda sivilin ölmesi, yaralanması ile sonuçlandı. İsrail-Filistin anlaşmazlığı daha da içinden çıkılmaz hale geldi. Fanatizme, radikalizme malzeme sağlandı.

ABD’de tek taraflılık (unilateralism) ile çok taraflılık (multilateralism) eğilimleri arasında devamlı mücadele olagelmiştir. ABD dış politikası bu iki eğilim arasında gider gelir. 1823 Monroe Doktrini tek taraflılık, NATO ise çok taraflılık örneği. 11 Eylül terörist saldırılarından sonra Bush yönetimi “teröre karşı savaşta” tek taraflılığa kaymış, “ya benim yanımdasınız, ya da düşmanımsınız” yaklaşımını benimsemişti. Çok taraflılığın simgesi olan BM örgütünü adeta bir kenara itmişti. Buna rağmen Bush yönetimi Irak’a askeri müdahale konusunda müttefikler bulmaya çalışmıştı. Almanya, Fransa gibi ülkeler Bush’un Irak savaşını desteklemezken İngiltere desteklemişti. Bush’un Ortadoğu politikaları ABD’ye pahalıya mal oldu ve Barack Obama ile hataları düzeltme dönemi başladı. Obama hem seçim kampanyasında, hem de iktidarda çok taraflılığın önemine vurgu yapmış, müttefiklerle daha yakın diyalog geliştirmiş, BM’ye önem vermişti. Obama’nın izlediği çok taraflılık ABD’ye bir çok yarar sağladı. Donald Trump ile durum yine değişti. ABD’yi yeniden “büyük” yapmayı iddiasında olan Trump ülkesini dünyada yalnız bırakmayı başardı. İngiltere bile Trump’ın Kudüs, İran kararlarını desteklemiyor. Trump’a kala kala İsrail, Suudi Arabistan, Macaristan, Guatemala gibi ülkeler kaldı. Trump’ın tek taraflı politikaları Ortadoğu’ya, dünyaya ve ülkesine zarar veriyor ve verecek.

Financial Times gazetesinde yayınlanan “The New World Order: Donald Trump Goes It Alone” başlıklı yazısında Gideon Rachman Trump’ın tek taraflı politikalarını inceliyor. Başkalarına danışmadan, tek başına hareket edebilmenin elbette çekici yönleri vardır. Hareket serbestisi sağlar. Müttefiklere ihtiyaç duymadan, hiç bir sınırlama tanımadan,  kendi aklına göre dış politika yürütebilmeyi kim istemez ki? Bunun mümkün olması için sözkonusu ülkenin çok çok güçlü olması gerekir.  ABD elbette dünyanın en güçlü ülkesi. Askeri açıdan çok güçlü. En büyük askeri harcamayı o yapıyor. Ekonomik açıdan çok güçlü. Ekonomik gücünün en önemli simgesi dolar. Peki bu durum Trump’a tek taraflı politikalar izleme olanağı verir mi? Trump bir süre bu politikaları izleyebilir. Avrupa’yı gözardı edebilir. Paris İklim Anlaşması’nı terkedebilir. İran nükleer anlaşması konusunda Avrupalıları baskı altına alabilir. Avrupalıların Amerikan ekonomik ve askeri gücüne ihtiyacı var. Ticaret politikalarında Çin’e, Japonya’ya, Kanada’ya, AB’ye baskı yapmaya çalışabilir. Ama nereye kadar? Trump’ın yapabileceklerinin bir sınırı var. Öncelikle dünyada güçler dengesi değişiyor. Çin’in gücü hızla artıyor. Güçlenen başka ülkeler de var. ABD’nin müttefikleri Trump’ın tek taraflılığı karşısında alternatif politikalar aramaya başladılar bile. Avrupalılar kendi savunmalarına daha fazla önem verme yolunda. Müttefikleri olmayan bir ABD zayıflamış bir ABD olacak. Diğer güçler onu dengelemeye çalışacaklar. Çin ve Rusya zaten bunu yapıyor. ABD sonuçta yine çok taraflılığa, müttefiklerine, uluslararası örgütlere, uluslararası hukuka geri dönmek zorunda kalacak. Ama Trump’ın politikalarının dünyaya faturası ağır olacak. Taha Akyol, Hürriyet gazetesinde “Trump dengesiz, megaloman ve saldırgan tavırlarıyla asıl dünya barışını tehdit ediyor” diye yazdı. Kudüs ve İran’la ilgili kararları bunun kanıtı.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.