İsmail Kemal
Teknolojik gelişmeler geniş kitlelerin siyasi açıdan manipülasyonunu kolaylaştırdı. Tabii manipülasyon sadece siyasetle sınırlı değil. Örneğin tüketicilere yönelik manipülasyonlar da yapılıyor. Neyi tüketip neyi tüketmememiz gerektiği konusunda bizi yönlendirmeye, tercihlerimizi etkilemeye çalışıyorlar. Bu yazının konusu siyasal tercihlerimizi yönlendirmek için neler yapıldığıdır. The Observer gazetesi araştırmacı gazeteciliğin yeni bir örneğini sergileyerek son başkanlık seçimlerinde ABD seçmenlerini manipüle etmek için neler yapıldığını, Facebook gibi sosyal medya platformlarından sağlanan verilerin bu amaçla nasıl kullanıldığını ortaya koydu. Channel 4 televizyon kanalı da aynı konuyu ele aldı. Bu yöndeki iddialar Batı ülkelerinde bomba etkisi yaptı. Soruşturmalar başlatılıyor. Bu konuda neler yapılıp neler yapılmayacağı Batı demokrasilerinin geleceğini belirleyecek. Konunun bir çok yönü var. Tüm bunların tartışılması ve iktidarların bu konuda önlemler almaları gerekiyor. Sosyal medya üzerinden elde edilen “büyük veriler” (big data) seçmenlerin manipüle edilmesi için kullanılamamalı.
İnsanların birbirlerini kandırarak yönlendirmeye, manipüle etmeye çalışmaları insanlık kadar eskidir. Şimdi yeni olan teknolojinin bu konuda sunduğu geniş olanaklardır. Milyonlarca insanla ilgili verilere ulaşıp bunları analiz ederek o insanları yönlendirecek yollar, yöntemler geliştirilebilir. İşte Cambridge Analytica isimli şirket tam da bunu yapmış. Facebook üzerinden 50 milyon kişinin verileri toplanmış. Facebook kullanıcılarının çoğunun verilerinin kullanıldığından haberi yoktu. Bu çerçevede Cambridge Analytica şirketi verileri usülsüz olarak kullanmakla suçlanıyor. İngiltere Bilgi Komisyonu, şirket hakkında soruşturma başlatmaya hazırlanıyor. BBC’nin haberine göre Komisyon, şirketin ofislerinde arama yapılması için mahkemeye başvurdu. Şirketin CEO’su Alexander Nix görevden alındı. Yani bu iş önemli ve büyüyecek.
BBC Türkçe’nin aktardığı gibi “Cambridge Analytica, ‘tüketici, takipçi, seçmen davranışlarını değiştirmek isteyen’ iş dünyası ve siyasi partilere hizmet sunan bir veri analiz şirketi. The Observer gazetesi, 2014 yılında 50 milyon Facebook kullanıcı profilinin İngiltere merkezli akademisyen Aleksandre Kogan ve şirketi Global Science Research tarafından toplandığını yazdı. Cambridge Analytica’da çalışmış olan ve bu konuda The Observer’e bilgi veren Christopher Wylie sistemi ‘tam teşekküllü propaganda makinesi’ olarak tanımladı. Wylie, Donald Trump’ın stratejisti Steve Bannon’un şirketle bağlarını, Trump’a destek veren ABD’li milyarder Robert Mercer’in şirkete 15 milyon dolar verdiğini aktardı. Facebook verileri için 1 milyon dolar ödediklerini söyledi. Amaç Amerikalı seçmenleri Trump lehine etkilemekti. Cambridge Analytica şirketi teknolojik olanakları konusunda Rusya’nın Lukoil şirketine de brifing vermiş. Şirket başka ülkelerde de seçimlerin sonuçlarını etkileme çalışmaları yürütmüş. Cambridge Analytica’nın, Brexit kampanyası ile ilişkileri nelerdi? İngiliz seçmenler de hedef alındı mı? Tüm bunların ortaya çıkarılması gerekiyor. Bakalım soruşturmalar sonucunda neler öğreneceğiz?
Cambridge Analytica’nın ABD başkanlık seçimlerinde oynadığı rol konusunda şimdi çok şey yazılıp söyleniyor. Umarız yapılacak araştırmalar gerçekleri ortaya çıkarır ve halk bu gerçekleri öğrenir. Bizim için önemli olan sosyal medyada paylaştığımız bilgilerin bizi manipüle etmek için kullanılabileceği gerçeğidir. Bu alanda çalışma yürüten sadece Cambridge Analytica şirketi değildir. Devletler ve istihbarat örgütleri de bu işlerin içindedir. Devletler hem kendi toplumlarını, hem de hedef aldıkları toplumları manipüle etmek, yönlendirmek için çaba harcayabilirler. Teknolojinin gelmiş olduğu aşama bunu olanaklı kılıyor. Artık propaganda seçim meydanlarında yapılmıyor. Size özel ayarlanmış olarak bilgisayarınızda, cep telefonunuzda, tabletinizde karşınıza çıkıyor. Sizden elde edilen bilgiler ışığında sizi etkilemenin yolları bulunuyor. Cambridge Analytica olayının bir faydası insanların tehlikeyi görmesine yardımcı olması ve önlemler almaya itmesidir. Her gördüğümüze, her duyduğumuza, her okuduğumuza inanmamalıyız. Herşeyi eleştiri, sorgulama süzgecinden geçirmemiz şarttır. Aksi takdirde sürüye dönüşür ve güdülürüz.
Cambridge Analytica konusu bizde pek yankı uyandırmadı. Bir dönem dıştan yoğun manipülasyona hedef olmuş bir toplum olarak konuya gereken önemi vermemiz lazım. Amerikalılar başka toplumları yönlendirmede aktiftiler. Sonuçta galiba kendileri de aynı oyunun kurbanı oldular. Büyük çaplı siyasi manipülasyon çağına girmiş bulunuyoruz. Sosyal medyayı dikkatli kullanmak, paylaştığımız bilgilerin başka ellere geçebileceğini ve bize karşı kullanılabileceğini aklımızdan çıkarmamamız gerek. Facebook gibi platformların rolünün daha fazla tartışılması, incelenmesi gerekiyor.