Ortadoğu’daki son gelişmeler bize bu bölgenin ne kadar kaygan bir zemin oluşturduğunu hatırlattı. Ani değişiklikler yaşanabiliyor. Önceden hesaplanamayan gelişmeler olabiliyor. Ortadoğu’nun bu yönü aslında iyi biliniyor. Bu gerçeği unutanlar hata yapmaya mahkumdur. Ortadoğu, uzun vadeli ve gerçekçi strateji gerektirir. Hesap, kitap ister. İdeolojik yaklaşımlardan uzak durarak ayakların yere basması önemlidir. Taha Akyol “Kaygan zemin” başlıklı makalesinde bu noktalara değinerek Türkiye’nin bölgede yapmış olduğu hatalara dikkat çekiyor. “Ortadoğu kaygan bir zemindir, Türkiye hükümetleri bu yüzden Ortadoğu politikalarında hep ihtiyatlı davranmışlardı. Muhafazakârlar bunu Müslüman ülkelere karşı soğukluk zannettiler. Arap Baharı’nın Müslüman Kardeşler gibi dost iktidarlar çıkaracağı heyecanıyla Ortadoğu siyasetine daldılar. Neredeyse Ortadoğu kavramını bile kutsadılar, “bataklık” denilmesine kızdılar. Bugün gelinen nokta gösteriyor ki, bu kadar heyecanlı olmamak, aksine tarihi doğru okuyarak ihtiyatlı, hesaplı, dengeli davranmak lazımmış.” Umarız bu çok önemli tespitler iyi anlaşılır ve bundan sonra daha dikkatli politikalar izlenir.
Ortadoğu’da en önemli gelişmelerin yaşandığı ülkeler Suriye ve Irak. Bu iki ülkede yaşananlar ve buralarda oluşmakta olan güçler dengesi büyük oranda bölgenin kaderini belirleyecek. Suriye’de IŞİD yenilgiye uğramış, elindeki toprakları kaybetmiş durumda. Elbette savaş bitmiş değil. Ancak gidilecek köyün minareleri belli oldu. Rusya ve İran’ın desteklediği Beşar Esad avantajlı konumda. Güçlenmiş durumda. Artık hiç kimse Esad’ın gitmesi gerektiğinden söz etmiyor. Irak’ta Bağdat hükümetinin Kerkük konusunda yaptığı ani hamle bu ülkedeki durumu da değiştirdi. Suriye ve Irak’taki durumlar bir birinden farklı ama çok önemli ortak bir yön var. Bu da İran’ın gücünün ve başarılarının artmış olmasıdır. Suriye’de kazananlar Rusya ve İran. Irak’ta ise kazanan İran. Saddam Hüseyin’in Amerikalılar tarafından iktidardan uzaklaştırılması sonrasında Şii çoğunluğun iktidara ağırlığını koyması ile İran’ın bu ülkedeki gücü yükselişe geçmişti. Şimdi İran’ın gücü doruk noktasına ulaşmış durumda. Ortadoğu’da İran gerçeğini görmeden, analiz etmeden bir şey anlamak mümkün değil. Nitekim Taha Akyol, Sönmez Köksal’ın durumu özetleyen şu önemli sözlerini aktarıyor: “Bağdat, Tahran’ın kontrolünde. Devrim Muhafızları, Hizbullah ve Şii Haşdi Şabi güçleri sadece Irak’ta değil Suriye’nin her tarafında at koşturuyor.” Kerkük’le ilgili gelişmeler bağlamında köşe yazarı Arif Beki de “Kerkük düştü diye zil takıp oynayan kardeşim!.. Düştüyse İran’ın eline düştü” diye hatırlatmada bulunma ihtiyacını hissetti. Yıldızı yükselen ülkenin İran olduğunu herkes görebiliyor. Köşe yazarı İbrahim Kiras “Ortadoğu: Hep İran’ın kazandığı oyun masası” başlıklı bir yazı yazdı.
Ortadoğu satranç tahtasında elbette başka oyuncular da var. Oyun henüz bitmiş değil. Bölgenin istikrara kavuşması uzun zaman alacak. Mücadeleler devam edecek. Öncelikle ABD faktörünü unutmamak lazım. ABD hem Irak’ta, hem de Suriye’de kazananlar arasında değil ama gücü ve etkisi var. Olayları kendi lehine çevirmeye çalışmaktan vazgeçmeyecek. Suriye’den kolay kolay çekilmeyecek. Askeri, ekonomik, diplomatik gücünü kullanarak Rusya ve İran’la rekabete devam edecek. Yapılan hatalar nedeniyle Türkiye’nin gücü ve etkisi sınırlanmış durumda. Farklı konularda farklı aktörlerle işbirliği yaparak kendi hedeflerine ulaşmaya çalışıyor. Manevra alanı geniş değil. Bir Ortadoğu politikası, stratejisi var mı? Belli değil. Yok gibi. Bakalım bundan sonra gerçekçi politikalar izleyecek mi? İran gibi aktörlerin başarılarından dersler çıkarabilecek mi?
Trump yönetimi İran’a karşı baskılarını artırmaya, yeni yaptırımlar gündeme getirmeye çalışırken İran’ın Ortadoğu’da yaptığı önemli hamleler ABD’nin işini zorlaştırıyor. Trump konuşuyor ama İran iş yapıyor, etki alanını genişletiyor. Sahadaki gücünü artırıyor. Rusya ile geliştirdiği iyi ilişkiler ve bölgesel düzeyde kurduğu ittifakların bu başarılarda önemli payı var. İran’ı kendi ulusal çıkarları doğrultusunda adımlar atan bir aktör olarak görmek lazım. İdeolojik değil gerçekçi politikalar uyguluyor. Yeni bir Ortadoğu’ya doğru yol alıyoruz. Son gelişmelerle hem Suriye’de, hem de Irak’ta merkezi hükümetler güçlenmiş durumda. Yaşanan gelişmeler bu ülkelerin geleceğini belirleyecek gibi. “Yeni Ortadoğu”da İran’ın önemli bir aktör olacağını görmekte yarar var. Bölgedeki İran gerçeği buna işaret ediyor.