Avrupa’da devam etmekte olan mülteci krizinin önemli bir boyutu da insan kaçakçılığıdır. Konunun pek konuşulmayan bu yönüne kısaca bakmakta yarar var. Der Spiegel dergisi, “Asylum’s Dark Side: The Deadly Business of Human Smuggling” başlıklı yazısında konu hakkında önemli bilgiler verdi. Mülteciler, Avrupa’ya ulaştırılma vaadi ile hayatlarını insan kaçakçılarına emanet etmekte, bunun için para ödemektedirler. Kimileri Avrupa’ya ulaşırken kimileri denizlerde boğulmakta veya bir aracın içinde can vermektedir. 27 Ağustos’ta Avusturya’da bir aracın içinde 71 mültecinin cesedi bulunmuştu. Avusturya’daki korkunç olaydan sonra Avrupa ve dünya 3 yaşındaki Aylan Kurdi’nin sahile vuran cesedi ile yüzleşti. Aylan ve beraberindekiler de insan kaçakçıları tarafından para karşılığında Avrupa’ya götürülme vaadi ile yola çıkarılmıştı. Bu tür trajediler geçmişte yaşandı, gelecekte de yaşanacak. İnsan kaçakçılığı ile mücadele mülteci krizini çözümlemeye çalışmanın önemli bir boyutudur. Avusturya’daki trajedi konusunda bazı zanlılar göz altına alındı. Suçlu olanların gerekli cezayı alması insan kaçakçılığı ile mücadele açısından son derece önemlidir.
İnsan kaçakçılığının geliri çok büyük. Der Spiegel’e göre bir mültecinin Suriye’den Almanya’ya götürülmesinin bedeli 2 bin 500 Euro. Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya insan kaçırmanın bedeli de 2000-2500 Euro civarında. 15 Avrupa ülkesinden gazetecilerin oluşturduğu “The Migrant’s Files”a göre 2000 yılından günümüzde dek mülteciler insan kaçakçılarına toplam 16 milyar Euro ödediler. İnsan kaçakçılığı ağı içinde büyük balıklardan küçük balıklara kadar çeşitli aktörler var. Polisin yakaladıkları genellikle küçük balıklardır.
İnsan kaçakçılığının gelişmesi için koşulların uygun olması gerekir. Der Spiegel, bu konuda AB’ye ciddi eleştiriler yöneltiyor. AB’nin mülteci krizi karşısında çözümler üretememesi, üye ülkeler arasında ortak bir politika oluşturulamaması insan kaçakçılarının işini kolaylaştırıyor. AB daha etkili politikalar uygulayabilseydi durum farklı olabilirdi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da savaşlar devam ettiği sürece mülteci akınının devam edeceğini biliyoruz. Buna rağmen AB henüz strateji oluşturmuş değil. Devam etmekte olan kriz konusunda birbirlerini suçluyorlar. Bazı AB ülkeleri işi “Sadece Hristiyan mültecileri kabul edeceğiz” noktasına getirdiler. Kıbrıslı Rum yetkililer ise Hristiyan koşulunu yetersiz bularak Ortodoks Hristiyan koşulunu getirdiler. Müslümanlar istenmiyor. Onun ötesinde Protestan veya Katolik Hristiyanlar da tercih edilmiyor. Sadece kendi mezhebinden olanları kabul edebileceğini söyleyen bir hükümet AB ilke ve değerlerini çöpe atmış olmuyor mu? İnsan kaçakçıları işte bu karmaşadan yararlanıyorlar.
AB ülkelerinin mülteci krizi konusunda stratejisi, planı yokken Der Spiegel’in belirttiği gibi insan kaçakçılarının planı var. Onlar ne yapacaklarını iyi biliyorlar. Kuzey Afrika’dan deniz yolu ile İtalya ve İspanya’ya, karadan Türkiye ve Bulgaristan üzerinden Avrupa’ya ve Yunanistan, Makedonya, Sırbistan, Macaristan hattı üzerinden Avrupa’ya mülteci taşıyorlar. Makedonya ve Sırbistan sınırlarını aşmak daha kolay olduğu için son zamanlarda insan kaçakçıları Yunanistan, Makedonya, Sırbistan, Macaristan hattını tercih ediyorlar.
Ortadoğu’dan, Kuzey Afrika’dan kaçan insanların sayısı arttıkça insan kaçakçılığı “endüstrisi” büyüyor, dallanıp budaklanıyor. Ağları her tarafa yayılıyor. Macaristan, mülteciler konusunda çok düşmanca bir tavır izliyor. Sınırına tel örgüler döşedi. Ancak insan kaçakçıları yeni çözümler bulabilirler. Der Spiegel’e göre Hırvatistan veya Slovenya üzerinden insan kaçırabilirler. Yasadışı yollardan Avrupa’ya ulaşma talebi olduğu sürece para karşılığında bunu sağlama arzı da olacaktır. İnsan kaçakçılığı ile mücadele son derece önemlidir ama sorunun kökü halledilmediği sürece tutuklanan, hapse atılan kaçakçıların yerini yenileri alacaktır. Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da savaş yangını, sefalet devam ettiği sürece mülteci krizi de devam edecek ve birileri bundan para kazanacak.
Mülteci krizi karşısında AB sınıfta kaldı. Bazı AB üyesi ülkeler, AB ilke ve değerlerini çiğneyen tavırlar sergilediler. Özellikle Müslüman Kıbrıslı Türklerle ortaklık kurma müzakereleri devam ederken Sn. Hasikos’un açıklaması büyük bir talihsizlikti. Umarız AB en kısa sürede mülteci krizi konusunda bütünsel bir strateji geliştirir, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Yemen’de savaşların sona ermesine katkı koyar.