ABD’de başlayıp AB’yi etkisi altına alan, Euro bölgesini sarsan ekonomik kriz, ekonomik büyüme (veya daralma) konusunun devamlı gündemde olmasına yol açtı. Ekonomik kriz, birçok ülkenin uzun süreli durgunluğa girmesine neden oldu. Ekonominin daralması veya yerinde sayması, işsizliğin artmasına yol açıyor. İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerde işsizlik rekor düzeyde. Euro bölgesi üyesi güney Avrupa ülkelerinin yakında ciddi ekonomik büyümeye geçmeleri beklenmiyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre 2017 yılında bu ülkelerde kişi başına gelir 2007 yılındaki gelirin altında olacak. Yani bu ülkeler 10 yıllık bir kayba uğruyorlar. Bu durum, söz konusu ülkeler için siyasi, sosyal riskleri artırıyor.
Genelde gelişmiş Batı ülkelerinde ekonomik büyüme oranları çok düşük. Bu durum, 2013 yılı küresel ekonomik büyüme oranını aşağıya çekiyor. IMF’nin yakın geçmişte açıkladığı ve 185 ülke ile ilgili öngörüleri içeren “World Economic Outlook 2013” raporuna göre bu yıl küresel ekonomik büyüme ortalama yüzde 3.6 civarında olacak. Raporda küresel ekonomik büyümenin yüzde 2’nin altında kalması olasılığından da söz ediliyor. Gelişmiş ülkelerin ortalama büyüme oranı ise sadece yüzde 1.5 olacak. ABD ekonomisinin yüzde 2 oranında büyümesi bekleniyor. Euro bölgesi ekonomilerinin 2013’te büyümesi değil, yüzde 0.2 oranında daralması bekleniyor. AB ve Euro bölgesinin en güçlü ekonomisi olan Almanya bu yıl sadece yüzde 0.6 oranında büyüyecek. Küresel ekonomi için en büyük tehlike Euro bölgesinden kaynaklanıyor. Japonya durgunluk yaşıyor. Alınmakta olan tedbirlerle bu ülkenin 2013’te durgunluktan çıkması ve yüzde 1.2 oranında büyümesi bekleniyor. Bu verilere göre gelişmiş ülkelerde işsizlik sorunu bu yıl da etkisini sürdürecek. Gelişmiş ülkelerin zayıf performansı ister istemez gelişmekte olan ülkeleri de etkiliyor.
Peki, hızlı ekonomik büyüme gerçekleştiren ekonomiler hangileri? IMF raporuna göre bu ülkelerin tümü Asya ve Afrika’da bulunuyor. Hızlı ekonomik büyüme gelişmiş ülkelerde değil, gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşiyor. Gelişmekte olan ülkelerin bu yıl ortalama yüzde 5.6 oranında büyümeleri bekleniyor. Hızlı ekonomik büyüme kaydetmekte olan ülkeler içinde BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) diye isimlendirilen ülkeler ayrı ele alınabilir. Çin, çok uzun zamandan beri güçlü ekonomik performans sergiliyor. 2013’te de hızla büyümeye devam edecek. IMF raporuna göre Çin ekonomisi bu yıl yüzde 8.2 oranında büyüyecek. Geçen yıl bu oran yüzde 7.8’di. Çin’den sonra en önemli ülke Hindistan. Hindistan geçen yıl yüzde 4.5 oranında büyümüştü. Bu yıl yüzde 5.9 oranında büyüyecek. Brezilya’nın büyüme oranı düşük. Bu ülke geçen yıl yüzde 1 oranında büyümüştü. Bu yıl yüzde 3.5 oranında büyüyecek. Rusya, bu yıl yüzde 3.7’lik büyüme kaydedecek. Güney Afrika, Brezilya gibi aşağılarda. 2013 büyüme hızı 2.8 olacak.
IMF raporuna göre en hızlı büyüyen 20 ekonominin 10’u Afrika’da, 8’i Asya’da, 2’si Ortadoğu/Kuzey Afrika’da. Raporda ilk 20’de yer alan ülkeler şunlar: Ruanda, Gambiya, Kamboçya, Fil Dişi Sahili, Gana, Türkmenistan, Laos, Zambiya, Mozambik, Kongo Halk Cumhuriyeti, Papua Yeni Gine, Çin, Libya, Timor-Leste Demokratik Cumhuriyeti, Irak, Moğolistan, Butan, Gine, Güney Sudan, Sao Tome. Hızlı ekonomik büyüme bu ülkelerin en iyi ekonomiler olduğu, halkın yaşam düzeyinin yüksek olduğu anlamına gelmez. Bu ülkelerin çoğunda nüfusun büyük kısmı tarımla uğraşıyor ve geçimini ancak sağlıyor. Yolsuzluk çok yaygın, hukuk sistemi zayıf. Genellikle iyi bir altyapıya sahip değiller. Bu ülkelerin 8’i doğal kaynaklarını (petrol, doğal gaz, madenler) satarak hızlı ekonomik büyüme gerçekleştiriyorlar.
The Foreign Affairs dergisinde Morris Rossabi, hızlı büyüyen bu ülkeleri inceleyen bir yazı dizisi başlattı. İlk yazı Moğolistan’la ilgili. Moğolistan ekonomisi 2009 yılında yüzde 1.3 oranında daralmıştı. 2010’da yüzde 6.4, 2011’de yüzde 17.4 oranında büyüdü. IMF verilerine göre 2012’de dünyanın en hızlı büyüyen beşinci ülkesi oldu. 2013’te yüzde 15.7 oranında büyümesi bekleniyor. Bunlar inanılmaz rakamlar. Peki, bu büyüme hikâyesinin arkasında ne var? Moğolistan’ın yer altı zenginliklerinin pazarlanması. Ülkenin zengin bakır, altın, kömür, uranyum, kalay madenleri uluslararası şirketler tarafından çıkarılıp pazarlanıyor. En büyük müşteri komşu Çin. Yeraltı zenginliklerinden elde edilen paralar halka ulaşmıyor. Yolsuzluk çok yaygın. Ülkeyi yönetenler hızla zenginleşirken halkın yüzde 39’u sefalet içinde. Toplumsal uçurumlar derinleşiyor. Çevreye verilmekte olan zararı da unutmamak gerek.
Ekonomik büyüme tüm toplumlar için çok önemli. Ancak, Moğolistan örneğinden de görüleceği gibi, tek başına sorunları çözümlemiyor. İyi ve adil yönetim, hukuk devleti, şeffaf ve verimli kurumlar, güçlü sivil toplum örgütleri, eleştirel medya olmadan toplumsal kalkınma sağlanamaz. Yine de Afrika ve Asya ülkelerinde yaşanmakta olan bu süreçleri göz ardı edemeyiz.