kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
STERLIN
44,2960
BITCOIN
$97.390
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Hafif yağmur
7°C
LONDRA
7°C
Hafif yağmur
Pazar Rain and snow
7°C
Pazartesi Parçalı bulutlu
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
10°C
Salı Kapalı
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
12°C
Çarşamba parçalı az bulutlu
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
12°C

Satürn’ün uydusu Enceladus’un sırrı çözüldü

Satürn’ün uydusu Enceladus’un sırrı çözüldü
11.12.2019
0
A+
A-

BİLİM insanları, Satürn’ün uydusu Enceladus’un güney kutbundaki kaplanların sırt desenini andıran paralel şeritlerin, eksen eğikliğinin yarattığı buz kırılmaları sonucu oluştuğunu belirtti.

ABD’li gezegen bilimciler Doug Hemingway, Max Rudolph ve Michael Manga, sonuçları “Nature Astronomy” dergisinde yayımlanan araştırmada, Enceladus’un güney kutbunda şeritler çizen eşit aralıklı derin olukların oluşumunu açıklayan bir teori geliştirdi.

Araştırmacılar, ilk kez ABD Havacılık ve Uzay Ajansının (NASA) Satürn keşif uydusu Cassini tarafından görüntülenen derin olukların, buzla kaplı gök cisminin yörüngesindeki eksen eğikliği nedeniyle güney kutup bölgesinde incelen buz tabakasının aşamalı olarak kırılmasıyla oluştuğu savını öne sürdü.

İlk şeridin kırılmasının ardından uydunun yüzey altı okyanusundaki suyun açığa çıktığına işaret eden bilim insanları, oluktan dışarı püsküren buz ve karın kırılan hat çevresinde oluşturduğu ağırlığın yarattığı baskıyla diğer paralel kırıkların meydana geldiği değerlendirmesinde bulundu.

Araştırmaya önderlik eden Hemingway, “İlk kez Cassini tarafından görülen bu şeritlerin Güneş Sistemi’nde bir benzeri yok. Birbirlerine paralel ve eş mesafeliler, yaklaşık 130 kilometre uzunluğundalar ve aralarındaki mesafe yaklaşık 35 kilometre. Bunları özellikle ilginç kılan, şu anda biz konuşurken bile gaz ve buz püskürtüyor olmaları. Hiçbir buz gezegeninde veya uydusunda böyle bir şey görülmüyor.” ifadelerini kullandı.

Söz konusu şeritlerin, uydunun yüzey altı okyanusunun keşfedilmesini ve incelenmesini sağladığına dikkati çeken Hemingway, “Bu durum, (canlı yaşamın var olabileceği ihtimali nedeniyle) astrobiyologları oldukça heyecanlandırdı. Biz de bu şeritlerin oluşmasını ve varlığını sürdürmesini sağlayan koşulların anlaşılmasının önemli olacağını düşündük. Modelimiz uydunun kabuğunu oluşturan buz kütlesinin maruz kaldığı fiziksel koşullardan kaynaklanan özgün bir olay ve süreç dizisinin bu ayrıksı şeritlerin var olmasını sağladığını gösteriyor.” değerlendirmesini yaptı.

Cassini uzay aracının 2005’te Enceladus’un buzlu yüzeyinden sızıntı yapan su kaynakları tespit etmesinden bu yana bilim insanları, uydunun dışarıdan gelen organizmalar için potansiyel bir yaşam alanı oluşturup oluşturmadığını araştırıyor.

NASA, 2017’de Cassini’nin Enceladus’taki gözlem faaliyeti sırasında canlı yaşamını destekleyecek bir kimyasal enerji reaksiyonu gözlemlediğini duyurmuştu.

Cassini’nin 28 Kasım 2015’te özel bir dalışla uydunun yüzeyinde gaz ve buz püskürten bir gayzeri incelediği ve bu gayzerden fışkıran materyalin yüzde 98 su, yüzde 1 hidrojen ve yüzde 1 karbondioksit, metan ve amonyaktan oluşan bir bileşke içerdiğinin anlaşıldığı belirtilmişti.

NASA uzmanları, uydunun yüzeyine sürekli olarak fışkıran maddenin içinde hidrojen bulunmasının, yüzey okyanusundaki soğuk suyun derinlerdeki sıcak kayalarla karşılaşmasıyla oluşan hidro-termal aktivitenin varlığına işaret edebileceğini aktarmıştı.

Uzmanlar, bu sıcak alanların mikrop ve bakteriler gibi küçük organizmaların yaşaması için ideal koşullar sunabileceğini vurgulamıştı.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.