Bakan Çavuşoğlu, Kıbrıs Rum kesiminin Türkiye’ye yönelik suçlamalarına tepki göstererek, “Hangi kanunun (Akdeniz’de) Türk faaliyetlerinin yasa dışı olduğunu belirttiğini merak ediyorum. Bu, yalnızca Rumlara ve Avrupa Birliği (AB) içerisinde Rumları destekleyen ülkelerin görüşüne göre.” dedi.
Slovakya’da düzenlenen Bratislava Küresel Güvenlik Forumu’na katılan Çavuşoğlu, “Türkiye’nin Bölgesel ve Küresel Güvenlikteki Rolü” konulu söyleşide açılamalarda bulundu.
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye’nin dış politikasındaki öncelikleri anlamak için, etrafında son 10 yılda neler yaşandığına bakılması gerektiğini söyledi.
Çok sayıda değişkenin meydana geldiğini kaydeden Çavuşoğlu, terör, birçok ülkenin yüzleşmek zorunda kaldığı yabacı terörist savaşçılar gibi konulara dikkati çekerek, Türkiye’nin 125 ülkeden yabancı terörist savaşçı yakaladığını ifade etti.
Çavuşoğlu, düzensiz göç, sığınmacı ve donmuş ihtilafların Türkiye’nin etrafını kuşattığına işaret ederek, Dağlık Karabağ, Kırım, Osetya, Abhazya gibi donmuş ihtilafların bölgede istikrarı tehdit ettiğinin altını çizdi.
Bazı ülkelerin, bölgede birçok ülkenin üzerinde hakkı olduğu hidrokarbon rezervlerini ele geçirme çabasının olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, “Türkiye’nin eylemleri çoğu zaman bir seçimden ziyade bir zorunluluktur. Biz bu sorunlarla yüzleşmek zorundayız, bu nedenle biz aktif ve girişimciyiz, tabii bizim insani dış politika perspektifimiz de unutulmamalı.” diye konuştu.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı sığınmacı ve göçmenler konusuna da değinerek, “Sözde birçok ülke, Türkiye’nin bu kadar çok mülteciye ev sahipliği yapmasını övüyor ki bu insanların bazıları Suriye ve çevresinden gelen savunmasız insanlar. Ancak kimse sorumluluğu paylaşmıyor.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin sığınmacı konusunda 40 milyar dolardan fazla bir harcama yaptığını kaydeden Çavuşoğlu, bu konuda uluslararası toplumdan alınan desteğin bir milyar dolar düzeyinde olduğunu, AB ile yapılan anlaşma çerçevesinde Türkiye’ye vadedilen 6 milyar doların yalnız 3 milyar dolarının alınabildiğini, söz konusu anlaşmanın da bu nedenle işlevsiz kaldığını aktardı.
Bölgede sorunlar devam ettiği sürece mülteci ve sığınmacı sorununun da süreceğine dikkati çeken Çavuşoğlu, “Bu sorumluluğu yüklenmek için yeni bir yaklaşım ve vizyona ihtiyacımız var, özellikle salgın nedeniyle 100 milyondan fazla insan çeşitli nedenlerden yurtlarını terk etmek durumuyla karşı karşıya, bunu da bu gelişmelere eklemek gerekir.” görüşünü paylaştı.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye’nin Suriye, Libya ve diğer bütün ülkelerin toprak bütünlüğünü savunduğunu belirterek, bütün ülkelerin de Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü kabullenmesi gerektiğini ifade etti.
Statükonun değişmek zorunda olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, “1992’den itibaren yaklaşık 30 yıldır Dağlık Karabağ da dahil Azerbaycan toprakları Ermenistan’ın işgali altında. Bizim Minsk grubumuz, Minsk Eş Başkanlığı, burada Rusya, ABD ve Fransa var, buralarda herhangi bir çözüm ya da olumlu bir efor ortaya konabildi mi? Hayır, bu durum Ermenistan’ı, Azerbaycan’ın işgal edilmemiş bölgelerine saldırma konusunda cesaretlendiriyor. Temmuzda oldu ve şu an bu devam ediyor. Biz ayrıca barışçıl ve uzlaşıya dayalı çözümden yanayız. Ancak herkes Azerbaycan’ın yaşadığı hüsranı anlamalı. Azerbaycan, kendi topraklarını geri almak için savaşması gerektiğine inanıyor ve bunu yapmak zorundalar.” şeklinde konuştu
Söyleşide Rum Büyükelçisinin “Türkiye’nin Akdeniz’de hak ihlallerinde bulunduğu” iddialarına da yanıt veren Çavuşoğlu, “Hangi kanunun Türk faaliyetlerinin yasa dışı olduğunu belirttiğini merak ediyorum. Bu, yalnızca Rumlara ve AB içerisinde Rumları destekleyen ülkelerin görüşüne göre. Size bir sorum olacak Sayın Büyükelçi: Kıbrıslı Türklerin de Kıbrıs etrafındaki hidrokarbon kaynaklarda da hakları olduğunu kabul ediyor musunuz? Bunu kabul ediyor musunuz? Sizin adınıza cevaplayayım, Lideriniz (Nikos) Anastasiadis bunu kabul ediyor. Neden eşit gelir paylaşımı sağlamıyorsunuz? Kıbrıs Türklerinin istedikleri son derece adil: Eşit gelir paylaşımı ve 2011, 2012 ve 2019’da öneriler sundular. Bunları neden reddettiniz?” ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Kıbrıs’ta bulunan Türk askerleri konusuna da değinerek, “Tüm bu konular Annan Planı çerçevesinde ve Crans Montana’da müzakere edildi. Kıbrıs Türkleri, Türkiye’nin de desteğiyle referandumda Annan Planı’nı desteklediler esasen. Siz neden 2004’te bunu reddettiniz? Neden 2017’de Crans Montana’daki tüm önerileri reddettiniz? Müsaade edin, bu soruya ben yanıt vereyim: Çünkü Kıbrıslı Türklerle hiçbir şeyi paylaşmak istemiyorsunuz. Bunu Anastasiadis söylüyor, liderleriniz bunu söylüyor. Hiçbir şeyi paylaşmak istemiyorsunuz. (Anastasiadis) Kıbrıslı Rumların, Türklerle hastanelerini bile paylaşmak istemediğini söyledi. Bu yüzden bir mutabakata varamıyorlar. Bu yüzden geri adım atmak zorunda kaldı. Yani, siz kendi usulsüzlüklerinize bakın, Kıbrıslı Türklerin haklarına yönelik ihlallerinize. Türkiye Kıbrıs’ta garantörlerden biridir ve Kıbrıslı Türklerin haklarını korumak zorundadır.” şeklinde konuştu.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye’nin Libya’da Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kabul edilmiş resmi hükümetin yanında yer aldığına dikkati çekerek, “Ancak bazı Avrupalı ülkeler, örneğin Fransa, darbeci Hafter’e angaje oldu. Bizim angajmanımız sayesinde Hafter, Trablus’a giremedi, aksi durumda bu savaş bir şehir savaşına dönebilirdi ve on yıllarca sürebilirdi. Böylelikle sahada biz dengeyi sağlamış olduk. Bu nedenle ateşkesin uzatılması ve siyasi süreç üzerine konuşabiliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Akdeniz’de Türkiye’nin 2018’e kadar çok sabırlı bir şekilde hareket ettiğinin altını çizen Çavuşoğlu, Kıbrıs Rum kesiminin, Türkiye’nin haklarını ihlal ederek ve Kıbrıs Türklerini göz ardı ederek, 2003’ten itibaren Mısır, Libya ve İsrail’le anlaşmalar yaptıklarını, 2011’de sondaj çalışmalarına başladıklarını hatırlattı.
Çavuşoğlu, Türkiye’nin Akdeniz’de sondaj çalışmalarına 2018’de başladığına, 7 yıldan uzun bir süre beklediklerine dikkati çekerek, herkesi hakkaniyetli bir paylaşıma davet ettiklerini ancak sürekli bu teklifin reddedildiğini söyledi.
Yunanistan’ın Ege’deki iddialarına da değinen Çavuşoğlu, beraberinde getirdiği Sevilla Haritası olarak adlandırılan haritada, Ege Denizi’nde Yunanistan’ın iddialarını göstererek, bu haritaya göre Türkiye’ye hiçbir şeyin kalmadığını anlattı.
Bakan Çavuşoğlu, Yunanistan’ın iddialarının uluslararası hukuka aykırı olduğunu, bu durumun hiçbir ülke tarafından kabul edilemeyeceğini belirtti.
Türkiye’nin her zaman çatışmasızlıktan yana olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in girişimlerine teşekkür ederek, NATO bünyesinde tarafların ortak açıklamayı kabul ettiklerini kaydetti. Çavuşoğlu, fikir ayrılıklarının yaşanabileceğinin ancak NATO müttefikleri arasında gerginliğin olmaması gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye’nin AB’ye giriş müzakerelerine de değinen Çavuşoğlu, Türkiye’nin AB ile yürütülen müzakerelerde her başlığı görüşmeye ve sonuçlandırmaya hazır olduğu çağrısını yineledi.
Çavuşoğlu, NATO’nun Türkiye’nin güvenlik stratejisinde merkezi bir konumda olduğunu, NATO içinde Türkiye’nin aktif roller üstlendiğini ancak NATO’nun yeni gelişmelere kendisini adapte etmesi gerektiğini ifade etti.
Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini de değerlendiren Çavuşoğlu, bu ülkeyle başta doğal gaz olmak üzere ciddi ticari ilişkilerin olduğunu ancak özellikle Kırım ve Doğu Ukrayna konusunda farklı yaklaşımlara sahip bulunduklarını anlattı. Çavuşoğlu, Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü güçlü bir şekilde savunduğunu ifade etti.