BRİTANYA Türk Kadınları Derneği, dünyadaki en eski tapınak olduğu düşünülen Göbekli Tepe hakkında seminer düzenledi.
BRİTANYA Türk Kadınları Derneği, dünyadaki en eski tapınak olduğu düşünülen Göbekli Tepe hakkında seminer düzenledi.
Derneğin onursal başkanı olan Türkiye Londra Büyükelçisi eşi Esra Bilgiç’in ev sahipliğinde gerçekleşen seminere onlarca kişi katıldı. Seminerde Göbekli Tepe’nin keşfiyle insanlık tarihi, tarımın başlaması, yerleşik hayata geçişle ilgili ortaya çıkan bulguların, tarihi yeniden yazarken, medeniyetin başlangıcının da sorgulanmasına yol açtığının altı çizildi.
Esra Bilgiç ve dernek başkanı Maviş Fuchs’un açılış konuşmalarının ardından Göbekli Tepe kazı olanı koordinatörlüğünü yürüten Dr. Lee Clare söz aldı. Yaklaşık iki saat süren seminerde Göbekli Tepe’yi görseller eşliğinde anlatan Dr. Clare, şunları söyledi:
“Göbekli Tepe’nin sadece toplanma yeri değil aynı zamanda bir yerleşim yeri de olabileceğini, düşünüyoruz. Sütunlardaki çizimler, yapıların büyüklüğü, ortadaki iki büyük sütunun insan şeklinde olmasının daha derin anlamları olduğunu düşünüyoruz. Sosyal bir oluşumun yer aldığı, fikir alışverişi yapılan, ritüellerin yansıra insanların tanışıp, kaynaştığı bir mekan da olabilir. Bildiğiniz gibi dünyanın ilk tapınağı olarak görülüyor. Tapınak, bir kurum olduğundan rahip, organize bir din, tapınak ekonomisi gerektirir. Tabii bu tür şeyler için çok erken bir çağdan bahsediyoruz. Bu yapılanmayı birden çok fonksiyonlu olarak görmek daha doğru olur. Topografyaya bakıldığında da çok korunaklı bir bölge olduğu görülüyor. Göbekli Tepe’yi bölgede yaşayan toplulukların yerel bir toplanma merkezi olarak da görmeliyiz, konum itibariyle de çok özel. Bölgeye çok hakim bir pozisyonu var. Savunması çok kolay; topografyaya bakıldığında da çok korunaklı bir bölge olduğu görülüyor.”
Uzmanlar, Göbekli Tepe’de mezarların olabileceği, kazılar derinleştikçe kemik kalıntıları bulunacağını düşünürken, şimdiye kadar yapılan kazılarda parçalanmış insan kalıntıları çıktı.
“Dikili taşlardaki çizimlerde toplum olarak yasadıkları dönüşümü anlatmış olabilecekleri bir anlatım var. Nüfus artışı, toprağa sahip olma fikri ve yol açtığı çatışmalar, eşit olmayan mal ve mülk dengesi, toplumdaki hiyerarşik çatışmayı da meydana getirmiş olabilir. Anıtlar aynı zamanda bir topluluk kimliğini ortaya koyuyor. Tüm bu nedenlerle Göbekli Tepe bize insanoğlunun gecesini anlatmada çok büyük bir önem kazanıyor. Burası sadece ayinle ilgili merkezi değil, bu anıtlar aynı zamanda bir topluluk kimliğini ortaya koyuyor. Toplumda yaşanan tüm bu değişimler insanlar arası ilişkiyi daha da samimi hale getirmiş olabilir.”
Şanlıurfa kent merkezinin 18 kilometre kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarında bulunan Göbeklitepe Arkeolojik Alanı, 1963 yılında, İstanbul ve Chicago Üniversitelerinin ortaklığıyla gerçekleştirilen bir yüzey araştırması sırasında keşfedildi. Göbekli Tepe’de Şanlıurfa Müzesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından ortaklaşa yürütülen kazılar 1995’ten bu yana sürdürülüyor.