Avrupa’nın ciddi bir mülteci sorunu yaşadığını, bu durumun siyasal yaşamı etkilediğini, örneğin Brexit kararında önemli rol oynadığını hepimiz biliyoruz. PEW araştırma kuruluşunun Avrupa Birliği istatistik örgütü Eurostat verileri temelinde hazırladığı rapor mülteci sorununu daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Mültecilerin nereden geldiği, nereye gittiği veya gitmek istediği rakamlarla daha somut hale geliyor. PEW verilerine göre 2015 yılında 1.3 milyon kişi AB, Norveç ve İsviçre’de sığınma talebinde bulundu. Bu bir rekor. 2014 yılında bu rakam 600 bindi. Demek ki 2015’te sığınma talepleri ikiye katlandı. Daha önce en büyük sığınma talebi artışı Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra 1992’de yaşanmıştı. 1992’deki rakam 697 bindi. Kosova savaşı nedeniyle 2002’de de sığınma taleplerinde artış olmuş ve rakam 463 bine ulaşmıştı. Sonraki yıllarda başvurularda düşüş olmuş 2008 en az başvuru yapılan yıl olmuştu. 2011’de Suriye iç savaşının başlaması ile sığınma başvuruları artmaya başladı. Bu rakamlarda büyük sıçrama 2015’te meydana geldi.
Peki, mülteciler nerelerden geliyorlar? PEW verilerine göre çoğu genç ve erkek olan sığınmacılar (yüzde 53) öncelikle Suriye’den geliyor. Suriye’den gelip Avrupa’da sığınma talep edenlerin oranı yüzde 29. İkinci sırada yüzde 15’le Afganistanlılar, üçüncü sırada yüzde 10’la Iraklılar yer alıyor. Sığınma talep edenlerin büyük kısmı Ortadoğu’dan olmakla birlikte bazı Avrupa ülkelerinden de sığınmacılar var. Bunlar Kosova (yüzde 5), Arnavutluk (yüzde 5), Sırbistan (yüzde 1), Rusya (yüzde 1). Sığınmacıların geldiği diğer bazı ülkeler Pakistan (yüzde 4), Eritre (yüzde 3), Nijerya (yüzde 2), İran (yüzde 2), Somali (yüzde 2), Ukrayna (yüzde 2). 2013 yılı ile 2015 arasında çatışma bölgeleri olan Suriye, Afganistan, Ukrayna gibi ülkelerden gelen mültecilerin sayısında büyük artış oldu.
Mülteciler Avrupa’ya eşit olarak dağılmıyorlar. 2015’te sığınma başvurusu yapan 1.3 milyon kişinin büyük kısmı sadece üç ülkede yoğunlaştı. Birinci tercih Almanya. Sığınma başvurularının yüzde 33’ü (442 bin kişi) Almanya’da yapıldı. 2014’te Almanya’da yapılan sığınma başvurusu 174 bindi. Bir yılda rakamlarda büyük patlama olduğu ortada. İkinci sırada yüzde 13’le Macaristan, üçüncü sırada yüzde 12’yle İsveç yer alıyor. Avusturya ve İtalya’da yapılan başvuruların oranı yüzde 6, Fransa’da yüzde 5, Hollanda, Belçika, İngiltere ve İsviçre’de yüzde 3’tü. Finlandiya, Norveç, Danimarka ve Bulgaristan yüzde 2, İspanya, Yunanistan ve Polonya’da yüzde 1’di. Bu rakamlar Avrupa düzeyinde eşitsiz dağılımı açıklıkla ortaya koyuyor. İngiltere ve Fransa’nın sığınma başvurularında ilk sıralarda olmadıkları da ortada. Brexit taraftarlarının kopardığı yaygara gerçekleri yansıtmıyordu. 2015’te Suriye’den gelen mülteciler bazındaki sığınma başvurularının yüzde 84’ü 5 ülkede yapıldı. Bu ülkeler sırayla Almanya, Macaristan, İsveç, Avusturya ve Hollanda.
Mülteci sayısındaki patlama Avrupa’da ciddi siyasi sonuçlar doğuruyor. PEW raporundaki verilere göre Avrupalılar AB’nin mülteciler konusunda izlediği politikalardan memnun değil. Ülkeler bazında AB’nin mülteci politikalarını onaylamayanların oranı şöyle: Yunanistan yüzde 94, İsveç yüzde 88, İtalya yüzde 77, İspanya yüzde 75, Macaristan yüzde 72, Polonya yüzde 71, İngiltere yüzde 70, Fransa yüzde 70, Almanya yüzde 67, Hollanda yüzde 63. PEW verilerine göre Avrupalıların yarısından çoğu mülteci sayısındaki artışın terörizm tehlikesini artırdığına inanıyor. İnsanların çoğu mültecilerin ekonomik yük olduğuna, kendi işlerini ve sosyal haklarını alacağını düşünüyor. Bilindiği gibi halk arasında oluşan bu hoşnutsuzluklar aşırı sağ, faşist, yabancı düşmanı güçler tarafından istismar ediliyor ve maalesef bu propaganda etkili oluyor. Dolayısıyla mülteci konusunda yaşanacak gelişmeler AB’nin geleceği ile yakından bağlantılıdır.
AB ile Türkiye arasında mülteciler konusunda varılan anlaşma Avrupa’ya giden mülteci sayısında ciddi düşüşe neden oldu. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerine göre 2016 yılında Nisan-Temmuz döneminde sadece 8 bin mülteci Yunanistan’a vardı. Ocak-Mart döneminde bu rakam 150 bindi. Bu rakamlar AB-Türkiye anlaşmasının önemini ortaya koyuyor. Türkiye’deki darbe girişiminden sonra AB ile ilişkilerin gerginleştiğini biliyoruz. Mülteci anlaşmasının iptal edilmesinden söz ediliyor. Bu hassas konuda tarafların soğukkanlı davranmasında yarar var. Mülteci anlaşmasının hayata geçirilmesi hem AB’nin, hem de Türkiye’nin yararına olacaktır. Mültecilere Türkiye yolunun kapanması geçişlerin Afrika’dan İtalya’ya kaymasına neden oluyor. UNHCR verilerine göre 2016 yılının başından şimdiye dek 90 bin kişi İtalya’ya vardı. Ocak-Mayıs 2016 arasında 2500 kişi geçiş sırasında Akdeniz’de boğularak öldü.
Mültecilerin dramını ve Avrupa üzerindeki etkilerini izlemeye, analiz etmeye devam edeceğiz.