Bugün uzun zamandır izlediğimiz Yunan tragedyasının referandum perdesi oynanıyor. Yunan halkı, kredi verenlerin taleplerini kabul edip etmediğini sandığa yansıtacak. Referandumun sonucu Yunanistan’ın ekonomik ve siyasi kaderini belirleyecek. Bu nedenle tarihi bir gün. Referandum sonucunun etkileri Yunanistan’la sınırlı kalmayabilir. Euro bölgesinin kaderi de belki bugün çizilir. Avrupalılar ekonomik olarak Euro bölgesi üyeliğine hazır olmayan Yunanistan’ı üyeliğe kabul ederken gün gele bunun kendilerine pahalıya mal olacağını düşünmemişlerdi. Şimdi artık çok geç. Başlarına geleni çekecekler.
Yunanistan Başbakanı Tsipras ve Syriza hükümeti referandum kararı alarak Euro bölgesini etkileyeceklerini, pazarlık konumlarını güçlendireceklerini düşündüler. Ama bu olmadı. Tam tersine kredi verenlerin tavrı sertleşti. Tsipras’ın son anda verdiği ciddi tavizlere cevap “önce referandum sonucunu görelim” oldu. Yani Syriza’nın referandum blöfünü gördüler. Tsipras’ın siyasi geleceği de bugün belirlenecek. Sandıktan “evet” çıkarsa iktidarda kalması zor. Anketlerin öngördüğü gibi seçmenin yarı yarıya bölünmesi de kötü bir sonuç olacak. Bu akşam referandum sonuçları açıklandığında ekonomik depreme siyasal deprem de eklenecek mi? Göreceğiz.
Syriza hükümetinin 5 ay önce işbaşına gelmesi ile Yunanistan’ın Troyka (Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası, Uluslararası Para Fonu) ile sürdüğü müzakereler konusunda çok şey yazıldı. Farklı görüşler ortaya kondu. Ancak Syriza’nın bu pazarlığı iyi yürütmediği konusunda ortak bir görüş var. Kredi verenlere yönelik de çok ciddi eleştiriler var. Bu eleştirilerin çoğunu haklı buluyorum. Ne var ki, popülist vaadlerle iktidara gelen Syriza, pragmatik bir uzlaşı sağlayamadı. Halka vaadleri ile kredi verenlerin ileri sürdüğü koşullar arasında sıkışıp kaldı ve sonuçta çareyi referandumla topu halka atmakta buldu. Syriza’nın bildiğimiz anlamada bir siyasi partiden çok farklı gruplardan oluşan bir koalisyon olması, yöneticilerinin uluslararası pazarlık konusunda deneyimsiz olmasının da oluşan durumda payı var. Karşınızdakiler satranç oynarken siz pişpirik oynayamazsınız. Böylesi pazarlıklarda güçler dengesi çok önemlidir. Sonuçta iflas noktasında olan, krediye ihtiyacı olan Yunanistan’dır. Bu nedenle pazarlık pozisyonu güçlü olamazdı. Referandum kararı bu zayıflığın yansımasıdır. Kredi verenler ise güçlü konumda. Euro bölgesi Yunanistan’ın iflası ve bölgeyi terketmesine hazırlıklıdır. Krizin ilk yıllarındaki riskler giderildi. Yunanistan’ın borçları büyük oranda kamuya aktarıldı. Özel bankalar için risk azaldı. Bu nedenle daha sert pazarlık yürüttüler. Syriza kendi elinin gücünü abarttı. Şimdi artık çok geç.
Gelinen noktada Yunanistan ekonomisi çok zor durumda. Bankalar bir hafta kapatıldı. Aslında sadece bankalar değil ülke ekonomisi felç oldu. Bankaların geleceğini referandumun sonucu belirleyecek. Avrupa Merkez Bankası’ndan para gelmeyecekse banka sistemi hemen çökecek veya ülke hızla Euro bölgesinden çıkıp kendi para birimine geri dönecek. Basında çıkan haberlere göre ülkede gıda ve ilaç sıkıntısı yaşanıyor. Turizm sektörü gelişmelerden olumsuz etkileniyor. Yunan halkı işte bu koşullarda oyunu kullanacak. Aslında önündeki iki seçenek de kötü. “Evet” kazanırsa Troyka’nın sert kemer sıkma politikaları kabul edilmiş olacak. Syriza’nın yerine kredi verenlerle daha uyumlu çalışacak bir hükümet kurulması ihtiyacı doğacak. Belki erken seçimlere gidilecek. “Hayır” kazanırsa dıştan para gelmeyeceği için hızla Drahmi’ye geçmek gerekecek. Bu geçiş çok zor ve sancılı olacak. Yunanistan halkı kırk katırla, kırk satır arasında seçim yapmak durumunda. Ülkeyi bu hale getirenler utansın.
Başbakan Tsipras, halka “hayır” oyu verme çağrısı yapıyor. Cuma günü yaptığı konuşmada “daha iyi bir anlaşma için bana yetki verin” çağrısı yaptı. Gelinen aşamada Troyka’nın Tsipras’la “daha iyi bir anlaşma” yapması mümkün görünmüyor. Euro bölgesini yönetenler Syriza hükümeti ile çalışmak istemiyorlar. Bu nedenle “hayır” Euro bölgesinden çıkma kararı anlamına gelecek mesajları veriyorlar. Yapılan hesaplar sadece Yunanistan’la sınırlı değil. Tsipras’ın iktidardan düşmesi İspanya’da benzeri bir iktidarın (Podemos) işbaşına gelmesi ihtimalini zayıflatabilir.
Yunanistan küçük bir aktör olarak tarih boyunca hep Avrupa’nın büyük güçlerine dayanma, onlardan destek alma politikası uyguladı. Almanya, Fransa gibi ülkeler kendi çıkarları gereği Yunanistan’a destek verdiler ve bu ittifaktan iki taraf da yararlandı. Ekonomik krizin ortaya çıkması ile durum değişti. Çıkarlar farklılaştı. Dostluk ve dayanışma geçmişte kaldı. Almanlar fatura ödemek istemiyorlar. Yunanlılar fatura ödeyemiyorlar çünkü paraları yok.
Bugünkü referandumun sonucu çok çok önemli. Sonucu tahmin etmek zor. Anketlere göre sonuç ortada. Ama sonuç ne olursa olsun Yunanistan’ı zor günler bekliyor. Tekrar ayakları üstünde durması çok uzun zaman alacak. Yunanlılar Euro bölgesinde kalmak istiyorlar. Bakalım referandum buna olanak verecek mi?