Doğum tarihi 1 Ocak 1999 olan Avrupa’nın ortak para birimi Euro 20 yaşına bastı. (Euro banknotları ve madeni paraları 2002’de tedavüle girmişti.) Euro halen dolardan sonra dünyanın ikinci en önemli para birimi. Global ödemelerin yüzde 36’sı Euro ile yapılıyor. Euro’ya doğru ilk adım1992’de Maastricht Antlaşması’nın imzalanması ile atılmıştı. Euro, 11 ülke ile yola koyulmuştu. Şimdi 19 ülkenin para birimi. Geriye kalan 8 AB üyesi ülkenin de zaman içinde, gerekli kriterleri yerine getirerek Euro’ya geçmeleri bekleniyor. Wall Street Jounal gazetesi Euro’nun oluşturulmasının İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Ortak Pazar’ın kurulması, Sovyet blokunun çökmesi ve Almanya’nın birleşmesi gibi önemli olaylardan biri olduğunu yazdı. Euro bölgesi içinde yaşayan 20 yaşındaki gençler bir Avrupa ülkesine seyahat edeceklerinde döviz satın almaları gerektiğini hatırlamıyorlar. Euro bölgesinde yaşayan 340 milyon insanın yüzde 38’i hayatında Euro dışında para deneyimi yaşamadı. Avrupa’nın ortak para birimi deneyimi bu alanda bir ilktir. Bu deneyimin 20 yıldır devam ediyor olması başlı başına bir başarı.
2008 mali krizi sonrasında Euro mimarisinin bazı zayıflıkları ortaya çıktı. Yunanistan, Portekiz, İtalya, İspanya, İrlanda gibi Euro bölgesi üyesi ülkeler ciddi ekonomik sorunlar yaşadılar. Bu nedenle Euro çok zor bir dönemden geçti. Euro’nun sonunun geldiğini söyleyenler oldu. Kriz sırasında hükümetlerin devalüasyon yapamaması ve faiz oranlarının Avrupa Merkez Bankası tarafından belirlenmesi zayıflık noktaları olarak görülmüştü. Ama şimdi bunlar büyük oranda geride kaldı. Euro’yu güçlendirmek için reformlar yapılıyor. Reform süreci kolay değil. Yavaş ilerliyor. Ama “Euro’nun sonu geldi” türü analizler artık ilgi çekmiyor. Alman Die Welt gazetesi “Euro henüz siyasi olgunluğa erişmedi. Ortak para birimini paylaşan hükümetler hâlâ buluğ çağındaki gençler gibi ortak kurallara uymayıp yapmamaları gerekeni yapıyor, yüksek borç altına giriyor, tasarruf etmiyor ve yapısal reformları ihmal ediyor” değerlendirmesinde bulundu.(Kaynak DW) Tüm sorunlara rağmen Avrupa entegrasyonunun önemli bir öğesi olan Euro yoluna devam ediyor ve edecek. Euronews’ün aktardığına göre Euro bölgesi içinde yaşayan insanların dörtte üçü Euro’yu destekliyor. Bu çok güçlü bir destek. Yunanistan gibi kriz yaşamış ülkelerde ise Euro’ya destek oranı daha düşük.
Financial Times gazetesinin işaret ettiği gibi Euro’nun oluşturulması bölge içindeki sermaye akışlarını güçlendirdi. 1999’la 2008 arasında Euro bölgesi içindeki ticaret ikiye katlandı. Euro bölgesi ekonomisinin büyüklüğü 11.2 trilyon Euro’ya ulaştı. Kısacası Euro bölgede yaşayan insanlara daha fazla refah, somut kazanımlar sağladı. Mali kriz döneminde kuzey Avrupa ülkeleri ile güney Avrupa ülkeleri arasındaki eşitsizlik arttı. Bu durum bölge için ciddi bir sorun. Zaman içinde büyük eşitsizliklerin giderilmesi gerekiyor. Avrupa’nın mali birliğini daha da derinleştirme ihtiyacı var. Bu yönde çalışmalar yapılıyor.
Euro projesi sadece ekonomi ile ilgili değildir. Siyasi yönü de önemlidir. Korkunç iki dünya savaşı yaşamış Avrupa’yı savaştan uzak, barış içinde tutmak için yaratılan Avrupa entegrasyonunun önemli bir parçasıdır. Avrupa’nın dünyadaki ağırlığını artırmayı da amaçlamaktadır. Euro’nun bu siyasi hedefler açısından da başarılı olduğunu söyleyebiliriz. 1945 yılından beri Avrupa barış içinde yaşıyor. Aşırı sağ eğilimlerin, popülizmin, hoşgörüsüzlüğün yükselmekte olmasına rağmen hiç kimse Avrupa’da savaş çıkmasını beklemiyor. Uluslararası arenada Avrupa ekonomik açıdan bir dev ama siyasi, diplomatik ağırlığı istenen düzeyde değil. ABD, Çin gibi aktörlerle rekabet etmek durumunda. Askeri yönden oldukça gerilerde. Ortak Dış ve Savunma Politikası alanında yapılacak çok iş var. Tüm eksikliklere rağmen Avrupa özellikle yumuşak gücü büyük bir yapıdır. Örnek olma, çekicilik açısından ilk sıradadır. İnsan hakları, demokrasi, özgürlükler konusunda standartları belirlemektedir. Küresel ısınma gibi global sorunlarla mücadeleye katkısı çok önemlidir.
Ünlü İngiliz politikacı Winston Churchill, 1946’da “Avrupa Birleşik Devletleri” oluşturulması çağrısı yapmıştı. 2019’da Churchill’in ülkesi İngiltere AB’den ayrılmaya hazırlanırken Euro’nun 20. yıldönümünü kutlayan Avrupa Churchill’in stratejik vizyonuna doğru yol almaya devam ediyor. Euro, 20 yaşına basarken gelecek 20-30 yıla bakmak gerek. Acaba 2050’de Euro’nun durumu ne olacak? Geleceğe bakarken geçmişten dersler almak ve entegrasyon sürecini ilerletmek gerekecek.