İngiltere’de 2014 yılında suç haline getirilmesine karşın halen devam eden zorla evlendirme uygulamalarının nasıl sona erdirebileceği tartışılıyor.
Son dört yıl içinde kızını ya da bir akrabasını zorla evlendirdiği için hüküm giyenlerin sayısı yalnızca dört. Bununla birlikte Dışişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın birlikte kurduğu ekibin sadece bu yıl içerisinde destek verdiği vaka sayısı ise 1000’in üzerinde.
İnsan hakları örgütleri, zorla evlendirmenin suç haline getirilmesinin “güçlü bir mesaj” verdiğini ancak kurbanların ailelerine zarar verebileceği gerekçesiyle sessiz kalmaya zorladığını savunuyor.
İngiliz hükümetine göre ise bu sorunun çözümü kurbanların korkmadan, seslerini çıkartmalarından geçiyor.
35 yaşındaki Rubie Marie, zorla evlendirme kurbanlarından birisi.
Galler’in güneyinde doğan Marie, 1998 yılında, henüz 15 yaşındayken tatil kisvesi altında ailesinin memleketi Bangladeş’e götürülmüş:
“Orada altı hafta kalacağımız söylenmişti. Ancak bu süre önce iki aya çıktı, sonra üç, en sonunda da altı aya kadar uzadı. Evimi özlemiştim.
“Babama eve dönmek istediğimi söyledim. Okuluma dönmek, arkadaşlarımı görmek istiyordum. Ancak babam ‘uçak bileti çok pahalı, gelmişken kalalım’ dedi. Bu, işin bahanesiydi tabi ki. Gerçek niyetini, yani beni evlendirmeyi bu bahanenin arkasına sığınarak gizliyordu.”
RUBİE’Yİ EVLENDİRSEK FENA MI OLUR?
Marie, bir gün ailecek yemek yerlerken, babasının da gelip masaya oturduğunu ve ansızın ortaya ‘Rubie’yi evlendirsek fena mı olur’ diye sorduğunu anlatıyor:
“Çok üzülmüştüm. Daha bir çocuktum ve sinir krizi geçirdim. Tabağımı alıp yere fırlattım. Sağa sola tekme atmaya, kapıları yumruklamaya başladım. Çığlıklar atarak ve bağırarak odama gittim. Bu cümleyi nasıl hazmedeceğimi bilemiyordum.
“Beni açık artırmaya çıkardılar. Amcam benim için teklifleri toplamaya başladı. Çok ama çok korkunçtu. Bana köle muamelesi yapıyorlardı. Bilmediğim, tamamen yabancısı olduğum bir ülkedeydim. Nereye gidebilirdim, kime koşabilirdim bilmiyorum. Telefonun bile nerede olduğunu bilmiyordum.”
Sonunda Marie’nin 30 yaşında bir adamla evlendirilmesine karar verilmiş. Nişanda Marie’yi süslemişler. Nişan için eve gelenler, “gelinin ne kadar güzel olduğunu görmek için” Marie’nin olduğu odaya geliyorlarmış, kendi aralarında yorum yapıyorlarmış:
“Bense sadece orada oturmuş, ‘ben onlar için bir objeyim’ diye düşünüyordum. O andan itibaren yapmam gerekeni yapmaya başladım. Eve dönmek istiyordum ve bunun için ne gerekiyorsa yapmaya karar verdim.”
ÇOCUĞUNU DOĞURMAK İÇİN GELDİĞİ GALLER’DE KAÇTI
Marie, evlendikten sonra kocasının İngiltere’ye gelebilmek için vakit geçirmeden çocuk sahibi olmak istediğini anlatıyor:
“Hamile kalmam için aşağı yukarı her gün tecavüze uğruyordum. Kocamın planı benden bir çocuk sahibi olup onu kullanarak İngiltere’ye gelmekti. Bunu istiyordu.”
Marie sonunda hamile kalmış ve çocuğunu doğurmak için Galler’e geri gelmiş. Çocuğunu doğurur doğurmaz da kaçmış:
“Evden kaçtığım için ailem namuslarının lekelendiğini düşünüyor. Beni çok uzun süre evlatlıktan reddettiler.”
Marie, bugün zorla evlilikler konusunda gençleri bilinçlendirmeyi amaçlayan çalışmalar yapıyor:
“Dünyayı geziyor ve gençlere tünelin sonunda ışık olduğunu söylüyorum. Bunun dünyanın sonu olmadığını, mevcut durumdan çıkış yolları bulabileceklerini anlatıyorum.” (BBCTÜRKÇE)