Halep’te enkaz altından çıkarılan 5 yaşındaki Ümran’ın fotoğrafı dünya basınına yansıdı ve yürekleri dağladı. Küçük Ümran insanlığa Suriye’de korkunç bir savaşın devam etmekte olduğunu, bu savaşta çok sayısa sivilin öldüğünü, yaralandığını, acı çektiğini hatırlattı. Hatırlattı diyorum çünkü Suriye trajedisi geri plana atılmıştı. Şimdi yine manşetlerde. Suriye’de her gün çocuklar, kadınlar, yaşlılar ölüyor. Dünya ise bunu seyretmekten başka bir şey yapmıyor. Birleşmiş Milletler tamamen felç olmuş durumda. Büyük güçler, bölgesel aktörler kendi oyunlarını oynuyorlar. Olan Ümran gibi masum insanlara oluyor. Ümran’ın hepimizi şoke eden fotoğrafı durumu değiştirecek mi? Değiştirmeyecek. Daha önce Bodrum’da kıyıya vuran Aylan bebeğin fotoğrafı da tüm dünyada insanları şok etmişti. Peki değişen bir şey oldu mu? Olmadı. Şimdi de bir kaç gün içinde küçük Ümran’ı unutacağız ama Suriye’de sivillerin trajedisi devam edecek. Maalesef gerçek bu.
Küçük Ümran’ın bize hatırlattığı Halep’e, orada devam eden savaşa bir göz atalım. Suriye’de savaşan tarafların kaderi büyük oranda Halep savaşlarının sonucuna bağlı. Halep tarih boyunca çok önemli bir şehirdi. Osmanlı döneminde İstanbul ve Kahire’den sonra üçüncü en büyük şehirdi. İki milyonun üzerindeki nüfusuyla Suriye’nin en büyük kentiydi. Hep önemli bir ticaret merkezi olmuştu. Şimdi bu şehir harabeye dönmüş durumda. 2012’den beri Beşar Esad’a bağlı güçlerle muhalif güçler arasındaki savaşlara sahne oluyor. Şehrin batısı Beşar Esad güçlerinin, doğusu da muhalif güçlerin denetiminde. Savaşan taraflar Halep’e büyük önem veriyorlar. Rusya’nın Suriye savaşına müdahil olması ve Beşar Esad’a güçlü destek vermesi ile Halep’te Esad güçleri muhalifleri kuşatma altına almayı başarmıştı. “Halep düştü, düşüyor” deniyor, bunun neden olacağı göç krizi ve Esad’ın ne kadar güçleneceği hesaplanıyordu. Bu kritik durum karşısında muhalifler aralarındaki görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak güçlerini birleştirdiler ve kuşatmayı kırmak için büyük saldırı başlattılar. Sonuçta kuşatma kırıldı. Beşar Esad, İran ve Rusya büyük hayal kırıklığı yaşadı. Bunun üzerine hava saldırıları yoğunlaştırıldı. Hem Esad’ın uçakları, hem de Rus uçakları yoğun bombardımana başladılar. Küçük Ümran’ın bu bombardımanların kurbanı olduğu sanılıyor.
Halep savaşlarında Rusya ve İran çok önemli aktörler. Halep kuşatmasının kırılması sonrasında bu iki ülke aralarındaki işbirliğini daha da güçlendirdiler. Bunun sonucunda ilk kez Rus savaş uçakları İran’daki bir üsten havalanarak Suriye’yi bombaladılar. Rus-İran işbirliğinin bu düzeye yükseltilmesinin amacı Beşar Esad’ın iktidarda kalmasını sağlamak. Rusya, bu konudaki kararlılığını göstermek için bir adım daha atarak ilk kez Doğu Akdeniz’deki savaş gemilerinden Suriye’ye füze saldırısı gerçekleştirdi. Daha önce benzeri bir saldırı Hazar Denizi’nden yapılmıştı. Rusya ve İran’ın kararlılığı ortada. ABD başkanlık seçimleri sürecinde. Seçimler tamamlanıp yeni başkan görevi üstleninceye dek ciddi bir tavır değişikliğine gitmesi beklenmiyor. Avrupa Birliği’nin durumu malum. Suudi Arabistan Yemen’de köşeye sıkışmış durumda. İşte bu noktada şimdiye dek muhalif güçlere destek vermiş olan Türkiye’nin tavrı önem kazanıyor.
Halep kuşatmasının kırılması Türkiye’nin de başarısı olarak görülmüştü. Ancak 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Batı ile ilişkileri gerginleşen Türkiye Rusya ve İran’a yaklaşmaya başladı. Acaba Suriye konusunda ciddi bir politika revizyonuna giderek Rusya ve İran’la, dolayısıyla Beşar Esad’la işbirliği yapar mı? Halep savaşları ve genelde Suriye’deki savaş konusunda Türkiye’nin tavrı çok önemli olacak. Ortadoğu’yu çok iyi bilen İngiliz gazeteci Robert Fisk son yazısında “Rusya’nın desteği ile Şiiler Ortadoğu’yu kazanıyor” başlığını kullandı. Fisk yazısında İran, Beşar Esad, Hizbullah gibi Şii güçlerin Rusya’nın desteği ile Ortadoğu’daki mücadeleyi kazanma yolunda oldukları öngörüsünde bulunurken Türkiye’nin rolüne de vurgu yapıyor. Türkiye’nin U dönüşü yaparak Rusya ve İran’ın yanında yer almasının dengeleri değiştireceğine işaret ediyor. Böylesi bir politika değişikliğinin temelinde Türkiye’nin Kürt politikasının yatacağını yazıyor. Dolayısıyla Halep’te devam eden korkunç dramı izlerken Türkiye’nin Suriye politikalarını da yakından izlemek gerek. Rusya ve İran’la açık ittifak içine girmenin kolay olacağını sanmıyorum. Belli ki Ankara Suriye politikasını gözden geçiriyor ama yapılacak ayarın dozu önemli.
Büyük güçler ve bölgesel aktörlerin jeo-stratejik oyunları devam ederken Suriye’de iki taraf arasında var oluş mücadelesi veriliyor. Hangi tarafın kazanacağını son çözümlemede dış güçler belirleyecek. Sivil halk ise arada kalmış durumda ve savaşın faturasını korkunç bir şekilde ödüyor. Küçük Ümran ve Aylan’ın fotoğrafları bu trajedinin sembolleri.