2014 yılında yakından izlenmesi gereken konulardan biri aşırı sağcı, yabancı düşmanı, ırkçı, faşist parti ve grupların Avrupa’daki durumudur. Ekonomik sorunlarını çözümleyememiş, işsizliğin yüksek olduğu Avrupa’da bu tür parti ve grupların güçlenmesi beklentisi var. Mayıs’ta yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri, aşırı sağın elde edeceği oy oranları ve kazanacağı sandalye sayısı açısından yakından izlenecek. Ancak, konu sadece Avrupa Parlamentosu seçimleri ile sınırlı değil. Bazı Avrupa ülkelerinde bu yıl ve gelecek yıl yerel veya genel seçimler yapılacak. Fransa, Hollanda, Avusturya, İsveç, Macaristan, Yunanistan gibi ülkelerde aşırı sağ parti ve grupların oylarını artırmaları bekleniyor.
Nottingham Üniversitesi öğretim görevlisi Matthew Goodwin, Chatham House web sitesinde yer alan “How Europe’s far-right will – and won’t – flourish in 2014” başlıklı ilginç makalesinde önemli bazı noktalara dikkat çekiyor. Öncelikle aşırı sağın Avrupa’daki başarısı konusunda genelleme yapmaktan kaçınmak gerektiğini vurguluyor. Aşırı sağ bazı ülkelerde başarılı olurken bazı ülkelerde başarılı olamıyor. Belçika, Almanya, İtalya, Polonya, Portekiz, İspanya gibi ülkelerde aşırı sağ ciddi bir varlık sergileyemiyor. İspanya, ekonomik krizden en fazla etkilenen ülkelerden biri. Gençler arasında işsizlik oranı yüzde 50 civarında. Buna rağmen bu ülkede güçlü aşırı sağ gruplar yok. Franko diktatörlüğünü yaşamış bu halk tüm zorluklara rağmen faşizme prim vermiyor. İngiltere’de British National Party ve English Defence League gibi gruplar da güçlenmiyor. Demek ki, genelleme yapmak yerine tek tek ülkeleri incelemek daha doğru bir yaklaşım olur. Matthew Goodwin, aşırı sağın yükselişini sadece ekonomik krizle açıklamanın yetersiz olduğuna da dikkat çekiyor. İspanya örneğinde gördüğümüz gibi ekonomik kriz her zaman aşırı sağın yükselişini beraberinde getirmiyor. Ekonomik zorlukların bu tür partilerin işini kolaylaştırdığı bir gerçek. AB’ye ve ulusal politikacılara duyulan güvensizlik de önemli bir faktör. Ekonomik kriz döneminde AB’ye duyulan güven yüzde 60’tan yüzde 30’a düştü. AB içinde dört kişiden sadece biri ulusal politikacılara güvendiğini söylüyor.
Mayıs’taki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde 28 AB üyesi ülkeden 12’sinde aşırı sağın milletvekili kazanması bekleniyor. Goodwin, makalesinde akademisyen Cas Mudde’nin tahminlerine yer veriyor. Mudde’ye göre aşırı sağ partiler AP’de 34 civarında sandalye kazanacak ve yüzde 5 civarında temsiliyetleri olacak. Aşırı sağ gruplardan ayrı olarak ele alınan AB karşıtı, popülist partiler (İngiltere’de Independence Party, İtalya’da Beppe Grillo’nun Beş Yıldız Hareketi, Almanya’da Alternatif, Finlandiya’da Gerçek Finliler vs.) de hesaba katıldığında bu rakam yüzde 15-20’ye ulaşır. AP seçimlerinde aşırı sağın yükselişi açısından en kritik ülke Fransa olacak. Marine Le Pen’in liderliğini yaptığı aşırı sağ Ulusal Cephe (FN) AP seçimleri anketlerinde birinci sırada yer alıyor. Hollanda’da Geert Wilders’in partisi de iyi sonuçlar alabilir. AP seçimlerinde genelde katılım oranı düşük olur. Seçmenler AP seçimlerine ulusal seçimler kadar önem vermez ve bazen politikacıları cezalandırmak için protesto oyu kullanırlar. Bu durum aşırı sağın ve popülizmin işine yarar.
Konuya AP seçimleri ötesinde baktığımızda gelecek yıl Fransa’da yapılacak yerel seçimlerde Marine Le Pen’in partisinin başarılı olması bekleniyor. Hollanda’da da yerel seçimler yapılacak. Geert Wilders’in partisi anketlerde önde görünüyor. Yunanistan’da bu yıl 18 ve 25 Mayıs’ta birinci ve ikinci tur yerel seçimler yapılacak. (Devlet tarafından kapatılmaması durumunda) Altın Şafak örgütünün yüzde 10 civarında oy alarak yerel organlar ve Avrupa Parlamentosu’nda temsil hakkı kazanması bekleniyor. Aralık 2013’te anketler Altın Şafak’ın yüzde 11 oranında desteğe sahip olduğunu gösteriyordu. Macaristan’da önümüzdeki aylarda genel seçimler yapılacak. Anti-semitik ve Romanlara düşmanlığıyla bilinen, paramiliter gruplarla bağları olan Jobbik hareketinin hem ulusal seçimlerde, hem de AP seçimlerinde iyi sonuç alacağı tahmin ediliyor. İsveç’te, Eylül’de parlamento seçimleri yapılacak. Neo-Nazi bağlantılı “İsveç Demokratları” hareketinin yüzde 10 civarında oy alması ve parlamentoda 30 sandalye kazanması bekleniyor.
2014 yılında Avrupa Parlamentosu’nda daha fazla aşırı sağcı ve AB karşıtı milletvekili olacak. Bazı ülkelerde yerel ve genel seçimlerde aşırı sağ güçlenecek. Bazı ülkelerde ise aşırı sağ gruplar marjinal olmaya devam edecek. Bu gelişmeler karşısında soğukkanlı olmak gerek. Bu olgunun nedenlerini analiz ederken sadece ekonomik faktörlerle yetinmemeli, diğer faktörleri de hesaba katmalıyız. Geçmişte faşizmin korkunç felaketlerini yaşamış Avrupa halkları şimdi önemli bir sınavla karşı karşıya.