Bundan tam 20 yıl önce, 21 Kasım 1995’te, Dayton Anlaşması ile Bosna’daki savaş sona ermişti. Bosna Savaşı, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa topraklarında yaşanan en korkunç savaş olarak bilinir. Bu savaş sırasında Srebrenitsa’da Sırplar soykırım gerçekleştirdi. Savaşta 100 binden fazla insan hayatını kaybetti, 2 milyon insan göçmen oldu. Bosna’da savaşa son veren Dayton Anlaşması ABD’nin Ohio eyaletinde, Dayton dışındaki bir hava üssünde parafe edilmiş, sonra da Paris’te imzalanmıştı. Dayton Anlaşması’nın başta ABD ve süper diplomatı Richard Holbrooke olmak üzere dış güçlerin baskıları, dayatmaları ile mümkün olduğu iyi biliniyor. Dayton, savaşa son verdi. Peki Bosna’nın sorunlarına çözüm üretti mi? Kalıcı bir siyasi sistem oluşturdu mu? 20 yıl sonra Bosna’da durum ne?
Dayton Anlaşması farklı kimliklerden oluşan “bölünmüş toplumları” bir arada tutmak için geliştirilen güç paylaşımı modeline dayanır. Dayton müzakerelerinde Avrupa’yı temsil eden İsveç eski Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Carl Bildt, Dayton’un 20. yıldönümü nedeniyle Avrupa Dış İlişkiler Konseyi için hazırladığı raporda, Bosna’da kurulan modelin Belçika modeli ile 1960’ta Londra ve Zürih Antlaşmaları ile Kıbrıs’ta oluşturulan model arasında bir yerde olduğunu yazar ve Kıbrıs’taki modelin kısa sürede çöktüğünü hatırlatır. Dayton’la kurulan Bosna’daki “güç paylaşımı” iki coğrafi bölgeden (Bosna-Hersek Federasyonu, toprak oranı yüzde 51 ve Sırp Cumhuriyeti, toprak oranı yüzde 49) oluşur ve merkezi yanı zayıftır. Çok karmaşık bir yönetim sistemidir. Sırp Cumhuriyeti kendi içinde güçlü bir merkezi yapıya sahiptir. Bosna Hersek Federasyonu ise 10 kantondan oluşur. Bu modelin 20 yıldır ayakta kalmasının temel nedeni iç aktörler değil, dış aktörlerdir (ABD ve AB). Dış aktörler olmasa Dayton Anlaşması çoktan çökerdi. Bosna gerçek anlamda bağımsız bir ülke değildir. AB’nin atadığı Yüksek Temsilci, Roma İmparatorluğu’nun atadığı eyalet valisini (prokonsül) akla getirir. Cumhurbaşkanını görevden alma, yasa yapma dahil çok geniş yetkileri vardır. Dayton Anlaşması’nın çökmesini önlemekle yükümlüdür. Bosnalı Sırplar bağımsızlık ve Sırbistan’la birleşme amaçlarından vazgeçmediler. Putin tarafından teşvik ediliyorlar. Bosnalı Müslümanlar buna şiddetle karşı çıkıyorlar. Bosna’da tarafları tatmin eden, kalıcı bir yapının var olduğu söylenemez.
Dayton Anlaşması sonrasında uluslararası aktörlerin müdahalesi ile Kosova’ya bağımsızlık verilmesi, Sırbistan’ın AB üyelik sürecine sokulması, Balkanlar’da istikrarın gelişmesinde rol oynadı. Ancak bölgenin kırılgan olduğu da bir gerçek. Ortadoğu’dan Avrupa’ya yönelen mülteci akını Balkanları yeni bir sınava tabi tutuyor. AB’nin kendi içinde yaşadığı sorunlar ve mülteci krizi, Balkanların sorunlarını hatırlattı. Balkanlar yine istikrarsız. Nitekim Almanya Başbakanı Angela Merkel, mülteci krizinin Balkanlar’da yeni bir savaşa neden olabileceği uyarısında bulundu. Carl Bildt, Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümü olan 2014’te tüm Balkan ülkelerinin AB üyesi olması hedefi ile çalışan bir grupta yer aldığını, ancak bu hedefin gerçekleşmediğini yazıyor. AB’nin iç sorunları nedeniyle genişleme süreci durdu. Bırakın Türkiye’yi, AB dışında kalan Balkan ülkelerinin ne zaman üye yapılacağı belli değil. Halbuki bölgede istikrar sağlanmasında AB üyeliğinin önemli rol oynayacağı düşünülüyordu.
Gelelim Bosna’ya. 20 yıl sonra Bosnalı Müslümanlarla Bosnalı Sırplar arasındaki anlaşmazlıklar yerinde duruyor. Bölünme derinliğini koruyor. Hatta zaman zaman Bosna’da yeni bir savaş olasılığından söz ediliyor. Dayton Anlaşması ateşkes sağladı ama çözüm sağlamadı. İki taraf zorunlu bir evlilik içinde ama bu mutlu bir evlilik değil. Aradan geçen zaman durumu değiştirmiyor. Sırplar kendi hedeflerinde, Müslümanlar da kendi hedeflerinde ısrar ediyorlar. The Guardian gazetesinde Julian Borger durumu iyi özetledi: “Life in the absence of war, but never quite at peace. And a long way from happiness or normality”. (Savaşın olmadığı ama tam barışın da olmadığı bir yaşam. Ve mutluluk veya normallikten çok uzakta bir durum.) Dayton Anlaşması’nın değiştirilmesi gerektiği düşüncesi yaygın. Bunu yapmak kolay değil.
Paris’teki terör saldırıları ile Suriye iç savaşı Avrupa sokaklarına taşındı. Bu savaşa son vermek Batı için aciliyet kazandı. “Acaba Suriye iç savaşını sona erdirmede Dayton modeli kullanılabilir mi?” sorusunu soranlar var. Suriye, Bosna’dan çok farklı. Şimdiki uluslararası koşullar da çok farklı. Suriye iç savaşına en kısa zamanda son verilmesi ve yeni bir devlet yapısı oluşturulması ihtiyacı tartışma götürmez. Dayton’un bu konuda yardımcı olabileceğini sanmıyorum.
20 yaşındaki Dayton Anlaşması ateşkes sağlamış ama çözüm sağlayamamış bir anlaşma olarak özetlenebilir.