Ankara’da gerçekleştirilen korkunç katliam terörizm konusunu yeniden gündeme getirdi. Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın gündemine getirdi. Terörizmin ne zaman, nerede saldıracağını kimse bilemez. Dün Madrid, Londra’ydı. Şimdi Ankara. Terörizmin korkunç yüzünü nerede göstereceğini bilemeyiz. Bu nedenle terörizmle mücadele ortak bir görevdir. Tüm ülkelerin işbirliğini gerektirir. Hem ülkelerin içinde, hem de uluslararası düzeyde işbirliği ve kararlılık terörizmle mücadelenin en önemli yönlerinden biridir.
Terörizm uzmanlarının üzerinde birleştiği bir nokta var. Terörizmin önemli bir amacı korkutmak, yıldırmaktır. Toplumda derin travmalar yaratmaktır. Bir tür psikolojik savaştır. İnsanlar terörizm karşısında korkuya kapılırsa terörizm başarıya ulaşmış olur. Önemli olan terör saldırıları karşısında korkmamak, yılmamak, geri adım atmamak, terörü lanetleyerek ortak tavır koymaktır. Korkmak yerine meydanlara çıkmak, teröre karşı yığınsal gösteriler yapmak, bu eylemlere mümkün olan en geniş katılımı sağlamak doğru yoldur. Güvenlik güçlerinin terörizmle mücadelesi elbette önemli ve gereklidir. Ama bunun arkasında halk desteği olması çok önemlidir. Teröristlerin bir diğer amacı saldırıları aracılığı ile propaganda yapmaktır. Bu konuda medyanın uyanık olması ve teröristlerin istediği propagandayı sağlamaması önemlidir. Olayların medyada nasıl yansıtıldığı, topluma ne gibi mesajlar verildiği son derece önemlidir. Demek ki bu aynı zamanda bir propaganda savaşıdır.
Ankara’daki terörist saldırı Türkiye’ye yönelik büyük bir saldırıydı. Ne yazık ki çok sayıda masum insanın hayatına mal oldu. Bu saldırıyı kimlerin düzenlediğini henüz bilmiyoruz. Bu yöndeki çalışmalar devam ediyor. Saldırının arkasında kimlerin olduğu konusunda çeşitli fikirler var. Şüpheler IŞİD üzerinde yoğunlaşıyor. Er veya geç katliamın arkasında kimlerin olduğu belirlenecektir. Bu alçakça, korkakça saldırının sorumlularının hukuk önünde hesap vermeleri ve gerekli cezaya çarptırılmaları devletin, adaletin görevidir. Suçlular kanıtlarla belirlendikten sonra mutlaka cezalandırılmalıdır. Bunun yapılmaması zaafiyet olarak algılanabilir. Saldırı öncesinde güvenlik açığı olup olmadığı da belirlenmelidir.
Terörizmle mücadele zor ve zaman gerektiren bir iştir. Toplumun dayanıklılığı, bünyesinin güçlü olması bu mücadeleyi kolaylaştırır. Terörizm konusunda yüzde yüz garanti yoktur. Düzeyini ve etkisini azaltmak ve uzun vadede yenilgiye uğratmak mümkündür. Ne yazık ki Türkiye’nin içinde bulunduğu iç ve dış koşullar terörizmle mücadeleyi zorlaştırıyor. Toplumda yaşanan keskin ve derin kutuplaşma, siyasal istikrarsızlık, çok uzun süren seçim dönemi akla gelen bazı olumsuzluklar. Son seçimlerinden sonra koalisyon hükümeti kurulsaydı, yeniden seçim ortamına girilmeseydi durum farklı olabilirdi. Teröristlerin bir amacı da toplumda var olan bölünmeleri, kutuplaşmaları daha da derinleştirmektir. 1 Kasım seçimlerinin normal koşullarda yapılmasını engelleyerek, ülkeyi belirsizliğe sürüklemek de hedefler arasında olabilir. Şimdi önemli olan 1 Kasım seçimlerinin şeffaf, demokratik bir ortamda gerçekleşmesi, seçimlere şaibe düşmemesi ve sonuç ne olursa olsun buna saygı gösterilmesidir. Türkiye üçüncü bir seçimi kaldırmaz. Tek parti çoğunluk sağlayamazsa koalisyon hükümeti kurularak acil sorunlara çözüm üretilmesi gerekir. Ekonomi, dış politika, güvenlik, Kürt sorunu ve daha bir çok konuda acilen çözümlere ihtiyaç vardır. Siyasetçilerin söylemleri toplumu çok gerdi. Bunun aşılması ve normal siyaset koşullarına geri dönülmesi şarttır.
Bölgesel gelişmelerin Türkiye’nin işini zorlaştırdığını biliyoruz. Özellikle Rusya’nın müdahil olması ile Suriye’deki durum daha da karmaşıklaştı. Ortadoğu’nun tümü istikrarsızlık içinde. Türkiye’nin Ortadoğu politikalarını gözden geçirmesi gerekiyor. Çok fazla gecikmeden belirli ülkelerle ilişkilerini normalleştirmesi lazım. “Yalnız ülke” konumunda olmak başarısızlıktır. Her ülkenin dostlara ihtiyacı var. Dış politikanın görevi dost, müttefik kazanmaktır. Türkiye’nin tüm sorunlarını “dış güçlerin oyunları” argümanıyla açıklamak, komplo teorileri ile yatıp kalkmak durumu iyileştirmez, kötüleştirir. Her ülke kendi güvenliğinden sorumludur. Dış güçlerin altınızı oymasını önlemenin yolu sağlam müttefiklere sahip olmaktır. Türkiye NATO üyesidir. Güvenlik sisteminin belkemiği bu ittifaktır. Rusya’nın Kafkaslar’da, Ukrayna’da, Suriye’de güç gösterisi yapması, Türkiye’nin NATO üyeliğinin önemini hatırlattı. Terörizmle mücadelede de Batı ittifakı içinde olmanın büyük yararları vardır. İdeolojik yaklaşımları bir kenara bırakıp sınamış ittifakların önemini kavrama zamanıdır.
Demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, ekonomik refah, basın özgürlüğü, farklılıklara hoşgörü, toplumsal dayanışma, terörizmle mücadeleyi güçlendirir. Terörizm başaramaz. Korkmak, yılmak yok.
