Türkiye erken seçimlere gidiyor. Belli ki siyaset tıkanmış durumda. Daha doğrusu birileri siyaseti tıkamış durumda. Ülkenin bazı bölgeleri savaş yeri gibi. Operasyonlar, çatışmalar, ölümler. Milliyet gazetesinin dünkü haberi şöyle: “43 günde 46 şehit”. Bu haberden sonra 8 askerin daha şehit olduğu acı haberi geldi. Sıkıyönetim çağrıları yapılıyor.Ülkede büyük bir gerilim, kutuplaşma var. Bu ortamdan seçim zaferi elde etmeyi, kendine göre “fiilen değişmiş olan yönetim sistemini” hukuken de değiştirmeyi, Anayasa’yı kendine uydurmayı umanlar var. Parti çıkarlarının, kişisel ihtirasların herşeyin önüne geçtiği bu ortamda çözümü sadece halk, seçmen üretebilir. Tablo çok nettir. İktidar yanlısı medya ne derse desin vatandaş tabloyu okuyabilir. Ülkenin niçin bu noktaya geldiğini anlayabilir. Siyasetteki tıkanmayı seçmen aşacaktır. Özgürlük ve huzura giden yolu sadece seçmen açabilir. Merak ediyorum. AK Parti yapılacak erken seçimlerin sonuçlarını beğenmezse yine erken seçim mi isteyecek? 7 Haziran’da oluşan milli iradeyi beğenmediler. Bu kez oluşacak milli iradeyi kabul edecekler mi?
Önümüzdeki erken seçimler konusunda akla gelen ilk soru “seçim güvenliği nasıl sağlanacak?” sorusudur. Ülkenin doğu ve güneydoğusundaki durum malum. Cengiz Çandar, dünkü yazısında “Türkiye’nin doğu ve güneydoğusu, giderek, 1990’lardan beter görüntüde bir “askerî güvenlik bölgesi” olma ihtimalini içeriyor” diyor. Büyük şehirlerde de güvenlik sorunları yaşanıyor. Bu ortamda seçim güvenliği konusunda kaygı dile getirilmesi çok doğal. Seçmenlerin de bilinçli ve kararlı tavrı sonucu 7 Haziran seçimlerine gölge düşmemişti. Şimdi gerginliğin ve kutuplaşmanın bu kadar arttığı bir ortamda seçim güvenliği can alıcı konulardan biri olacak. Güvenli bir seçim yaşanması için herkesin çaba harcaması gerekecek.
AK Parti’den Mehmet Müezzinoğlu ”Cumhurbaşkanlığı seçimi yerine başkanlık seçimi yapmış olsaydık Türkiye bugün bu kaosu yaşamayacaktı” dedi. Sanırım erken seçimlere giderken AK Parti’nin söylemi bu olacak. “Bizim istediğimizi kabul edin ve huzura kavuşun” mesajı verilecek. “7 Haziran’da bize çoğunluk verseydiniz bugünkü kaos yaşanmayacaktı” söylemi önde olacak. Peki, seçmen bu söylemi inandırıcı bulacak mı? Dayatmacı tavırlara boyun eğecek mi? İşin püf noktası burada. Halkın çoğunluğunun başkanlık sistemine sıcak bakmadığı biliniyor. Her şeyin tek bir kişinin iki dudağı arasında olduğu sistemin, tek adam sisteminin ülkeye verebileceği zararların örnekleri bol. “Tek adam” sistemi AK Parti’ye de zarar vermiştir. Gün gele bu kabul edilecek. Dolayısıyla önümüzdeki seçimler sıradan seçimler olmayacak. Türkiye seçmeni ülkenin kaderini belirleyecek bir karar verme, tercih yapma durumunda. Tek kişi, tek parti cenderesine girecek mi, girmeyecek mi? 7 Haziran bir referandumdu. Seçmen başkanlık sistemini reddetti. “400 milletvekili verin ve bu iş huzur içinde çözülsün” çağrısına uymadı. Önümüzdeki seçimler daha da önemli bir referandum olacak. “Başkanlık olmadığı için kaos, huzursuzluk yaşanıyor” savına halk cevabını verecek.
7 Haziran’da oluşan siyasi tablodan hükümet çıkabilirdi. Koalisyon hükümeti kurulamamış olmasının nedeni hiç kuşkusuz AK Parti’dir. Ta başından erken seçim tercihi yapıldı ve koalisyon müzakereleri bu temelde yürütüldü. Zamana oynandı. Seçim kampanyasında muhalefeti ülkeyi hükümetsiz bırakmakla suçlamaları inandırıcı olmayacak. AK Parti sonuçta muradına erdi, erken seçim amacına ulaştı. Ama esas olan bu seçimleri kazanmaktır. Tüm maddi olanaklar, propaganda olanakları bu amaç için kullanılacak. İki ay sonra yapılması beklenen seçimler konusunda tahmin yürütmek zor. Anketler AK Parti’nin tek başına iktidar olmasının zor olduğunu gösteriyor. Çok çetin bir seçim kampanyası yaşanacağı muhakkak. Ülkenin doğu ve güneydoğusunda yaşananlar ise çok çok tehlikeli. Seçmenler hamasi söylemlere kulak asmadan ülkenin bütünlüğü, kardeşlik ve barış için oyunu kullanmalıdır. Kürt sorununa ilişkin gelişmeleri belirleyecek olan da seçmenlerdir. Yeter ki seçimler şeffaf ve güvenli bir ortamda yapılsın.
Türkiye’de gidişat iyi değil. Buna “dur” diyerek hukuk devleti, çoğulculuk, özgürlük, refah, huzur yolunu seçmen açabilir. Erken seçimleri bir fırsata dönüştürmek mümkündür. “İlla benim istediğim olacak” diyenlere, dayatmacı tavırlara cevap vermek için bir fırsat. Türkiye’nin değişime ihtiyacı var. Umarız seçimler bu değişimin başlangıcı olur. Gerginliklerin, kavgaların, kendini beğenmişliğin geride kalacağı bir değişim sağlanmalı. Haydi Türkiye halkı. Karar senin.
