kıbrıs ingiltere londra lefkoşa
DOLAR
35,2593
EURO
36,7067
STERLIN
44,2308
BITCOIN
$98.014
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
LONDRA
Az bulutlu
9°C
LONDRA
9°C
Az bulutlu
Perşembe Parçalı az bulutlu
8°C
Cuma Kapalı
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
9°C
Cumartesi Hafif yağmur
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
10°C
Pazar rain and snow
="http://www.w3.org/2000/svg" viewBox="0 0 300 300" enable-background="new 0 0 300 300">
10°C

Enerjide geçiş dönemi

21.08.2019
0
A+
A-

İnsanlar için enerji kaynakları her zaman önemli olmuştur. Enerji olmadan yaşamımızı sürdürmemiz zor. Günümüzün modern toplumları çok büyük miktarda enerji tüketiyor. Enerji akışında kısa süreli kesinti bu toplumları neredeyse felç ediyor. Tarih boyunca insanlar olarak enerji üretmek için çeşitli kaynaklar kullandık. Şimdiki aşamada en büyük enerji kaynaklarımız petrol, doğal gaz ve kömür. Yani fosil yakıtlar. İnsanlar bir enerji kaynağından başka bir enerji kaynağına yöneldikleri zaman geçiş dönemi yaşanır. Petrol ve doğal gaz enerji kaynaklarına geçişimizin tarihi çok eski değildir. ABD’de kömürden petrol kullanımına geçiş aşağı yukarı 1900’lerde başlar. Kömürden önce esas enerji kaynağı odundu. 1865’te ABD’nin enerji kaynağının yüzde 80’i odun, yüzde 20’si kömürdü. 1900’lere gelindiğinde kömürün payı yüzde 75’lere yükselmiş, odunun oranı yüzde 20’lere düşmüştü. Kömür ise hızla yerini petrole bıraktı. Enerjide geçiş sürecinin dinamikleri harekete geçince onu durdurmak zordur. Teknolojik değişiklikler bu konuda büyük rol oynar. Prof. Paul Stevens’ın hazırladığı ve Chatham house sitesinde yer alan “The Geopolitical Implications of Future Oil Demand” bu konuları işliyor. Bundan sonra olacaklara göz atıyor. Stevens, enerjide yine bir geçiş döneminde olduğumuzu ve bunun beklenenden daha hızlı yaşanabileceğini belirtiyor. Stevens’ın yazısına kısaca göz atalım.

Stevens’a göre enerji geçiş döneminin süresi farklı olabilir. Örneğin İngiltere’de evde odun kullanımından kömür kullanımına geçiş aşağı yukarı 200 yıl aldı. Fransa’da nükleer enerjiye ağırlık vermeye geçiş ise 15 yılda gerçekleşti. Şimdi fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş dönemindeyiz. Bu geçişin sürati ve derinliği nedir? Bu konuda görüş birliği yok. Stevens’a göre önde gelen enerji oyuncuları ve analizcileri geçişin hızını ve derinliğini küçümsüyorlar. Bu, doğal olarak, kendi çıkarlarını ön planda tutmalarından kaynaklanıyor. Finans sektörü ise geçiş sürecini daha iyi anlıyor ve destekliyor. Şimdiki enerji geçiş sürecinin geçmiştekilere göre daha karmaşık olduğunu aşağı yukarı herkes kabul ediyor. Enerji geçiş sürecinde petrol, doğal gaz ve kömür hala en üst sırada olmaya devam ediyor ama yenilenebilir eneji ve nükleer enerjinin payı hızla artıyor.

Bu değişimin nedenleri nelerdir’ Stevens’a göre iklim değişimi önemli nedenlerden biridir. 1992 Rio de Janeiro, 1997 Kyoto Protokolü ve 2015 Paris İklim Anlaşması bu süreci yansıtıyor. Bu belgelerde temel amaç atmosfere saldığımız karbondioksit miktarını azaltmaktır. Bu da fosil yakıt kullanımını azaltmak anlamına gelir. Stevens, büyük şehirlerdeki hava kalitesinin düşmesini de geçişte bir etken olarak görüyor. Fosil yakıt kullanımı nedeniyle dev şehirlerde hava kirliliği o kadar kötü noktalara ulaşıyor ki yenilenebilir enerjiye geçiş çabalarının temelini oluşturuyor. İklim değişikliği ve hava kalitesindeki kötüleşme birbirini güçlendirerek enerji geçişini hızlandırıyor.

Stevens, yenilenebilir enerjinin fiyatındaki düşüşü de geçişi hızlandıran bir faktör olarak görüyor. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) 2009’dan günümüze güneş enejisi teknolojilerinin fiyatlarında yüzde 80, rüzgar enerjisi fiyatlarında yüzde 30-40 oranında düşüş olduğunu açıklıyor. Bir diğer önemli faktör elektrikli araçlar ve enerji depolama kapasitesinde hızlı artıştır. Son 10 yıl içinde elektrikli araçların piyasadaki payı beklenenin üzerinde arttı. Elektrikli araçların fiyatları düşüyor. Elektrikli araçlar petrol piyasalarındaki dalgalanmalardan, Hürmüz Boğazı’nın olası kapanmasından etkilenmezler. İklim değişikliğine katkıda bulunmazlar. Şehir hava kirliliğini artırmazlar. Akü teknolojilerindeki gelişmeler bu sürece yardımcı oluyor. Otomotiv sektörü değişimi görerek elektrikli araç üretimine ağırlık vermeye başladı. Hükümetler de elektrikli araçlara geçişi destekliyorlar. Örneğin Çin hükümeti 2020’ye kadar yeni araçların beşte birinin elektrikli ve hibrid olacağını açıkladı. Bir çok şehirde dizel araçların yasaklanması gündemde. İngiltere ve Fransa 2040’a kadar içten yanmalı motor (internal combustion engine) üretimini ve satışını durduracağını açıkladı. Almanya içten yanmalı motor satışlarını 2030’da yasaklamaya hazırlanıyor. Japonya, Avusturya, Danimarka, İrlanda elektrikli araç satışları için hedef belirlemeyi tartışıyor. Volvo, VW ve BMW ürettikleri modellerin elektriklisi de olacağını açıkladılar. Toyota ve Nissan sıfır emisyonlu araç üretme hedefini koydular.

Konu çok geniş. Enerjide bir geçiş döneminde olduğumuza kuşku yok ve geçiş sandığımızdan daha hızlı gerçekleşebilir. Stevens petrolün neden olduğu jeo-politik ve savaşları hatırlatarak yenilenebilir enerjinin bunu değiştirme potansiyeline sahip olacağını da vurguluyor. Doğu Akdeniz’deki doğal gazı tartışırken konunun bu yönünü unutmayalım.

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.