Son haftalarda Suriye’de önemli gelişmeler yaşanıyor. Muhalif güçler arka arkaya askeri üsleri, hava üslerini ele geçiriyorlar. Bu üslerden elde ettikleri ağır silahlar, tanklar ve uçak savar füzelerle saldırılarını yoğunlaştırıyorlar. Şam Havaalanı bölgesinde ve Şam’ın çeşitli bölgelerinde çarpışmalar yoğunlaştı. Muhalifler havaalanı bölgesini savaş bölgesi ilan ettiler. Şam Havaalanı’nın düşmesi rejim için sembolik bir darbe olacak. Rejim üzerindeki muhalefet baskısı artıyor. Halep büyük oranda muhaliflerin elinde. Muhalifler stratejik ve psikolojik başarılar elde ediyorlar. Ülkenin kuzeyinde üstünlükleri pekişiyor. Esad’ın ülkede kontrol ettiği bölegeler giderek daralıyor. AB ve BM diplomatları, güvenlik gerekçesi ile Suriye’den ayrıldılar. Önemli ülkeler muhalefetin yeni koalisyonunu tanıdıklarını açıkladılar. İç savaşta hava muhalefetten yana dönüyor gibi.
Elbette, Suriye ordusunun Şam’da hala gücü var. Ama, olaylar analizlerimizden daha hızlı gelişebilir. Basında yer alan haberlere göre CIA, kasım ayı sonundaki bir raporunda, Beşar Esad iktidarına 8-10 haftalık ömür biçmiş. Bakalım bu tahminler doğru çıkacak mı? Batı hala ne yapacağına tam olarak karar veremiyor. Diplomaside hareketlenme var. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve BM Özel Temsilcisi Brahimi ile İrlanda’da biraraya gelerek Suriye konusunu görüştü. ABD ve Rusya arasında yakınlaşma sağlanabilirse Suriye krizini çözümlemek kolaylaşacak. Nereden bakılırsa bakılsın Beşar Esad yolun sonuna yaklaşıyor. 21 aydır devam eden ve 40 bin kişinin hayatına mal olan bu trajedinin sona ermesi büyük başarı olur. Tabii, Esad sonrası dönemin nasıl gelişeceği de çok önemli.
Yukarıda aktarılan gelişmeler ışığında Esad rejiminin kimyasal silah kullanabileceği yönündeki endişeler arttı. Elde edilen istihbarat ışığında ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Başkan Obama Esad’a sert uyarılarda bulundular. Benzeri uyarılar BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ve AB’den de geldi. NATO, kimyasal silah taşıyan Suriye füzeleri riskine karşı Türkiye’nin Patriot füzeleri talebini kabul etti. Bu füzelerin Türkiye-Suriye sınır bölgelerine yerleştirilmesi çalışmaları devam ediyor. Almanya Savunma Bakanı, iki Patriot bataryası ve 400 Alman askerinin Türkiye’ye gönderileceğini açıkladı. NATO’nun kararı, durumun ciddiyetini yansıtıyor. Ayrıca, Esad rejimine açık bir mesaj niteliğinde.
Kimyasal silahlar Suriye krizinde özel bir konu. Büyük güçler bu konuda çok hassas. Kimyasal silahların Hizbullah örgütü veya radikal İslamcı grupların eline geçmesi endişesi var. Suriye ordusu kimyasal silahların denetimini kaybederse, dıştan bir müdahale kaçınılmaz olacak. Kimyasal silahlar ya güvence altına alınacak, ya başka yerlere taşınacak, ya da imha edilecek. Sanırım bu konuda planlar hazır. Ürdün’e gönderilen Amerikan askerleri, Ürdün ordusu ile birlikte böylesi bir operasyon gerçekleştirebilir.
Rejimin çökmesi durumunda Suriye ordusu ve devlet mekanizmasının dağılmaması çok önemli. Irak deneyimini de göz önünde bulundurarak, devlet kurumlarını korumak gerekecek. Beşar Esad’ın grubu Nusayrilerin, Hristiyanların, Kürtlerin ve diğer azınlıkların güvenliğinin ve haklarının sağlanması ülkenin istikrarı açısından kritik öneme sahip. Tüm gruplar arasında uzlaşı sağlanamazsa, Beşar Esad olmadan da iç savaş devam edebilir. Çok daha yıkıcı boyutlara ulaşabilir. Bölge için daha büyük tehlikeler oluşturabilir. Esad sonrası dönemde istikrar sağlanması için Rusya gibi aktörlerin dışlanmaması, onlarla da işbirliği sağlanması akılcı bir yaklaşım olur.
Suriye krizi önemli bir aşamaya giriyor. Akan kanın durdurulması gerek. Soruna siyasi bir çözüm bulunamazsa ülkede daha çok kan akabilir. Bölge bundan etkilenebilir. Şiddeti Suriye sınırları içinde tutmak mümkün olmayabilir. Bu çerçevede ABD ile Rusya arasında başlayan diyaloğun sonuç alıcı olmasını diliyoruz. Diğer uluslararası aktörlerin de yardımı ile Suriye’de silahların susması ve soruna siyasi bir çözüm bulunması için yoğun diplomatik çabalara ihtiyaç var. Aynı zamanda, iktidarı bırakması için Esad üzerindeki baskıların artırılması gerekir. Esad’sız bir geçiş dönemine doğru ilerlemek en akılcı yol olur.