Mide kanseri, sıklıkla midenin iç yüzeyini kaplayan ve “mukoza” diye adlandırılan sağlıklı hücrelerin normal yapısının çeşitli nedenlere bağlı olarak bozulması ve kanserli hücrelere dönüşmesi sonucu ortaya çıkıp sinsi seyredebilen ölümcül bir hastalık.
Bu hastalığa en sık Japonya ve Çin gibi uzak doğu ülkelerinde rastlanıyor. Avrupa ülkeleri ile ABD’de görülme oranlarının yaklaşık 100 binde 12-15 civarında olduğu belirtiliyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Alpaslan Tanoğlu; “Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre bu kanserin görülme oranı erkeklerde 100 binde 13 ile 5. sırayı alırken kadınlarda 100 binde 7 ile yine 5. sırada yer alıyor. Türkiye’de yapılan bir bilimsel çalışma, mide kanseri teşhis konma yaşının ortalama 57, kadın – erkek hastaların oranının ise yarı yarıya olduğuna dikkat çekiyor”diyor.
Bilimsel veriler mide kanseri ile yaş arasında kuvvetli bir ilişki bulunduğunu gösteriyor. Mide kanserinin görülme sıklığı 30 yaşından sonra artış gösterip 70 yaşında pik yapıyor. Mide kanseri olan vakalarda erkek/kadın oranının yarı yarıya (yaklaşık) olduğuna dikkat çekiliyor. Helicobacter pylori (H. pylori) olarak adlandırılan bakteriye bağlı enfeksiyon, mide kanserinin önemli nedenlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Salamura edilmiş sebzeler, tuzlanmış balık ve et ürünleri, tütsülenmiş yiyeceklerin çok tüketilmesinin mide kanseri riskinde artış oluşturduğuna dikkat çekiliyor. Aile bireylerinde (anne, baba, kardeş ve çocuklar) mide kanseri teşhisi konmuş kişilerin bu hastalığa yakalanma olasılığı daha yüksek görülüyor. Sigara ve alkol kullanımı da risk artıran etmenler olarak sıralanıyor.
Mide kanseri gelişen vakalarda, nedensiz kilo kaybı ve süreklilik gösteren karın ağrısı en sık görülen belirtiler arasında bulunuyor. Hastalığın neden olduğu; İştahsızlık, bulantı, kusma, çabuk doyma hissi, siyah renkli dışkılama ile kimi hastalardaki yutma güçlüğü ile de sık karşılaşılıyor.
Mide kanseri karşımıza hastalığın yakın ya da uzak yayılımına bağlı olarak beklenmedik belirtilerle de çıkabiliyor. Hastalık kendini, “klavikula” ismi ile bilinen köprücük kemiği üzerinde (özellikle sol köprücük kemiğinde) elle muayene ile tespit edilebilen nodül (Virchow nodülü) ya da sol koltukaltında ele gelen başka bir nodül (Irish nodülü) ile de gösterebiliyor. Bazen de karın içinde ilerleyerek kadınların yumurtalıklarında (over) tutulum yapıyor ve “Krukenberg tümör” adı verilen hastalık tablosuna neden olabiliyor. Karın içerisinde sıvı (asit) birikimi ile de bulgu verebiliyor. Mide kanseri, “paraneoplastik” bulgulara neden olarak ciltte mumsu veya yağlı bir görünüme sebep olan “seboreik keratoz” gibi çeşitli cilt rahatsızlıklarına yol açmakla kalmayıp beyin ve sinir sistemine yayılım yaparak nörolojik bulgulara da neden olabiliyor.
Bu kanser türünün teşhisi için yapılan inceleme yöntemlerinin başında mideye yapılan endoskopik inceleme (gastroskopi) ve işlem esnasında alınan biyopsi örneklerinin patolojik incelemesi geliyor. Bu vakalarda; karın bölgesi ultrasonu, bilgisayarlı tomografi, PET-CT (Pozitron Emisyon Tomografisi) gibi bazı diğer görüntüleme yöntemlerini de uygulamak gerekebiliyor.